If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Brunelleschi, Pazzi Şapeli

Filippo Brunelleschi, Pazzi Şapeli, Santa Croce, Floransa, 1420'lerde başlamış, 1460'larda tamamlanmıştır Konuşmacılar: Dr. Beth Harris ve Dr. Steven Zucker. Orijinal video Beth Harris ve Steven Zucker tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Rönesans sanatının en güzel örneklerinden biri olan Santa Croce’nin Pazzi Şapelinde bulunuyoruz. Duvara bitişik bir bankta oturuyoruz. Duvar boyunca oturma yeri bulunması, bu bölümün daha önceleri Santa Croce rahiplerinin toplantı için kullandıkları oda olmasından kaynaklanıyor Rahipler tam burada, bizim oturduğumuz yerde oturuyorlarmış. Bakmakta olduğumuz, Rönesans döneminin çok önemli sanatçılarından Brunelleschi’nin mimari alandaki bir eseri. Telaffuz kötüyse hepinizden özür dilerim, İtalyancam çok iyi değildir. Ancak yapı, sanatçının ölümünden sonra tamamlanmış. Brunelleschi’nin mimari yapılarından hatırlayacağımız gri-yeşil tonlardaki pietra serena taşı burada da kullanılmış. Duvarlarda kullanılan bu taş aynı zamanda geometrik ahenge verilen önemi de çarpıcı şekilde gözler önüne seriyor. Dikdörtgenleri, kare formlarını, daireleri ve yarı daireleri hemen algılıyoruz. Bununla birlikte, buraya ilk kez girdiğinizde Antik bir Roma tapınağına girdiğiniz hissine kapılıyorsunuz. Ortada büyük bir alan var, Pantheon’u anımsatıyor. Antik dönem mimari eserlerinde karşılaştığımız geometrik mükemmeliyete verilen önemi ve merkeze sahip yapı sistemini burada da görüyoruz. Klasisizme uygun bu yapıyı oluşturmak, antik dönem öğelerini yeniden canlandırmak sanırım oldukça zor olmuştur. Yivli sütunlar, uzun duvarlar, ortasında göz bulunan yarım küre formlu kubbe. Ortadaki gözden şapele çok hoş bir ışık süzülüyor. Kubbe tonozların üzerinde yükseliyor ve aralarda üçgensel alanlar oluşmuş. Luca de la Robbia günümüzde kullanılmakta olan yüksek ısıyla işleme yöntemlerini kısa süre önce geliştirmiş. Bu yeni teknik sayesinde yapılabilmiş olan yuvarlak madalyonları görüyoruz. Merkezi plana sahip bir alandayız. Burası kilisenin sadece bir bölümü olmasına rağmen, Rönesans dönemi yapılarında çok önem verilen merkezi alanın burada da uygulandığını görüyoruz. Yüksek Rönesans dönemi sanatçılarından Leonardo Da Vinci ve Bramante’de de bu planla karşılaşırız. Bu alana girdiğinizde, en ince detayına kadar planlanmış, düzenli bir alana girdiğinizi hemen hissediyorsunuz. Akılcı şekilde oluşturulan bir mekan, ve kullanılan tüm öğeler mekanın tasarımına ve bütünlüğüne katkıda bulunuyor. Buranın merkezi bir plana sahip olduğunu söylemiştim, ancak aslında tam olarak öyle değil. Genişliği uzunluğundan birazcık daha fazla. Merkezde yer alan ana kubbeye baktığımızda her iki yanda tonozlar bulunduğunu görüyoruz. Sanatçı dikdörtgen bir formu almış ve bunu mükemmel bir kare formuna dönüştürmek için üzerine koyduğu kubbeden yararlanmış. Dikdörtgen formun kare formuna dönüştürülmesini, zeminde bulunan geometrik şekillerde de görüyoruz. Kubbe mekanı farklı şekilde algılamamızı sağlıyor. Burası gerçekten klasisizmin hayranlık uyandırıcı öğelerinin tümüne sahip bir yer.