If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Richard Serra, "Bükülmüş Elips IV"

Richard Serra, "çeliğin potansiyelini" keşfetmeyi anlatıyor. Sanatçıların söylemek istediklerini dinlemek için, Modern ve Çağdaş Sanat, 1945-1989 isimli çevrim içi dersimizi alın. Orijinal video Modern Sanat Müzesi (MoMA) tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Demir plakaları bükme konusuyla ilgilenmeye 25 sene önce başladım. O zamanlar, büyük kıvrımlı yüzeylerle olan deneyimim çok azdı. Başkalarının da kıvrımlı formlar yaratmak için o güne kadar fazla çalışmadığını fark ettim. Özellikle dik açılardan oluşan, yaşadığımız şehirlerde… O zamanlar kıvrımları olan bildiğim tek bina Frank Lloyd Wright’ın Guggenheim Müzesiydi. Ben de deneyimimi güçlendirecek bir şeyler yapmak istiyordum. Eğer kıvrımın etrafında yürürseniz, yuvarlağın nasıl devam ettiğini pek anlayamazsınız, sonsuza kadar devam edecekmiş gibi gözükür. Fakat elipsin iç tarafı yani çukurluk size kendini farklı bir yapı olarak tanıtır. Ve o zaman yapının formu nedir anlarsınız. Bükülmüş Elips IV’teki açıklığa eriştiğinizde farkı hemen görebiliyorsunuz İçeriye adım attığınızda, içeride gezindikçe eserin elastikliğini keşfetmeye başlıyorsunuz. Hangi noktada durduğunuza bağlı olarak ya size doğru geliyor ya da sizden uzaklaşıyor gibi görünür. Yerdeki elipsin gökyüzündeki ile bire bir aynı olduğunu görebilirsiniz. Eser, yükseldikçe kendi etrafında dönüyor ama yukarıya aynı şekilde ulaşıyor. Bu eser ilk başta bir tür yanlış yorumlamadan ortaya çıktı diyebilirim. Roma’daydım ve 15. yüzyılda inşa edilmiş bir kiliseye girdim. Yere baktım ve sonra da tavana baktım ve her ikinde de birer elips olduğunu fark ettim. Yerdeki ile tavandaki arasında bir ilişki vardı, sanki birbirinin çevrilmiş hali gibiydiler. Tam merkeze yürüdüğümde ise bunun normal bir elips olduğunu fark ettim. Aşağıdan yukarıya kadar düzgün bir şekilde yükselen elips bir silindir gibi yani… Bana enteresan gelen şey ise bunu başta yanlış anlamış olmamdı. O yüzden ilk başta hayal ettiğim o formu yaratmayı kafaya koymuştum. Bir mühendise gittim ve ona böyle kıvrımlı bir form yaratmanın mümkün olup olmadığını sordum. Mühendis bunun mümkün olmadığını söyledi. Aradığım çözüm doğada ya da mimaride bulabileceğim bir şey değildi. O yüzden bu yapısal bir buluş oldu. İlk modelin yapımı 3 sene sürdü, çünkü bunları yapacak bir bilgisayar programı ya da bir demir fabrikası bulamadık. İlk denediğimiz 12 metrelik bir plaktı, 5 santimetre kalınlığındaydı ve tam ortadan ikiye ayrıldı. Yıldırım sesi gibi bir ses çıktı ve öbür dünyayı boyladım sandım. Korkudan bembeyaz kesilmiştim. Teknoloji ilerleyince ağır metaller kolaylıkla bükülebilmeye başlandı. Çok büyük makineler kullandık. İlki 2. Dünya Savaşında savaş gemisi yapmak için kullanılan bir makinaydı. İnsanlar demir ile yapılabileceklerini ve demirin esnekliğini henüz keşfedemediler. Sadece son zamanlarda birkaç kişi bunu denemeye başladı.