If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Naram-Sin Zafer Dikilitaşı

Naram-Sin Zafer Diklitaşı, Akad, pembe kireç taşı, İÖ 2254-2218 (Louvre, Paris) Bu dikili taş, Akad'ların Lullubi dağ halkı karşısında kazandığı zafer anısına yapılmıştır. Dikilitaşın yapılmasından yaklaşık 1,000 yıl sonra, MÖ 12. yüzyılda, Elamite Kralı Shutruk-Nahhunte Babil'e saldırmış ve daha sonraki yazıtlara göre, dikilitaş günümüzde İran'da bulunan Susa kentine götürülmüştür. Konuşmacılar: Dr. Beth Harris ve Dr. Steven Zucker. Orijinal video Beth Harris ve Steven Zucker tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Evet yine merhaba. Paris'te Louvre Müzesi'ndeyiz ve Naram-Sin Obeliski'ne bakıyoruz. Bu oldukça eski bir dikili taş, 4,200 yıllık. Yaklaşık olarak İÖ 2,200 civarında yapılmış olduğu tahmin ediliyor. Naram-Sin, Akad ülkesini kuran Kral Sargon'un birkaç nesil sonraki torunu. Ve bu obelisk, Naram-Sin'in kazandığı önemli bir zafer anısına yapılmış. Naram-Sin, doğu Mezopotamya'da yaşayan bir dağ ırkı olan Lullubi'leri yenmiş. Genelde Antik Mezopotamya sanat eserlerinde bu tarz zafer sahnelerinin kutucuklar içinde yani yatay bantlar üzerinde canlandırıldığını görürüz. Ancak sanatçı burada yeni bir kompozisyon yapısı denemiş. Bakın şimdi en tepede Naram-Sin'i görüyoruz. Naram-Sin'in sol altında dağı tırmanan askerlerini görüyoruz. Sağda ise yenilenleri görüyoruz. Düşüyorlar, aralarında yaralılar var. Naram-Sin'in ordusu çok disiplinli gözüküyor. Sıraları bozmuyorlar, tek sıra halinde ilerliyorlar. Öncüler ve arka tarafta silahlılar görülüyor. Sağ tarafta ise bunun tam aksi söz konusu, sağda kaos hakim durumda. Naram-Sin dimdik duruyor ve çok asil gözüküyor, onu çevreleyen ölümlüler arasında adeta tanrılaşmış gibi. Çevresindeki kişilerin tümünün bakışları Naram-Sin'de odaklanmış. Askerleri ona bakıyor, mağluplar ona bakıyor. Naram Sin bu kompozisyonun tam odak noktasını oluşturuyor. Bu obeliskte, mağluplar da başarıyla tasvir edilmiş. Hatırlayalım, mağluplar dağ ırkıydı. Burada dağdan atılan bir askeri görüyoruz, baş aşağı düşüyor. Naram-Sin'in ayağının altında başka bir asker daha var, bu askerin boynuna bir mızrak saplanmış. En sağ tarafta dağın olduğu yerde ise kaçan bir asker var. Askerin ayaklarının yönüne baktığımızda kaçmakta olduğunu anlıyoruz, dönmüş arkasına bakıyor ancak koşarak kaçmaya devam ediyor. Bu gördüğümüz, dağı tırmanmakta olan ordunun natüralist şekilde bir tasviri değil. Savaş, sembolik bir dil kullanılarak aktarılmış. Naram-Sin figürü diğer figürlerin tümünden daha büyük. Omuzları ön planda, başını profilden görüyoruz, güneşe benzer şekilde tasvir edilmiş olan tanrısal varlıklara yakın bir konumda. Ordusunun üzerinde gördüğümüz güneşler ve yıldızlar, zafer kazanmasında ona yardımcı olan ilahi güçleri simgeliyor. Naram-Sin'in başında gördüğümüz boynuzlu miğfer ise, Akad kültüründe ilahiliği sembolize ediyor. Yani, Naram-Sin bu zaferle birlikte Tanrılara verilen önemi ve statüyü kazanıyor. Ayrıca, dağın tepesine doğru yürür şekilde betimlenmiş olması da ilahiliğe yükselmesini vurguluyor.