Ana içerik
Konu: Psikoloji > Ünite 2
Ders 6: Psikolojik Rahatsızlıklar- Akıl Hastalıkları
- Şizofreni
- Şizofreni'nin Biyolojik Temelleri
- Depresyonun Biyolojik Temeli
- Anksiyete Bozukluğu ve Obsesif Kompulsif Bozukluk
- Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) nedir?
- Somatik Belirti Bozukluğu ve İlişkili Bozukluklar
- Kişilik Bozuklukları
- Uyku Düzensizlikleri
- Solunuma Bağlı Uyku Bozuklukları
- Beyindeki Ödül Yolu
- İlaç Bağımlılığı ve Homeostaz
- Tolerans ve Çekilme
- Madde Kullanım Bozuklukları
- Parkinson Hastalığı'nın Biyolojik Temelleri
- Depresyon ve Majör Depresif Bozukluk
© 2024 Khan AcademyKullanım ŞartlarıGizlilik PolitikasıÇerez Politikası
Şizofreni
Tıp ve sağlıkla ilgili içerik için, http://www.khanacademy.org/science/healthcare-and-medicine MCAT içeriği için de http://www.khanacademy.org/test-prep/mcat web sitelerinden bizi ziyaret edebilirsiniz. Bu videolar tıbbi tavsiye niteliğinde olmayıp sadece bilgilendirme amaçlıdır. Videolar kesinlikle tıbbi tavsiye, tedavi ve teşhis amaçlı kullanılmamalıdır. Sağlık sorunlarınızla ilgili her zaman bir doktora başvuruda bulunun. Khan Academy’de izlediğiniz videolar sonucu, doktor tavsiyelerini görmezden gelmeyin ya da doktora gitmekte gecikmeyin. Orijinal video Arshya Vahabzadeh tarafından hazırlanmıştır.
Tartışmaya katılmak ister misiniz?
Henüz gönderi yok.
Video açıklaması
Şizofreni bir beyin rahatsızlığıdır. Çoklu kişilikle kesinlikle alakası yoktur. Beyni ve şizofreninin nedenlerini düşündüğümüzde olası birçok farklı sebebi olduğunu anlayabiliriz. Ama bir dereceye kadar genetik ve çevresel nedenlerin birleşimi olduğunu biliyoruz. Çevresel nedenler, rahimde geçirilen süreyi ve çocukluk deneyimleri gibi şeyleri içerir. Şizofreni gerçekten bu 2 büyük faktörün birleşimidir ve bunlar
beyindeki anormalliklere yol açar. Beyindeki bu anormallikler günümüzde
bazı testler sayesinde öğrenilebilmekte. Bazı beyin tarama testleri şizofreni olan bazı insanlardaki anormal değişiklikleri gösterebilir. Beyin kimyasalları olan nörotransmitterlerin de
şizofrenide anormalleştiğini biliyoruz. Özellikle dopamin dediğimiz nörotransmitterin beynin bazı bölgelerinde
oldukça yükseldiği düşünülmekte. Şizofreniyi tedavi etmek için çok sayıda ilaç kullanılır. Antipsikotik ilaçlar, dopamine karşı çalışır. Maalesef ne beyin taramaları ne de nörotransmitter ölçen testler şimdiye kadar şizofreniyi teşhis etti. Şizofreni aslında hasta görüşmelerine
dayanarak teşhis edilir. Yani bu da geçmişe bakmak demek oluyor. Ve hasta yakınlarından zaman içinde
neler olduğunu öğrenmek demek. Aynı zamanda hastayı da gözlemlemek de gerekir. Peki neden hastayı gözlemliyoruz? Çünkü beyindeki değişiklikler
davranış değişikliklerine sebep olabilir. Hastanın davranışı farklılaşabilir. Bu durumu 2’ye ayıracağım. Düşünme şekillerinde ve davranıştaki değişiklikler. Şizofreni olan kişilerin neden farklı düşündüklerini düşündüğümüzde anormal inançlarının olması aklımıza gelir. Biz bunlara delüzyon yani hayal diyoruz. Aynı zamanda bu kişiler aslında olmayan şeyleri görebilir veya duyabilirler. Buna da halüsinasyon diyoruz. İnsanlar başka durumlarda da delüzyon veya halüsinasyon yaşayabilirler. Ama bunlar şizofreninin
bazı belirtileridir. Bunun dışında davranışları da farklı olabilir. Kendilerini diğer insanlardan soyutlayabilirler. Biraz dağınık veya kafası karışık hareket edebilirler. Özellikle onları uzaktan gözlemleyen kişilere bu şekilde gözükür. Tekdüze duygulanım dediğimiz bir durumları da olabilir. Temelde yüzdeki ifadelerin eksikliği anlamına gelir. Bunun kesinlikle yorgunlukla alakası yoktur. Ama onların düşünme şekillerinde veya davranış şekillerinde bu durumu görmeye başlayabiliriz. İnsanların anormal farkı hissetmeye başlayabileceği çok fazla değişiklik vardır. Haydi şizofreniye biraz daha geniş açıdan bakalım. Bu durum ne kadar yaygın? Yaklaşık olarak insanların %1’inde şizofreni olduğunu biliyoruz. Ama kesin rakam örneğin Amerika’da biraz daha az. Amerika’daki oran %0.7’dir. Kadınlar kadar erkekler de sıklıkla bu rahatsızlıktan etkilenir. Şizofreninin, yaşları 16 ila 30 arasında olan kişileri etkilediğini biliyoruz. Çocuk yaşlarda veya diğer tüm bireylerde de görülebilir. Bu sadece en yaygın olduğu yaş grubu ve bu yaş grubunda erkekler kadınlara göre daha genç yaşta etkilenirler. Şizofreni dendiği zaman aslında ön belirtileri de düşünmemiz gerekir. Ön belirtiler, şizofreni olmadan önceki belirtilerin tamamıyla gözüktüğü zaman dilimidir. Aslında bu durum, kişinin davranışında ve işlevlerindeki bir çeşit bozulmadır. Bazı şeyler kötüye gitmeye başlar. Genellikle ön belirtilerde tahmin edeceğiniz gibi insanlar şizofreninin bazı belirtilerini göstermeye başlar. Örneğin akademik açıdan okuldaki derslerin kötüye gidebileceğini fark edebilirsiniz. Okul diyorum çünkü 16-30 yaşları arasında ön belirtilerin ilerlediğini düşünürsek, bireylerin genelde eğitim döneminde olduğunu varsayabiliriz. Fakat çalışıyorlarsa, iş hayatı da kötüye gidebilir. Aynı zamanda ilişkileri de kötüye gidebilir. Paranoyaklaşabilirler veya diğer insanlara karşı şüphecilik gösterebilirler. Bazıları diğer insanların kendi aleyhlerine çalıştığını düşünebilir ve bazı delüzyonel fikirler geliştirebilirler. Sonra da farklı bir şekilde davranmaya başlayabilirler. Ön belirtiler daha sonra genelde şizofreniye dönüşür. Şizofreni olan bir insanda birçok farklı sonucun oluşma riski vardır. Daha yüksek intihar, evsiz kalma ve hapis yatma riski
bunlara örnek verilebilir. Bunlar şizofreni dendiğinde aklımıza gelen bazı temel şeylerdi. Şizofreni bir beyin rahatsızlığıdır. Genetiğin ve çevrenin birleşimi olan sinir gelişimi ile ilgili² bir bozukluktur. Beyin taramaları ve nörotransmitterlerdeki değişiklikleri fark edebiliriz. Ama sadece hasta görüşmeleriyle teşhisi konulabilir. İnsanların düşünme ve davranış şekillerini etkiler. Ön belirti süreciyle ilerler veya işlevlerde azalma olduğunu fark ederiz. Şizofreni birçok şeyden insanı alıkoyar. İnsanların sosyalleşmesini engeller ve yüksek oranda intihar, evsizlik ve tutuklanmayla sonuçlanır.