If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Hisse Senedi mi? Tahvil mi?

Tahvil ve hisse senedi arasındaki fark. Orijinal video Sal Khan tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Tekrar merhabalar. Biliyoruz ki bir firmanın sermayesini arttırmasının iki yolu var. Bunu para ödünç alarak yapabilir, yani borçlanarak. Ya da hisse senetlerini satarak, yani diğer insanların bu şirketin bir kısmına ortak olmasını sağlar, ve hisse senedi satışından sağlanan bu tutara da özsermaye, veya özkaynak diyoruz. Menkul kıymetler, ve bir menkul kıymet cinsi olan hisse senetleri. hisse senetleri muhtemelen aşina olduğunuz bir kavram, ama belki detaylı bilginiz olmayabilir. Hisse senetlerinin ne olduğunu bildiğinizi varsayalım, peki Menkul kıymet ne anlama geliyor? Menkul kıymet, ortaklık veya alacaklılık hakkını belgeleyen bir kıymetli evrak, ikinci elde alınıp satılabiliyor. Özkaynaktan bahsediyorsak, yani şirkete konulmuş olan sermayeden bahsediyorsak, bu durumda bahsettiğimiz menkul kıymet cinsi hisse senetleri oluyor. Eğer şirketin borçlanmasından bahsediyorsak, buna ilişkin menkul kıymet ise bono ve tahviller oluyor. Şimdi biraz açıklayalım. Şimdi hayali bir şirket için bir bilanço yapalım. Geçtiğimiz videoda socks.com diye hayali bir şirket olsa demiştik, böyle bir şirketin gerçekten olduğu konusunda beni uyardılar, gerçekten internette çorap satmak için kurulmuş böyle bir şirket varmış. Hiçte fena bir fikir değil aslında.Neyse, bugünkü hayali şirketimize koyacağımız ismi şimdi birazdan düşünürüz.Simdi bir bakalım, aktiflerim burada. Şirketin aktifinde neler yer alıyordu, şirketin mevcut ve gelecekteki varlıkları. Ama şu an bilançonun aktif tarafının üzerinde durmayacağız.Bilançonun pasifiyle ilgileceğiz. Şimdi şuraya şirketin özsermayesini çizelim. Bu da sattıkları hisse senedi olsun. Diyelim ki 10 milyon adet hisse senetleri var. Ve bir de borçlar var, şirketin kullanmış olduğu krediler, ve diğer finansal yükümlülükler, Bilançonun pasif tarafında, aslında krediler ve özkaynak dışında başka finansal yükümlülükler de olur, ama şimdilik bunları dikkate almıyoruz. Bu borç. Kahverengiyle çizelim. Borcumuz var. Aktif tarafına, varlıklar için bir rakam belirleyelim, diyelim ki bu şirketin varlıkları 10 milyon $ olsun. Ve diyelim ki borcumuz da 6 milyon $ olsun. Bu durumda şirketimizin özsermayesi ne kadar olur diye bakalım, bunu şöyle düşünebilirsiniz aslında, 10 milyon $ varlığım ve 6 milyon $ da borcum varsa, şirket sahiplerine olan borcum, yani şirketin sahiplerinin buraya yatırdığı kaynak ne kadar? Aradaki fark, şirketin sahiplerinin koyduğu sermaye, bu da 4 milyon $. Bu 4 milyon $'ı, değişik ortaklar şirkete sermaye olarak koymuş olabilir. Hissedarlar çok sayıda kişi veya kurum olabilir. Neyse, bu şirketimizde 10 milyon adet hisse senedi var. Yani elinde bu şirketin hisse senedini bulunduran herkes, bu 4 milyon $'ın 1 bölü 10 milyonuna sahip, bölersek ne çıkacak? Hisse başına 0.40 $ eder değil mi?. Kısacası, hisse senedi dediğimiz şey bu. 10 milyon pay dediğimizde, 10 milyon adet hisse senedi olduğunu söylemiş oluyoruz. Şimdi borç konusu da bir ayrı ilginç. Borç almanın bir çok yolu var ve tabi aslında özsermayeyi de arttırmanın da bir çok yolu var, ve bu mutlaka satışla olmak zorunda değil. Gene de, sermaye artırmak için genelde izlenen yol hisse senetlerinin satılması. Aklınıza başka yöntemler de gelebilir, mesela öncelikli hisse senetlerinin ihraç edilmesi gibi. Bunlara imtiyazlı hisse senetleri de dendiğini duymuşsunuzdur. Tabii burada şunun da altını çizmeliyiz, bu anlattıklarımız ABD'deki uygulamalar. Aslında anlattığımız temel yapılar her ülkede geçerli. Ama burada anlattığımız ABD'de ki uygulama. Ama yine de kanunlar,mevzuat, düzenleyici kurumların öngördüğü uygulamalar, kısacası kurallar diyelim, bir ülkeden diğerine tabi ki değişiklik gösterebiliyor. Örneğin bu imtiyazlı hisse senetleri, her ülkenin mevzuatında yer almıyor olabilir. Evet neyse basite indirgersek, her ne çeşit olursa olsun, aslında yaptığınız hisse senedinin satılması. Borçlanma konusuna geldiğimizde durum biraz farklılaşıyor. Borç, mesela banka kredisi şeklinde olabilir. Yani, bankaya gidersiniz, 6 milyon $'a ihtiyacım var dersiniz, ve banka size kredi açmaya karar verir, ve oturusunuz kredi faiz oranlarını konuşursunuz. Anaparayı ve faizleri hangi zaman ödeyeceğinizi gösteren geri ödeme planı üzerinde el sıkışırsınız. Yani ticari krediler için de konut kredilerine benzeyen bir prosedür uygulanıyor aslında. Veya banka size farklı bir geri ödeme planı da önerebilir, Mesela 5 yıl boyunca sadece faizi ödeyin, anapara borcunuzu 5 yılın sonunda bir seferde kapatın diyebilirler. Yada farklı bir kredi türü de önerebilirler. Sonuçta borç almak için burada kullanacağınız yöntem, banka kredisi almak. Kredi limiti konusundan da kısaca bahsedeyim. Bunu bankaların şahıslara verdiği kredi kartlarına benzetebilirsiniz bunu. Banka, bir şirket için kredi limiti tahsis ediyor. Yani şirketin bilançolarını, işleyişini inceliyor ve şu koşullar altında size bu rakama kadar kredi verebiliriz, ve bunu şu tarihe kadar ne zaman isterseniz kullanabilirsiniz diyorlar. Bankadaki kredi limitinizi kullanmayabilirsiniz. Veya ihtiyacınız olursa, bankadan hemen kredi kullanabilirsiniz. Borç almanın en önemli bir diğer yolu da tahvil ihraç etmek. İhraç etmek, aslında satmak anlamına geliyor. Ama tahvil çıkarmanın ve satmanın, düzenleyici otoriteler tarafından belirlenmiş özel kuralları,koşulları var, dolayısı ile finansçılar hep ihraç etmek tanımını kullanırlar. Tahvil ihracında yaptığınız şey bunları yatırımcılara satmak, yani halktan para topluyorsunuz bir anlamda. Bir grup insandan borç alıyorsunuz. Yaptığınız şu, diyelim ki 6 milyon $'dan bahsediyoruz, ve 6,000 tane tahvil olduğunu varsayalım. 6 milyon $ bölü 6,000 adet tahvil, sonuç ne ediyor 1,000 $ ediyor değil mi? Yani 6,000 tane ve herbirisi 1,000 $ değerinde olan tahvilden bahsediyoruz. Tahvillerin nasıl gözüktüğünü bir hatırlayalım. Tahvilimiz bu olsun.Tahvilin üzerinde nominal değeri yazıyor. Hayali şirketimizin ismi de XYZ olsun, Ve bu da XYZ şirketinin çıkarttığı tahvil. Bu tahvilin nominal değeri 1,000$. Tahvil, aslında bu XYZ Şirketinin verdiği 'sana borçluyum' belgesi. Eğer bu tahvillerden biri benim olsaydı bu, XYZ şirketinin bana gelecekte bir gün 1,000 $ ödeyeceği anlamına geliyor. Gelecekte bir gün kısmını düzelteyim, aldıkları borcu geri ödeyecekleri günün teknik ismi vade. Tahvilin vadesi. Ve tahvilin vadesi geldiğinde bana 1,000 $ ödeyecekler. Diyebilirsiniz ki, anaparayı geri ödemeleri güzel de, bugünden vadeye kadar geçecek sürenin faizine ne oldu? Bunu düşünmenin iki yolu var. Bana vade geldiğinde 1,000 $ ödeyecekler, ama belki ben bu tahvili alırken sadece 500 $ ödemiş olabilirim? Yani, düşündüğünüz zaman, faiz otomatik olarak eklenmiş oluyor. Yani bu tahvili almak için 500 $ ödediysem ve bana 5 yılın sonunda 1,000 $ geri veriyorlarsa, faizi de ödemiş oluyorlar, değil mi? Onlara verdiğimden daha fazlasını geri veriyorlar. Sonraki videolarımızda, bu ve bunun gibi faiz hesaplamalarının üzerinde duracağız. Şimdi, bana tahvili elimde tuttuğum için belirli bir kupon faizine göre düzenli aralıklarla ödeme yapmıyorlar bu tahvilde. Tahvilin nominal değeri neydi, kaç $ yazıyordu tahvilin üzerinde, evet şirket bana borçlu olduğunu ve vade sonunda bana 100 $ ödeyeceğini yazmıştı tahvilin üzerinde. Vade sonu değeri 100 $ olan bu tahvili, daha düşük bir bedelle satın alıyorum, aradaki fark da benim getirim oluyor. Vade sonu değeri 100 $ olan bu tahvili, daha düşük bir bedelle satın alıyorum ve arada ki farkda benim getirim oluyor. Bu tip tahvillere 'kupon faizi sıfır olan tahviller' deniyor. Sıfır kuponlu tahvil.Veya daha yaygın kullanımıyla, iskontolu tahviller olarak deniliyor. Biliyorum, finansal terimleri biraz sıkça kullanmaya başladım ama bu terimler birazdan daha anlamlı hale gelecekler. Yani sıfır kuponlu tahviller, vade sonunda paranızı aldığınız, aradaki dönemde ise faiz ödemesi olmayan tahviller. Faiz kazancınız, tahvili alırken ödediğiniz tutar ile, tahvilin vadesi geldiğinizde size ödenen tutar arasındaki farkın içinde. Evet sanırım biraz fazla ileriye gittim. Önce kupon faizi nedir onu açıklamalıydım aslında. Kupon faizi demek şu demek, bu şirketin size sattığı tahvil için ne kadar faiz ödeyeceği demek. Tahvili ihraç ederken, şu kadar borçlandım, borç aldığım parayı şu tarihte geri ödeyeceğim yani vadesi şu tarihtir, kupon faizi şudur, faiz ödeme sıklığı budur gibi tüm bilgileri açıklarlar. Sıfır kuponlu tahvillerde, getirinizin ne olacağını hesaplamak için, ne kadar yatırdım, ne zaman geri alacağım, ve ne kadar geri alacağım deyip hesaplama yapmanız gerekiyor. Belki de bono ve tahvillere ilişkin faiz hesaplamaları hakkında yeni bir video serisi hazırlasak iyi olacak. Kupon faizi %6, demek ki nominal değer üzerinden her yıl bana %6 ödeyecekler demekten daha zor bir hesaplama bu. Sıfır kuponlu tahvillerde getiriyi bulmak için hesaplama yapmanız lazım. Büyük resme geri dönersek, hisse senetleri ve tahviller. Hem tahviller, hem de hisse senetleri borsada veya ikinci el piyasada işlem görüyorlar. Bu borsada işlem gören bir hisse senedi olsun, muhtemelen bunu önceden duymuşsunuzdur. Internetteki değişik sitelerde, sayfalarda hisse senetlerinin işlem fiyatlarını bulabilirsiniz. Tahviller de borsada ve ikinci el piyasada işlem görüyor. Maalesef, tahvillerin hepsi için fiyat alabileceğiniz internet siteleri ise daha kısıtlı, Bloomberg veya Reuters gibi online finansal sistemleri kullanıyor olmanız gerekebilir. Bence tahvil fiyatlarının tümünün her yerde yayınlanmamasının bir sebebi de şu, tahvil alım satımına aracılık edenler fiyatlama konusundaki şeffaflğın artmasını pek istemiyorlar diye düşünüyorum. Ama sonuçta tahvil de aynı hisse senedi gibi alınıp satılıyor, ve bir menkul kıymet.Menkul kıymet. Alınıp satılabiliyor. Bir fiyatı var. Ancak sahiplik hakkı olarak düşündüğünüzde tahvil ile hisse senedinin arasında çok önemli bir fark var. Eğer elimde 1,000 $'lık bir tahvil varsa, bu tahvil, şirketin benden borçlandığını gösteriyor. Ya da benim şirkete borç vermiş olduğumu, aynı şey. Ve bilançoda burada gösteriliyor. Ve şirket iflas etmediği sürece bana bir miktar faizi ve anaparamı geri ödeyecek. Eğer şirketin hisse senedine sahipsem, bu hisse senedi benim şirketin bir kısmına sahip olduğumu gösteriyor. Hisse senedi iyelik hakkı verir, tahvilde ise şirkete ortak değilsiniz, sadece şirketten alacaklı konumundasınız. Şirketin hisse senedine sahip olduğumda, yani sermayedarlardan, ortaklardan birisi olduğumda şirket bana şu kadar para ödeyeceğim diye söz vermiyor. Sadece diyor ki bak, sen bu şirketin hissedarısın ve şirket sahiplerine ne ödüyorsak sen de hissen oranında bunu alırsın. Yani, eğer bu şirketin işleri iyi gider ve değeri çok yükselirse, iyi giden işlerimiz sayesinde çok kar eder ve bunu temettü olarak dağıtmaya karar verirsek, sizin de alacağınız budur diyor. Temettü nedir, tabi temettü nedir? Ortaklara dağıtılan kar payı diye tanımlamak uygun olacak sanırım. Eğer bu şirketi satarsak, satışta oluşacak fiyat sizing için de geçerli olacaktır.Ve eğer şirket iflas ederse siz de iflas edersiniz. Aslında burada ilginç bir soruya geldik, eğer şirket iflas ederse neler olur. Bir örnek yapalım. Diyelim ki şirket iflas etti.Ve insanlar artık o şirketin işlevsel olmadığına yani iş yapamayacak hale geldiğine karar verdiler. Düşünürseniz aslında iki çeşit iflas var.Birisinde, işleriniz aslında iyi gidiyor, ama ödeyemeyeceğiniz bir borç yükü altındasınız. Yani bilançonuzun bu kısmını yeniden yapılandırmanız gerekecek. Diğer iflas türü ise tasfiye etmek, tasfiyede diyorlar ki bu şirketi yaşatmaya çalışmanın hiçbir anlamı yok, tüm mal varlıklarını satalım gitsin. Şimdi size iflasa giden bir şirkete ilişkin bir sorum var. Şirket iflasa gidiyor. İnsanlar varlıklarını paraya çevirmek istiyor. Diyelim ki aktifinizde yer alan bu varlıkları tasfiye ettiğinizde elinize sadece 8 milyon $ geçiyor. Sorum şu, sizce bu 2 milyon $'lık fark kimden çıkacak? Tahvilleri elinde tutan alacaklılardan mı, yoksa hisse senedini elinde tutan sermayedarlardan mı? Kimin parası daha önce buharlaşıyor, ya da diyebilirsiniz ki hangi grup parasını geri alma konusunda öncelikli? Konuyu şimdilik burada bırakıyorum.Belki ileride iflas konulu bir video hazırlayacağım.Bir sonraki videoda görüşmek üzere hoşçakalın.