Ana içerik
Konu: AP®︎ Dünya Tarihi > Ünite 4
Ders 7: 2. Dünya Savaşı2. Dünya Savaşı'nın Başlangıcı
2. Dünya Savaşı'nın başlangıcına genel bir bakış.
Tartışmaya katılmak ister misiniz?
Henüz gönderi yok.
Video açıklaması
II. Dünya Savaşı, hiç kuşkusuz tüm dünya tarihindeki en
büyük savaştır, en büyük ve en kanlı savaş. Ve tahmin edebileceğiniz gibi, son derece
de karmaşık. Bu videoda bu savaşla ilgili bilgilerimizi böyle bir kısaca
gözden geçireceğiz. İkinci Dünya Savaşını inceleyeceğimiz
videoların ilkiyle, turumuza başlıyoruz. Bu videoda hepsini anlatamayacağım elbette
ama tüm bunların nasıl başladığını, ya da savaşa giden yolda neler olduğunu
göreceğiz. Başlarken Asya ve Pasifik üzerinde duracağım
çünkü olaylara batılı bakış açısıyla bakarken buralara gereken önem ne yazık ki verilmiyor. Eğer 1900’lerin başına gidecek olursak,
Japonya’nın giderek daha fazla askerileştiğini söyleyebiliriz. Yine 1900’lerin başlarından itibaren milliyetçilik
de giderek artıyor bu bölgede. 1910’da Kore’yi işgal etmişlerdi bile
ve 1931’de de Mançurya’yı işgal ettiler. Işte tam da burası, Mançurya. Evet bu 1931’de oldu. Ve sonra burada bir kukla devlet kurdular. 1931 kukla devlet. Mançukuo kukla devleti! Kukla devlet deyince şunu anlıyoruz. Aslında burada bir hükümet var ve bunlar
yönetim ellerindeymiş gibi davranıyorlar ama gerçekte sanki tıpkı bir kukla
gibi böyle üstte diyelim ki ipleri var ve o iplerle başka biri tarafından idare ediliyorlar. Yani bu durumda kuklayı oynatan kim Japon İmparatorluğu. 1930’larda Çin’de neler olduğunu bir hatırlayalım. Çin'e geçelim. Çin’de bir iç savaş devam ediyor. Yani Çin’de sürmekte olan bir iç savaş
var. Bu iç savaş milliyetçi Kuomintang ile komünistler
arasında gerçekleşiyor. Komünistlerin başında Mao Zedong var.
Kuomintang’ın başında ise General Chiang Kai-shek var. Gerçekten çince bilenlerden telaffuzumdan ötürü özür diliyorum. Hatta bir çin uzmanı tarihçi arkadaşım var. Ondan telaffuzlar konusunda bilgi almaya çalışıyorum. Kuomintang'ı doğru söylediğime eminim ama General Chiang Kai-shek konusunda bazı kuşkularım var. Özür dilerim çinceyi katlediyorsamda tüm bilenlerden özür diliyorum. Neyse parantezi kapatıp devam edelim. Şimdi bu iki güç bir iç savaşın ortasında yani Çin'deki iki güç bir iç savaşın ortasında ve tahmin edersiniz ki bu durumda Japon İmparatorluğu bu iç savaştan faydalanarak Çin’in giderek daha
fazla bölgesinde kontrolü ele geçirmeye çalışıyor. Bu durum 1930’lu yıllar boyunca devam ediyor
ta ki 1937’ye gelene dek. 1937’de Japonlar bir bahane bularak,
bir sahte bayrak saldırısı yaptı. Neyse bunun nasıl başladığıyla ilgili
çok fazla ayrıntıya girmeyeceğim. Ama kısaca Japonlar Marco Polo Köprüsü
olayını Çin’e topyekün bir savaş açma bahanesi olarak kullandı. Yani 1937’de resmen savaş başlamış oldu. Bu savaş İkinci Çin-Japon Savaşı olarak adlandırılır. 1937 İkinci Çin-Japon Savaşı. Evet. Pek çok tarihçi bunun İkinci Dünya Savaşı’nın
ilk kıvılcımı olduğunu savunuyor. Diğerleri ise bunun sadece savaşın Asya
sahnesinin başlangıcı olduğunu, ancak Almanya’nın 1939’da Polonya’yı
işgaliyle İkinci Dünya Savaşı’nın resmen başladığını söylüyor bu tarihçiler. Yine de bunu savaşın resmi başlangıcı
olarak kabul edin ya da etmeyin, İkinci Çin Japon Savaşı,
ki buna ikinci deniyor çünkü 1800’lerin sonlarında bir başka Çin Japon savaşı
daha vardı ve bu da Birinci Çin Japon Savaşı denmişti. Bu İkinci Çin- Japon Savaşı son derece şiddetli ve kanlı bir savaştı. Bu bizim göz ardı edemeyeceğimiz en önemli gerçek. Sivil halk feci şekilde bundan etkilendi ve çok fazla sayıda insan hayatını kaybetti. Sadece bunun hakkında bile bir dizi video, özel video hazırlayabiliriz. Ama bu noktada savaş topyekün hale geliyor
ve bu da iç savaşın 1937’deki Japon saldırısına karşı savaşmak için
arka planda kalmasına neden oluyor. Yani ne oluyor? 1937'de Çinliler Japonlarla savaşabilmek için, aralarındaki iç savaşı bırakıyorlar, bir kenara bırakıyorlar. Arka plana itiyorlar İşte bunlar, İkinci Dünya Savaşı’na
giderken Pasifik’te olan bitenin temelini oluşturuyor. Şimdi de Avrupa’da olanları kısaca bir hatırlayalım. 1930’lar boyunca Hitler’in başında bulunduğu
Almanya’da Naziler giderek askerileşiyor, askeri güçlerini arttırıyor. Burası Nazi Almanyası. Ve bunlar Benito mussolini’nin başında
olduğu İtalya ile ittifak kuruyorlar. Her ikisi de son derece milliyetçi. Her ikisi de komünistleri hiç sevmiyor. Hatırlarsınız, 1938’de Anschluss oluyor. Bunu kesinlikle yanlış telaffuz ediyorum. Çünkü Almancam da hiç iyi değildir, berbattır. Yani Naziler Avusturya’yı işgal ediyorlar. Bunu Çekoslovakya’nın Sudetenland bölgesinin
alınması takip ediyor. Yine telaffuz için tüm çek halkından da özür diliyorum ama Sudetenland bölgesini işgaliyle bu olay takip ediyor. Yani Anschluss, Avusturya ile birleşme anlamına
geliyor. Sonra Almanlar Çekoslovakya’dan Sudetenland’i
alıyorlar. Işte burda daha sonra müttefikler olarak
adlandıracağımız devletler ; “Peki tamam olsun. Belki Hitler sadece burayı almak istiyordur canım. Şimdi yeni bir savaş başlatmayalım. Hala daha Birinci Dünya Savaşı’nın etkisindeyiz,
gerçekten çok kötüydü.” Yeni bir savaşa gerek yok falan filan diyorlar. Yani Hitler böylece saldırılarını gerçekleştirebiliyor
ve onu bir nevi yatıştırmaya çalışıyorlar. Şimdi Almanya 1938’de Avusturya ve Sudetenland’i
alıyor. 1939’a geldiğimizde ise Mart’ta bütün Çekoslovakya’yı
almayı başarıyor. Mart, Çekoslovakya 1939 Müttefikler yine çok rahatsız oluyorlar,
daha önce benzer şeyler yaşanmış olduğundan Almanya’yı geri püskürtmek istiyorlar
ama hala yeni bir savaş başlatmak istemediklerinden Almanya’nın
belki artık duracağını umuyorlar. Böyle kendi kendiliğinden Almanya dursun diye bekliyorlar. Şimdi bunu bir yazayım. 1939 Mart’ında
Almanlar Çekoslovakya’nın tümünü alıyor. Bunlar tahmin edeceğiniz gibi hep olacakların,
yakında gerçekleşecek topyekün savaşın hazırlığı, sinyali. Neyse Almanlar tabi hemen sınırlarındaki
Sovyetlerle savaşmak istemiyorlar. Gerçi sonra Sovyetler’e de saldırıyorlar
ama bu aşamada onlarla bir anlaşma imzalıyorlar. Ağustos 1939’ta Sovyetler
Birliği ile Molotov-Ribbentrop Paktı imzalanıyor. Molotov-Ribbentrop Paktı ! Bu içerik olarak karşılıklı saldırmazlık
anlaşması. Yani sen ne istiyorsan onu yap biz ne istiyorsak onu yapalım, birbirimize saldırmayalım gibi bir şey. Burda gizlice diyorlar ki bu ülkeler üzerinde
kendi etki alanlarımızı oluşturacağız. Yani, Almanya bir bölgenin kontrolünü alabilecek
ve Sovyetler Birliği başka bir bölgenin. Ve bu da bizi savaşın resmen başlangıcına
götürüyor. Eylül’de, bunu farklı bir renkle yazacağım,
evet 1 Eylül 1939’da Almanya Polonya’yı işgal
ediyor. Almanya’nın 1 Eylül’de Polonya’yı
işgali İkinci Dünya Savaşı’nın resmen başlangıcı olarak kabul edilir. Ve hemen sonra İngiltere ve Fransa Almanya’ya
savaş ilan ediyor. Şimdi bunları yazalım. İkinci Dünya Savaşının başlangıcı. Herkes birbirine savaş ilan ediyor. Almanya Polonya’yı işgal ediyor, İngiltere
ve Fransa Almanya’ya savaş ilan ediyor. Şunu da hatırlayalım, Stalin bu noktada
Hitler hakkında pek fazla endişelenmiyor. Ne de olsa Molotov-Ribbentrop Paktı yeni
imzalanmış. Eylül’ün ortasında Stalin de Polonya’yı
işgal ediyor. Yani her ikisi de kendi etki alanlarını
oluşturuyorlar. Bu noktada olayların dünya açısından
pek iyiye görünmediğini tahmin edebilirsiniz. Asya’da zaten İkinci Çin Japon Savaşı
var, son derece kanlı. Şimdi de Birinci Dünya Savaşı’nda olduğu
gibi, aynı aktörler son derece geniş kapsamlı
bir savaşa, Avrupa'da tekrar girmek üzereler.