If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Édouard Manet'nin "Saint-Lazare Garı (Demiryolu)" İsimli Tablosu

Édouard Manet, Demiryolu,1872-73, tuval üzerine yağlı boya (Ulusal Sanat Galerisi) Konuşmacılar:, Dr. Beth Harris ve Dr. Steven Zucker. Orijinal video Beth Harris ve Steven Zucker tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Karşımızda, Washington Ulusal Galeri'de sergilenen Eduard Monet'nin harika eserlerinden biri aynı zamanda benim de favorim olan "Demiryolu" isimli eseri duruyor. Monet'nin bu tablosu bazı yönlerden baktığımızda analiz etmesi oldukça zor bir tablo. Tablodaki karakterlerin arasındaki ilişkiyi anlamakta zorlanıyoruz ve yüzey de oldukça belirsiz. Bu tabloyu çözümlemeye şöyle başlayabiliriz: Paris'teyiz Paris'teki büyük tren istasyonlarından birinin dışında bekliyoruz ve demir parmaklıklarının ardından trenlerin olduğu yeri izliyoruz. Burada, Paris'te tekrar inşa edilmiş oldukça modern bir köprü de var. Genç bir kadın ve çocuğu dinlenmek için oturmuş. Kadın, bize doğru bakıyor kucağında yavru bir köpek var. Eliyle, parmaklarıyla sayfalarını ayırdığı bir kitap tutuyor. Kadın direkt olarak bize bakıyor. bizi sanki inceliyor ama bu kadınla olan ilişkimizi bilmiyoruz. Kadının orada olmasının bir sebebi var çocuk trenlere bakmak için, kadınsa dinlenmek için oturmuş olabilir. Bu tabloda konu etkileşim aynen "Büyük Bulvar"daki gibi. Şehir herkesin farklı yönlere doğru gittiği yer durumuna geliyor ve insanlar, sınıflar, yabancılar arasındaki ilişki kopuyor; bu da bize modern yaşamı yansıtıyor. Monet, bu tabloda işte bu durumu oldukça iyi resmediyor. Ayrıca, sanayi kültürünün belirsizliği de güzel bir şekilde resmedilmiş burada. Arkadaki görüntüye, demiryolu inşasına bir bakın. Çıkan beyaz buharlar, ön fondaki siyah demir parmaklıklarla arasında bir tezat oluşturuyor. Beni bu tabloda en çok etkileyen öğelerden biri, tablodaki her bir öğenin modern hayatı sembolize etmesi ve aynı zamanda yakalanan anın mükemmel bir şekilde resmedilmiş olması. Mesela, sağ taraftaki köşede üzümün durduğu çıkıntı ve siyah demir parmaklıkların ardındaki kahverengi boya. Sanki parmaklıkların önüne çıkmış gibi duruyor bu kahverengi boya. Perspektif ile ilgili tüm kurallar farklı bir şekilde sunuluyor bu tabloda. Tablo tamamen modern hayatı vurguluyor. Buradaki küçük kızın koluna bir bakın, ne kadar da rahat konumda. Merkezde değil, sınırlanmış da değil. Aynen hayatı nasıl algılıyorsak öyle. Monet'nin tablodaki odağına bakın: önce kitap, sonra köpek, sonra kadının yüzü ama esas olarak da kadının şapkası. Bu şapkaya bakarak şehirdeki insanların nasıl giyindiklerini ve ne kadar modern olduklarını tahmin edebiliriz. Sonuç olarak tek bir kelime ile ifade etmek gerekirse bu tablo için oldukça modern bir tablo diyebiliriz.