If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Ajax ve Aşil'in Oyun Oynadığı Amfora, Exekias

Ressam ve aynı zamanda çömlekçi olan Exekias tarafından yapılmış olan siyah figürlü Amfora, Arkaik dönem, MÖ yaklaşık 540 - 530 yılları, Vulci'de bulunmuştur, 61,1 cm yüksekliğinde, Vatikan'da Gregorian Etruscan Museum'da sergilenmektedir. Bu video, Dr. Beth Harris ve Dr. Steven Zucker'ın açıklamaları baz alınarak düzenlenmiştir. Orijinal video Beth Harris ve Steven Zucker tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Roma'da Vatikan Müzelerinin Etrüsk Galerilerinde bulunuyoruz ve inanılmaz güzellikte bir kaba bakmaktayız. Kabın üzerindeki iki kahraman oldukça yalın şekilde resmedilmişler, ancak bu resim bize çok fazla bilgi veriyor. Solda gördüğümüz kahraman Aşil, sağdaki ise Ajax. Homeros'un İlyada destanında bahsettiği iki büyük kahraman. Sanatçı Exekias'ın hem çömlekçi, hem de ressam olarak imzaladığı sadece iki tane kap var, birisi bu. Buradakilerin kim olduğunu belirtmek için figürlerin üstlerine isimlerini yazmış. Sanatçı , burada ikisinin arasında neler olduğunu da anlatmış. Sol taraftaki Aşil 'dört' diyor, tesra yazdığını görüyoruz. Sağda oturan Aşil ise üç diyor, Yani tri. Oynadıkları oyunu Aşil'in kazanmakta olduğunu anlıyoruz. Tabii bu, mitolojideki hikayenin gelişimine gönderme yapan bir metafor. Diğer yanda ise kalkanlarını görüyoruz. Aşil'in miğferi hala başında. Ajax ise miğferini çıkartmış. Muharebeler arasında dinlendikleri bir an. Truva Savaşı'nın yapılmakta olduğu alanda bulunuyorlar. Exekias bize daha fazla bilgi veriyor. Atılan zarlar, kaderlerini simgeliyor. İki adamın nasıl eğildiklerine z. ve tüm dikkatlerini oynadıkları oyuna verdiklerine bakın. Hatırlayalım, bu iki adam çok yakın arkadaşlar. Samimiyetlerini, kardeş gibi olduklarını görüyoruz Mızrakların uçlarının ayrılmakta olduğunu görebilirsiniz, alt taraftaki çizgiler de tam paralel değil. Şimdi sağdaki figüre, Ajax'a bakalım. Ajax'ın mızrakları paralel duruyor, dolayısıyla yumruğunu sıkmakta olduğunu, gergin olduğunu anlıyoruz. Kaşı da bu gerginliğini yansıtıyor. Dikkat edin, gerginliğini vurgulamak için Ajax'ın kaşı iki kere çizilmiş, oysa Aşil'in kaşı tek bir çizgiden oluşuyor. Bir detaya daha bakalım şimdi. Aşil rahatça oturuyor, topuğu toprağa değiyor. Ajax'ın topuğu ise tam olarak yere basmıyor, ayağının altından geçen ışığı görebiliyoruz. Ayağının duruşu, Ajax'ın vücudunun oldukça gergin olduğunu gösteriyor. Ajax'ın başı, arkadaşı Aşil'e nazaran daha aşağıda. Ajax daha çok eğilmiş. Bu duruş, oynamakta oldukları oyunun ötesinde bir anlam taşıyor olmalı. Muhtemelen, antik dünyada bu kaba bakacak kişilerin tümü, Homeros'un Ajax ve Aşil'e ilişkin anlattıklarını biliyordu. Aşil çok büyük bir kahraman. Aşil bir çocukken annesi onu Styx ırmağına daldırıyor, ırmak sihirli ve Aşil'i yenilmez yapıyor. Annesi Aşil'i nehre daldırırken topuğundan tutuyor, dolayısıyla Aşil'in tek korunmasız yeri topuğu. Bazen 'Aşil'in topuğu' teriminin kullanıldığını duyabilirsiniz. Bir kişinin savunmasız yönünü anlatmak için kullanılır bu terim. Topuğu zayıf yeri, ancak Aşil her halikarda büyük bir kahraman. Ajax'ın kaderi ise biraz daha karmaşık. Ömrü arkadaşından daha uzun olacak ve Aşil'i savaş meydanından o taşıyacak. Sonrasında ise Aşil'in zırha sahip olabilmek için savaşacak. Aşil'in tanrı Hephaestus tarafından yapılmış olan çok özel bir zırhı var. Bu zırhı isteyen iki kişi var. Taliplerin her ikisi de zırhın kime verilmesi gerektiğine dair yargıçları etkileyebilmek için konuşmalar yapıyorlar. Ancak Aşil'le daha samimi olan Ajax yarışmayı kaybediyor, aslında kendisini de kaybediyor ve bir sürü Yunanlıyı katlediyor. Sonunda kendi kılıcıyla kendisini öldürüyor- yaşamı aşağılanma içinde bitiyor. Bu kaba, anlattığımız bütün bu hikayeyi, buradaki kahramanların başına gelecekleri bilen antik Yunanlı izleyicilerin bakmış olduğunu düşünmek, İnsana kendini ilginç hissetiriyor. Hikaye böyle olsa da, Exekias son derece zarif forma bir sahip olan bu vazoda, tüm ince detaylarıyla bu iki kahramanın asaletini ve yaşamakta oldukları o tek bir anı yansıtmış. Exekias, attik kara figür eserlerinde en büyük ustalardan. Bu siyah renkli figürlere yakından baktığınızda süsleme öğelerinin neredeyse iğne kadar ince nakşedildiği görülüyor. Siyah zemin boya gibi gözükmekle birlikte aslında tam olarak boya sayılmaz. Bu astar boya kili, ingilizcede slip-wear deniyor. Yunanlılar o dönemde günümüzde kullanılan seramik fırınlarına ve teknolojisine sahip değiller. Kilden çok küçük partiküller alıyorlar, bunu suyun içinde çözündürerek boya gibi kullanıyorlar. Kilin oksijene ne kadar maruz kaldığıyla bağlantılı olarak renk siyah veya kırmızıya dönüşüyor. Bu kıvamlı sıvıyı yüzeye sürüyorlar. Son aşamada iyice cilalayarak parlak bir yüzey elde ediyorlar. Gördüğümüz gibi, sonunda gerçekten pırıl pırıl ışıldayan bir yüzey elde ediyorlar. Kulplardaki dekoratif sınır çizgileri, figürlerin üzerindeki süslemeler son derece güzel detaylara sahip. Üç boyutlu gibiler. Kilden boyanın bazı yerlerde aşındığını görüyoruz. Gördüğümüz bir anlamda pastanın süslenmesi gibi, ancak çok daha sofistike seviyede bir süslemeden,bezemeden bahsediyoruz tabii. Exekias gerçekten büyük ustalardan. Onun eserleri formlarıyla, üzerindeki figür ve bezemelerle, detaylarıyla, eserin üzerinde yer alan hikayeyi başarıyla aktarabilmesiyle gerçekten çok özeller. Sanırım Etruryalılar de benim gibi düşünmüş olmalılar. Zira Yunanistan'da yapılan bu kabın oradan satın alınması ve Akdenizi aşarak yaşadıkları yere yani İtalyan yarımadasına kadar getirilmesi eminim epey pahalıya mal olmuştur. Yunanlılar bu tarz kaplardan pek çoğunu ihraç etmişler. Antik Yunan döneminden kalma pek çok değerli kap, Etrüsk mezarlarında bulunmuş. Exekias en büyük ustalardan birisi.