If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Savaşan Devletlerin Filozofları

Genel bakış

  • Çin tarihinin Savaşan Devletler döneminde üç rakip inanç sistemi (Konfüçyüsçülük, Taoizm ve Hukukçuluk) ön plana çıktı.
  • Konfüçyüsçülük, ahlaki bir dürüstlük, sosyal düzen ve evlat sorumluluğuna odaklanan etik değerleri ile bilinir.
  • Taoizm, insanları dünyevi işlere fazla karışmamaya çağıran ve evrensel uyuma odaklanan bir felsefedir.
  • Hukukçuluk, otokratik ve merkezi bir kural sistemi üzerine inşa edilen ve sert cezaların ile bilinen bir teoridir.
  • Bu üç felsefe akımı, erken dönemlerdeki Çin imparatorluklarını derinden etkiledi; hatta bazıları resmi devlet ideolojisi haline geldi.

Konfüçyüsçülük

Zhou Hanedanlığı'nın sonuna doğru, feodal beyler toprak için savaşıyor iken, on altıncı yüzyıl Cizvitleri tarafından Konfüçyüs olarak latinceye çevrilecek olan Kong Fuzi adında bir bilim ve devlet insanı yaşamaktaydı. Konfüçyüs, Belgeler Kitabı, Odes Kitabı ve Değişiklikler Kitabı gibi antik Zhou dönemine ait klasikleri öğreterek öğrenci ve takipçiler kazandı:
Konfüçyüs'ü tasvir eden Han Hanedanlığı mezarındaki bir duvar freskinden detay.
Konfüçyüs'ü tasvir eden Han Hanedanlığı mezarındaki bir duvar freskinden detay. Görsel Hakları: Wikimedia.
Konfüçyüs genel olarak liderler sınıfının etik ve entelektüel uygulamaları hakkında endişeliydi. Alt tabakadan bir aristokrat olan Konfüçyüs aynı zamanda toplumdaki statü, sınıf ve hiyerarşi kavramlarını üzerine kafa yoruyordu.
Konfüçyüs'ün öğrettiği metinler, Konfüçyüs'ün zamanında bile oldukça eskiydi. Konfüçyüs'ün bu eski metinlere gösterdiği saygı, kendi felsefesi olan filial hürmet yani ebeveynlere veya yaşlılara saygı ile mükemmel bir şekilde uyum gösteriyordu. Bu bakımdan Konfüçyüsçülük geçmişe ve geleneklere saygı duymayı ön plana çıkaran bir felsefedir. Konfüçyüs'e atfedilen fikirlerin çoğu muhtemelen uzun yıllardır Çin toplumunda var olan düşüncelere dayanıyordu.
Konfüçyüs'ün gerçek ve orijinal düşüncelerinin pek azı doğrudan günümüze ulaşırken, "Konfüçyüs'ün toplanan sözleri" anlamına gelen Konfüçyüs'ten Seçmeler öğrencileri ve takipçileri tarafından onunla yaptıkları konuşmalara dayanarak oluşturuldu.
Bu eserde, yaşlılara hürmet etmek de dahil olmak üzere doğru olan sosyal davranışların Konfüçyüs için ne anlama geldiği hakkında bir fikir edinebiliyoruz. İşte Seçmeler'in Birinci Kitabı'ndan bir alıntı:
Üstat dedi ki: Baba yaşarken, oğlunun niyetini gözleyin. Baba öldüğünde, oğlunun davranışını gözleyin. Rahmetli babasının [usulünü] üç yıl boyunca değiştirmeyen birine iyi evlat denir.
Konfüçyüs, devlet yönetiminin de aynı ebeveynliğe benzer şekilde ahlaki ve etik konularda halkı yönlendirme sorumluluğuna sahip olduğu fikrini savundu. İnsanlara iyi bir ahlaki davranış örneği sunmanın, onları yasanın sınırları içinde hareket etmeye ve yasalara uymaya teşvik edeceğine inanıyordu:
Üstat dedi ki: Onları politikalarla yönlendirin ve cezalarla hizaya getirin, göreceksiniz ki insanlar bunlardan kaçınacaklar ve utanç duymayacaklardır. Onları erdemle yönlendirin ve li [ritüelleştirilmiş görgü kuralları ve törenler] ile hizaya getirin, göreceksiniz ki insanlar utanç duygusuna sahip olacak ve üzerine düşenleri yerine getirecektir.
Konfüçyüsçülük, insanların ahlaki eğitimin öğretilerini izledikleri, tanrılara ve atalarına saygı duydukları ritüeller gerçekleştirdikleri sürece iyi olabilecekleri fikrini vurguladı. Toplumsal bir kargaşa ve savaş döneminde Konfüçyüsçüler ancak eski geleneklerin dikkatli bir şekilde sürdürülmesinin toplumsal birliği destekleyebileceğine inanıyorlardı.
Birçok Çin Hükümdarı, Konfüçyüsçü ilkelerden yararlandı. Örneğin, Han İmparatoru Wu, Çin toplumunun genelinde daha fazla sosyal uyum sağlayacağına inandığı Konfüçyüsçü ilkelere dayanan hiyerarşik sosyal yapıları teşvik etti.
Konfüçyüs'ün ifade ettiği anlamda "Utanç", insanların davranışlarını şekillendirmek konusunda nasıl bir role sahiptir? Bu öğretinin bir şehri ya da ülkeyi idare etmekle nasıl bir ilgisi olabilir?

Hukukçuluk

Çin tarihinin Savaşan Devletler Dönemi sırasında, MÖ 475'ten 221'e kadar, bugün Çin olarak tanıdığımız bölge yedi rakip ülkeye ayrıldı. Zhou Hanedanlığı'nın sonlarına doğru önemi artan tımarlar artık kendi devletleri haline gelmişlerdi.
Bu yedi devletten biri olan Qin eyaletinin genç hükümdarı sonraları MÖ 221'de Qin Hanedanlığının ilk hükümdarı olarak Qin Shi Huangdi adıyla anılacak Kral Zheng'di. Qin Hanedanlığı genellikle Çin'i birleştiren ilk hanedan olarak kabul edilir. Ama Qin Hanedanlığı: Hukukçuluk üzerindeki önemli etkiyi anlamak için kaydı yaklaşık bir buçuk yüzyıl öncesine geri alalım.
Hukukçuluk, Qin Shi Huangdi'nin despotizme dayalı merkezi yönetimini etkileyen fikirlerin temeli olan katı kanun ve nizamı, ve sert toplu cezaları teşvik eder. Hukukçuluğu anlamak için, Qin eyaletinde reformcu bir devlet adamı olan Shang Yang'a başvurabiliriz. Kesin olan şu ki, Lord Shang'ın insanlık anlayışı Konfüçyüs'ünkinden çok farklıydı.
Bir Shang Yang heykeli.
Shang Yang heykeli. Resim kredisi: Wikipedia.
Lord Shang, Qin Shi Huangdi'nin saltanatından 169 yıl önce, MÖ 390'da doğdu. Lord Shang Kitabı'nda Shang Yang, hafif suçlar için sert cezalar önerdi ve küçük suçların ağır cezalarla karşılanması halinde halkı daha ciddi suçları işlemekten caydıracağı fikrini ileri sürdü.
Shang rejimi altında, Qin eyaletindeki insanların yaşamları ciddi şekilde kısıtlanmıştı; köylüler seyahat izinleri olmadan köylerinden ayrılamadılar; artık üretim kotalarını karşılamayan çiftçiler köleliğe zorlandı ve küçük suçlar şiddetle cezalandırıldı.
Hukukçuluk ile Konfüçyüsçülük arasındaki farklar nedir? Sizce Hukukçuluğun devlet ve sosyal yapılar üzerinde ne gibi farklı etkileri olabilir?
Qin hanedanı aristokrasisinin gücünü kısıtladı; aristokrat aileler arasında dağılmış olan toprakları ve siyasi gücü hükümdarın kendi ailesi altında birleştirdi. Güç yapısındaki bu değişiklik, feodal beylerden ziyade Qin hükümdarına insanların yaşamları üzerinde doğrudan kontrol verdi. Diğer devletler ve eyaletlerle yapılan ticaret azaldı ve köylülerin faaliyetleri yasa gereği askerlik veya tarıma odaklandı.
Soyluların ve toprak beylerinin gücünün azalması, doğrudan Qin yönetimine bağlı bir idari sistemin kurulmasına yol açtı. Bu sistem ile birlikte ortaya çıkan yeni yöneticiler veya bürokratlar, merkezi güç olan hanedanın iradesini eyleme dönüştürmekten sorumluydu.
Hızlıca Kral Zheng’in dönemine ilerleyecek olursak, asker yetiştirmeye ve tarımsal üretimi artırmaya verilen önem, Qin devletini MÖ 3. yüzyılda askeri alanda çok ileri bir güce dönüştürdü. Genç Kral Zheng, komşularını fethetmek için dokuz yıl sürecek bir fetihe çıktı ve MÖ 221'de tüm rakiplerini yok ettikten sonra, Zheng kendini Qin Shi Huangdi ismi ile ilk Qin imparatoru ilan etti.
Yeni imparator, kendi eyaletinde kurduğu düzeni baz alarak bu kez imparatorluk çapında bir idari bürokrasi yaratmayı başladı. Çin toprakları, Qin İmparatorluğu yetkililerinin dikkatli gözetimi altında farklı idari bölgelere ayrıldı. Qin Shi Huangdi rejimi altında, sıradan insanlar köleleştirilerek mecburi çalışmaya zorlandı, küçük ihlaller nedeniyle cezalandırıldı veya küçük suçlar neticesinde infaz edildi.
Hukukçuluk felsefesi imparayorluk ya da emperyal devletin gelişiminde nasıl bir rol oynadı? Hukukçuluğı, dünya tarihinde öğrendiğiniz diğer yasa, kural ve ceza sistemleriyle nasıl karşılaştırabiliriz?

Taoizm

Konfüçyüsçülük ve Hukukçuluk her ne kadar çok farklı olsalar da ikisi de prensiplere ve kurallara çok sıkı bir şekilde bağlıydılar. İster yaptırım temelli Hukukçuluk, ister utanç temelli Konfüçyüsçülük olsun, bu felsefeler ilkelere sıkı sıkıya bağlı kalmayı gerektirdi. Taoizm ise bu anlamda diğer iki felsefeden çok farklıdır. Tao ya da "Yol"dan başka hiçbir yasayı tanımaz.
Tao nedir? MÖ yıllarda yaşamış bir bilge Laozi'ye atfedilen bir Taoist metin olan Tao Te Jing' inde yer alan açıklamaya göre:
[Tao] bilen kişi konuşmaz; konuşan kişi bilmez. Bilge adam ağzını ve kapılarını kapatır.
Bu bağlamda, Tao genellikle tasvire veya tanımlamaya karşı dirençli olarak tanımlanan bir felsefedir: İsimsiz, şekilsiz, ama aynı zamanda evrendeki yaratıcı bir güç. Bu bir çelişki gibi görünebilir, ancak Taoizmin bir tür anti-aktivizm olduğunu düşündüğünüzde mantıklı gelecektir. Taoizm en iyi yaşamın kasıtlı bir cehalet olduğunu, hiçbir bilgi istenmemesini ve siyasete ya da kamu yaşamına karışmaktan kaçınılması gerektiğini savunur.
Taoistler hükümetlerin sosyal düzen ve uyum yaratabileceklerine inanmadılar. Bunun yerine, dikkatlerini bireysel insan davranışlarına ve bu davranışların Tao ile uyumlu olacak şekilde nasıl değiştirilebileceğine odakladılar.
Tao, evrenin doğal düzenini temsil eder ve Taoizm, insanların Tao'ya itaatsiz olan tek tür olduğunu ortaya sürer. Taoistler, kelimeler ve eylemlerle kendini yükseltmeye çalışmak yerine; düşüncesiz, zahmetsiz ve doğal eylemlere yol açan wu wei veya eylemsizlik uygulamalarını geliştirdiler.
Doğu Çin'in Fujian Eyaleti'nde bulunan Qingyuan Dağı'nın dibindeki Bilge Laozi heykeli.
Çin'in doğusunda bulunan Fujian Eyaleti'ndeki Qingyuan Dağı'nın dibinde yer alan Bilge Laozi heykeli. Bu heykelin Lord Shang'ın yukarıda gördüğünüz heykeline kıyasla nasıl farklı olduğunu düşünün. Bu Laozi heykeli bazı Taoist ilkeleri nasıl somutlaştırıyor? Görsel hakları: Wikipedia.
Wu wei size ne ifade ediyor? Taoizm'in Çin toplumunu ve hükümetini Konfüçyüsçülük ve Hukukçuluktan farklı şekilde nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz?
Tao aktif olarak bir hedefe doğru ilerleme ya da bir şeyi arama değil; ona yaklaşmama yoluyla yaklaşılması gerektiğini savunan bir durumdur. Taoistler, kendinizi devlet işlerine dahil etmek yerine, kendi işlerinize devam etmenin ve basitçe yaşamanın daha iyi olduğuna inanıyorlardı. Toaizm der ki: Sessizlik kelimelerden daha değerlidir; eylemsizlik ve stoizm ise, eylem ve öfkeden daha değerlidir.
Taoistler; eğer tüm insanlar zafer, zenginlik ve başarı için çaba göstermeyi bırakırsa savaş, kıskançlık ve acı olmayacağına inanıyorlardı. Taoizm, daha sonra Çin felsefesinin, özellikle de Çin Budizminin birçok unsurunu etkiledi.
Konfüçyüsçülük, Hukukçuluk ve Taoizmin felsefelerinin her biri Savaşan Devletler Dönemi'nde önemli bir rol oynadı. Bu üç felsefe, Qin'in yükselişi, Han Hanedanlığı ve sonrasında Çin İmparatorluğu'nun yönetim tarzını etkiledi ve hangi hanedanın iktidarda olduğuna bağlı olarak Çin toplumu ve sosyal yapılar üzerinde farklı dönemlerde az ya da çok etkili oldu.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.