If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Cartier-Bresson, "St. Lazare Garı Arkası"

Henri Cartier-Bresson, Saint-Lazare Garı'nın Arkasında, Paris, 1932. Bu video, Dr. Beth Harris ve Dr. Shana Gallagher-Lindsay'in açıklamaları temel alınarak düzenlenmiştir. Orijinal video Beth Harris ve Steven Zucker tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Bu Henri Cartier-Bresson adında bir Fransız fotoğrafçı tarafından çekilmiş bir fotoğraf. Kendisi sokak fotoğrafçılığının ve fotoğraf gazeteciliğinin önde gelen isimlerinden hatta babalarından biri olarak bilinir. Bu fotoğraf, kariyerinin başlarında 1932 senesinde çekilmiş. 1930’lardan itibaren işlerini görmekteyiz. Peki, onun fotoğraflarını özel yapan nedir? Öylesine çekilmiş bir fotoğraf gibi duruyor değil mi? Zaten özelliği de bu. Bu dönem Snapshot photoraphy denen şipşak fotoğrafçılığın, enstantane fotoğrafçılığın başladığı dönem. Biz bu şekilde görünen görsellere alışığız, fakat 1932 senesinde bunlar çok yeni ve alışılmadık karelerdi. Çünkü öncelikle bu atlamakta olan figür donup kalmış durumda. Topuğu ve parmak ucu arasında oluşan yansıma fotoğraf birkaç saniye önce ya da sonra çekilse oluşmayacaktı. Böyle bir anı yakalayabilmesinde teknolojinin de payı var. Leica adlı henüz piyasaya sürülmüş bir makine kullanmış. 35mm, elde taşınabiliyor. Gazetecilerin kullandıkları gibi. Bu kameralar küçük anları yakalamaya daha elverişliydi. Burası Paris. Görselin adı Place de l' Europe. Burası Gare Saint-Lazare adlı tren istasyonunun arkası. Garip bir yer. Arkadalrda çatılar görebildiğimize göre yüksek bir yer. Bazı şeyler odağın dışında kalmış ama tam olarak neden bilemiyoruz. Garip bir yer. Küçük bir su göleti oluşmuş, su dolmuş. Yansımayı da o nedenle görebiliyoruz. Bir inşaat devam etmekte. Sanatçı bu fotoğrafı nasıl çektiğini şöyle açıklamış, bir inşaat sahasını geçiyormuş ve geçici süreliğine ahşap çitler konulmuş. Kameranın lensini içeriye olduğu kadar sokmuş, ve bu ana denk gelmiş. Şehrin her yerinde böyle içeriye bakabileceğimiz küçük aralıkları olan geçici inşaat alanları görebiliriz. Ama burada sadece an değil, fotoğraf basılırken yaptığı tercihler de önemli. Örneğin uyguladığı ışık. Geometriye olan hayranlığı fotoğrafa yansımış. Fotoğrafta geometrik şekillerin bir çok kez eşleştirildiğini görebilirsiniz. Örneğin adamın atlarken oluşturduğu şekil ve yansıma. Çitlerin de yansıması var. O da formu tekrar ediyor. Çatılar sabit bir form oluşturmuşlar. Yani bu resimde hem hareket hem de sabit bir düzen görmek mümkün. Böyle bir olgu yüksek Rönesansta karşımıza çıkan bir şey. Bence çok hoş. Arka tarafta yay oluşturan şekiller de var. Tamamen bir şehir görüyoruz. Arkada sanırım bir sirk için bir reklam var. Orada da atlayan figürler görüyoruz. Aynı ön planda olduğu gibi. Hayat sanatı yansıtıyor. Yada reklamı. Hareketin ve düzenin dengesini görüyoruz. Ayrıca replikasyon ve yansıma fikri de var ki, bu fotoğrafta ve genel olarak modernistlerin yapmayı sevdiği bir diğer şey de budur. İçinde yansımalar ve geometrik şekillerin bulunduğu, benzer başka fotoğraflar da var, sanatçı genel olarak işçi sınıfına odaklanmış. Şehrin marjinal, harabe ama hayatın canlı olduğu kısımlarına bakmış.