Eğer bu mesajı görüyorsanız, web sitemizde dış kaynakları yükleme sorunu yaşıyoruz demektir.

If you're behind a web filter, please make sure that the domains *.kastatic.org and *.kasandbox.org are unblocked.

Ana içerik

John Roddam Spencer Stanhope'un "Geçmişi  Düşünürken" İsimli Tablosu

John Roddam Spencer Stanhope, 'Geçmişi Düşünürken', 1859'da sergilenmiştir, tuval üzerine yağlı boya, 864 x 508 mm (Tate Britain, Londra). Orijinal video Beth Harris ve Steven Zucker tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Camın önünde durup dışarıyı seyrediyor gibi gözükse de, içeriye bakıyor. Üzerinde din adamlarının cüppelerini andıran mor bir sabahlık var. Pencerenin dışında ise Londra şehrini ve Thames nehrini görüyoruz. John Roddam Spencer Stanhope'un Tate Britain müzesinde sergilenmekte olan 'Geçmişi Düşünürken' isimli tablosuna bakmaktayız. Eğer bu resme bakan bir Viktorya dönemi izleyicisi olsaydık, bunun düşkün bir kadın olduğunu hemen anlardık. Bu, Viktorya döneminde hem ressamların hem de yazarların çok sık ele aldığı bir konu: Kırsal kesimden gelen kadın, kötü yola düşüyor, ancak geçmişini hatırlayarak pişmanlık hissediyor. Figür aslında sempatik. Bu sempatik figüre bakan orta sınıftan izleyicinin, onun yaşadığı ikilemi düşünmesi hedeflenmiş: Bu kimin hatasıydı? Bu konuda ne yapılabilir? gibi soruları izleyicilerin sormasını hedefliyor. Sanatçı, genç kadının sorunu ile yaşadığı kentin hızla büyümesinin yarattığı sorunları bağdaştırmış ve yan yana resmetmiş. Pencereden dışarı bakalım. Thames nehri kenarındaki canlılık dolu limanı görüyoruz. Neredeyse birbirlerine bağıran adamları veya geçen teknelerin sesini duyacağız. Ön tarafta, mavnanın üzerindeki samanları görüyoruz. Samanlar, atları beslemek üzere köyden şehre getirilmiş olmalı. Bu samanlar, köyden kente gelen ve bir mal gibi alınıp satılan bu kadını çağrıştırıyor. Thames nehrinin bu kısmı, o dönemde genelevleriyle tanınıyor. Dolayısı ile resme bakan Viktorya dönemi izleyicisi, resimde neler anlatıldığını ilk bakışta kavrayabiliyor. Resmin tarzının Pre- Rafaelist olduğunu söyleyebiliriz. Yoğun renkleri görüyoruz, mor, yeşil ve bordo gibi. Ayrıca uzun kızıl saçlı kadın figürü de Pre-Rafael ekolünün tipik özelliklerinden. Pre-Rafael yani Rafeal öncesi ekoündeki sanatçıların bir diğer özelliği de her şeye ikinci bir anlam yüklemeleri, sembolizmler oluşturmaları. Rönesans döneminin başlarındaki resim tarzını örnek alıyorlar. Örneğin National Gallery'de sergilenmekte olan Jan van Eyck’in ‘Arnolfini Portresi’ gibi önemli resimleri özümsüyorlar. Bu kızıl saçlara baktığımızda, ikinci anlam hemen aklımıza geliyor. Rönesans dönemi resimlerinde Hz. Meryem uzun kızıl saçlarla resmedilir. Tabii ki burada Hz. Meryem'in kötü yola düştüğü kast edilmiyor. Sanatçı Hz. Meryem'i anımsayarak, bu kadın için de bir kurtuluş yolu olup olmayacağını düşünmemizi istiyor. Geleceğin bu kadına neler getireceğini bilmiyoruz. Geçmişini düşünüyor. Başına gelenleri, köydeki ailesini, kaybolan çocukluğunu, kaybolan masumiyetini düşünüyor olabilir. Kadının durumu ayrıca odada gördüğümüz bazı eşyalarla da vurgulanıyor. Örneğin resmin sol alt tarafında saksıya ekilmiş çiçekler görüyoruz. Saksıların oldukça aşağıda olması sebebiyle, çiçekler güneşe ulaşabilmek için uzanıyorlar. Bitkiler susuz kalmışlar, iyi bakılmıyorlar, ölebilirler. Yaprakların rengi sarıya dönmekte. Hatta daha da kötüsü var: Resmin sağ alt köşesinde koparılıp yere atılmış mor ve beyaz renkli çiçekleri görüyoruz. Bu renkler direk olarak kadının üzerindeki giysilere gönderme yapıyor. Bir kenara atılmışlar, şimdi kuruyup ölecekler. Arnolfini’nşn Evlenmesi resminde gördüğümüz her şey, evlenmekte olan çiftin zenginliğini gösterir. Ancak baktığımız resimdeki mobilyalar çok eski, çekmecenin köşesi sıyrılmış. Masanın üzerindeki takılar bile ucuz ve adi gözüküyorlar. Odadaki diğer nesneler de kadının zor bir hayatı olduğunu gösteriyor. Örneğin sol alt taraftaki saksının önünde, bir erkeğe ait bastonu ve eldiveni görüyoruz. Bu resim, Viktorya döneminde yaşanan sosyal problemlere açılan bir pencere gibi.