If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Ingres'nin "Büyük Odalık" İsimli Tablosu

Jean-Auguste-Dominique Ingres, Odalık (La Grande Odalisque), 1814, tuval üzerine yağlı boya, 36" x 63" (91 x 162 cm), (Musée du Louvre, Paris). Orijinal video Beth Harris ve Steven Zucker tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Louvre Müzesi’ndeyiz ve Ingres’nin Grande Odalisque isimli tablosuna bakıyoruz. Bu resim aslında sipariş üzerine yapılmış. Ingres, o dönem Napoleon’un Napoli kralıyla evli olan kızkardeşini resmetmek üzere tutulmuş. İlginç olan ise, Ingres resmi bitirip teslim ettiğinde bu insanlar artık ortada yoktu. Napoleon tahttan indirilmişti ve Napoli ele geçirilmişti. Ancak bu eser yine de 1819 Salonu’nda sergilendi. Ve bir skandala yol açtı! Bunun bir kaç sebebi var. Her şeyden önce, resmedilen bir kadındı ve Venüs değildi. Bir odalık, yani bir cariyeydi. Odalık, haremdeki kadınlara verilen isimdir. Elbette Ingres hayatında hiç haremde bulunmamıştı, yani burada gördüğümüz şey haremin oldukça batılı bir yorumu. Tarihsel açıdan bu tablo tamamen yanlış. Ancak 19. Yüzyıl Fransa’sında yaşayan birinin, uzaklardaki o lüks ve şehvet dolu tecrübeyi nasıl hayal ettiğini de gözler önüne seriyor. Evet, bu tam bir Fransız hayali. Elbette Fransa o bölgedeki sömürgeci bir güçtü ve bazı sanat tarihçilerinin de belirttiği üzere bu tip resimler, dünyanın o bölgesindeki Fransız valığını meşru kılıyordu. Fransa içinse o kültürden daha üstün olduklarını ifade ediyordu. Böylelikle o bölgeleri medenileştirmek için ahlaki bir hak elde ediyorlardı. Oldukça emperyalist bir düşünce biçimi. Ancak bunu söylerken, 1819’da Paris’te yaşayanların bu odalığa bakarken aldıkları keyfi de gözardı etmeyelim. Hem de nasıl keyif alıyorlardı! Aynı keyfi şimdi Louvre Müzesi’ni gezen ziyaretçilerde de görebiliyoruz. Önümüzde insan bedeninin seksi ve oldukça şehvetli bir dışavurumu var. Beden uzatılmış, zira Ingres Neo-klasik gelenekten gelse de David’in öğrencisiydi. Ingres aynı zamanda Romantizm’e bir köprü de olmuştur ancak özellikle bu tasvirde anatomiye olan sadakati ikinci plandadır. Burada onun için önemli olan, endamın yarattığı hissiyattır. Örneğin, odalığın sırt kısmı uzatılmıştır. Bakan birisi ilave bir omur olduğunu bile sanabilir. Ingres’in cariyenin sol bacağını çizdiği pozisyon imkansızdır. Sol bacağın kalçayla birleştiği yeri düşündüğümüzde, kalçanın diğer tarafının uyumsuz olması kaçınılmazdır. Ancak Ingres’nin bu resimde ulaştığı ağırlık hissini, anatomik bir doğrulukla vermesi imkansız olacaktı. Bence Ingres’in tablodaki figürle aramıza koyduğu mesafe ve tensellik, bir çeşit gerilim de yaratıyor. Biz onun sırtını görüyoruz, o da dönüp bize bakıyor. Ancak bu bakış soğuk, ilgisiz ve mesafeli bir bakış. Pek davetkar değil. Göz göze bir temas mevcut, ancak yine de arada bir mesafe var. Bu resimde böyle bir çatışma mevcut. Bir de iç mekanın şehvi hissiyatı var ki bana göre, yer yer çıplak kadın figürününkiyle yarışıyor. Üzerine oturduğu minderin kadifesini hissedebiliyorum. Neredeyse teninin kumaşta çıkardığı sesi duyabiliyorum. Çok ilginç bir şey daha var: Kompozisyona baktığımızda, çerçevenin, aynı odalığın vücudu gibi uzun olduğunu görüyoruz ama beden yine de resme sığmıyor. Bir başka deyişle odalığın vücudu, tuvalin dört köşesine de çerçeveye değecek kadar yaklaşıyor. Bu odalık resminde Romantizm dediğimiz şeye çok benzer bir şey görüyoruz. Egzotik olana duyulan bir ilgi. Ve bir çeşit şehvete. Ingres akademik geleneğin önde gelen temsilcilerinden biri gibi görünse de bu eserinde o tarafını bütünüyle ortaya koymuyor. Ingres Neo-Klasik tavrın içinden geliyor, fırçası o hassasiyete ve resmi de o ahlaklılık hissine sahip. Ama diğer yandan, bu resminde bir duyumcu olarak ortaya çıkıyor. Ve bu tavır, kariyeri boyunca gel-gitlerle devam ediyor.