Ana içerik
Yaygın Anksiyete Bozukluğu
Tıp ve sağlıkla ilgili içerik için, http://www.khanacademy.org/science/healthcare-and-medicine MCAT içeriği için de http://www.khanacademy.org/test-prep/mcat web sitelerinden bizi ziyaret edebilirsiniz.
Bu videolar tıbbi tavsiye niteliğinde olmayıp sadece bilgilendirme amaçlıdır. Videolar kesinlikle tıbbi tavsiye, tedavi ve teşhis amaçlı kullanılmamalıdır. Sağlık sorunlarınızla ilgili her zaman bir doktora başvuruda bulunun. Khan Academy’de izlediğiniz videolar sonucu, doktor tavsiyelerini görmezden gelmeyin ya da doktora gitmekte gecikmeyin. Orijinal video Tanner Marshall tarafından hazırlanmıştır.
Tartışmaya katılmak ister misiniz?
- bilişsel terapi ne kadar etkili olur?(1 oy)
- Anksiyete de hemşirek bakımı eklenirse çok daha başarılı olacağını düşünüyorum.saygılarımla(1 oy)
Video açıklaması
En son ne zaman sınava girdiniz? Hatırladınız mı? Muhtemelen heyecanlanmış,
Hatta tam sınavdan önce endişelenmeye başlamış da olabilirsiniz. Bu son derece normal. Hatta bazı durumlarda, daha dikkatli olmanızı
sağlayacağı için yararlı bir durum. Sınav bittiğinde büyük bir rahatlama hissedip,
derin bir “oh” çekersiniz ve stres anında kaybolur,
Öyle değil mi? Fakat bazı insanlar için bu böyle değildir. Nüfusun yüzde 3’lük bir kesiminde, stres
hiçbir zaman ortadan kaybolmaz. Bu kişilerde, stres, anksiyete yani kaygı
olarak yorumlanır. Bu kaygı zaman içinde kötüleşerek,
Göğüs ağrılarına ve kabuslara yol açabilir. Hatta evden çıkmak bile istemezsiniz. Kaygılı olmanız,
günlük hayatınızı, işinizi, okulunuzu ya da ilişkilerinizi etkilemeye başladığında,
bu duruma, “kaygı bozukluğu” ya da anksiyete bozukluğu denir. Şimdi, bir anksiyete bozukluğu çeşidi
olan, Yaygın aksiyete bozukluğu ya da diğer adıyla
genelleştirilmiş kaygı bozukluğundan bahsedelim. Buna kısaca YAB de denir. YAB, günlük hayatta karşılaşılan her
şeyle, Örneğin para, sağlık, aile, iş ve ilişkilerle
ilgili kaygı duyulması durumudur. Zaman zaman, günün nasıl geçeceği düşüncesi
bile kaygı verici olabilir. Herkesin hissettiği normal kaygıya karşılık,
YAB’nin 3 ana özelliği vardır. Birincisi, YAB’nin ısrarcı yapısı yani
kolay kolay geçecekmiş gibi görünmemesi, İkincisi, aşırı olması yani aynı durumda
olan birine göre daha çok hissedilmesi, Ve üçüncüsü de, genellikle mantık dışı
olması yani aslında kaygılanacak bir şey olmamasına rağmen kaygılanılmasıdır. Yaygın Anksiyete bozukluğu olan insanlar,
Bunun aşırı ve mantık dışı olduğunu bilmelerine rağmen,
Bu şekilde hissetmelerine nasıl engel olacaklarını bilemezler. Hatta durumun kendi kontrolleri dışında
olduğunu hissederler. Tabii, YAB’nin de seviyleri var. Hafif seviyeli YAB’si olan insanlar,
Sosyal ortamlarda bulunup, bir iş sahibi olabilirler. İleri seviyeli YAB’si olanlar ise,
en basit günlük aktiviteleri bile yerine getiremezler. Peki, bazı insanların YAB’lı, bazılarının
da YAB’sız olmasının sebebi nedir? Hemen hemen bütün psikolojik bozukluklarda
olduğu gibi, bunun da sebebini tam olarak bilmiyoruz. Bu bozukluğun aynı aileye mensup bireyler
arasında görülmesi, Genlerin bir etkisi olduğunu düşünmemize
yol açıyor. İçinde bulunulan ortam da,
özellikle de aşırı stres içeriyorsa, önem kazanıyor. Aynı zamanda, beynin korku ve endişeden
sorumlu merkezleri üzerinde yapılan araştırmalar, YAB hakkında daha çok bilgi edinmemizi sağlayabilir. Bir kişinin YAB’si olduğunu nasıl anlarız? Bu durumun, işaret ve belirtileri nelerdir? En önemli belirti,
çok ama çok küçük şeyler için endişelenmek, gergin ya da stresli olmaktır. Huzursuzluk, tedirginlik, konsantrasyon bozukluğu
ya da beyninizi durmuş gibi hissetmeniz de belirtiler arasında yer alır. Asabiyeti de unutmamak lazım. Bu psikolojik belirtiler şiddetlendiğinde,
uyku bozukluğu gibi fiziksel belirtilere de yol açabilir. Bu, genelleşmiş kaygı bozukluğu olan
insanların en çok şikayet ettiği konulardan biridir. Uyuduğumuzda, vücudumuz şarj olur, öyle
değil mi? Peki ya uyandığımız da? Uykusuzluk,
vücudumuzun, en uygun seviyesinde işleyemeyeceği için,
ağır bir bedel ödemesine sebep olur. Uykusuzluğun yanında, sıkça karşılaşılan
başka bir problem, Sindirim sistemi ile ilgilidir. Kronik stres, normalinden fazla ya da az yemeye
yol açtığından, İnsanların büyük çoğunluğu ishal ya
da kabızlık sorunu yaşarlar. Son olarak, kas ağrıları da, YAB’nin
bir diğer belirtisi olarak gösterilebilir. Kas ağrıları, gerginliği fiziksel olarak
üzerinde taşıyan insanların, Kaslarının normalin dışında gergin olması
sebebiyle, Omuz, sırt ve çene kaslarında özellikle görülür. Çene kilitlenmesi ya da diş gıcırdatma
da, bunun bir sonucudur. Bu fiziksel ya da psikolojik belirtiler yavaş
yavaş ortaya çıkar. Ergenlik ya da erken yetişkinlik döneminde
başlayıp, Zaman içerisinde sağlık üzerinde oldukça
olumsuz sonuçlar doğururlar. Belirtilerin kötüleştiği dönemler olabilir,
ya da özellikle yüksek stresli zamanlarda, belirtiler oldukça şiddetlenebilir. Ne yazık ki, YAB’nin bir testi yok. Ve tam teşhis,
ancak profesyonel birinin belirtileriniz hakkında size soracağı sorular ile konulabilir. Ruhsal Bozukluklar Tanılayıcı ve İstatistiki
El Kitabının, Beşinci baskısında,
YAB’nin teşhisi için şu kriterler verilmiştir. Aşırı endişe ve kaygı halinin,
6 aydan uzun bir süredir, açıkça aşırı bir şekilde gözlemlenmesi,
endişe ve kaygı haline ve az önce bahsettiğimiz belirtilerden en az
üçünün eşlik etmesi, Çocuklarda sadece birinin bulunması bile
YAB’nin teşhisi için yeterlidir. Teşhisten sonra tedavi gelir, öyle değil
mi? YAB’nin tedavisinde,
psikoterapi, ilaç ya da ikisi birden kullanılır. Psikoterapide,
Bilişsel davranış terapisi adında, Kişiye, endişe ve kaygısını azaltması
için, Değişik düşünme, davranış ve tepki
gösterme yolları öğreten bir teknik kullanılır. Bu teknik, YAB’nin tedavisinde son derece
etkilidir. Diğer tedavi metodu ise ilaç kullanımıdır. Özellikle 2 tip ilaç üzerinde duruluyor. Birinci tip,
Yani kaygı önleyici ilaçların, Merkezi sinir sisteminin yani beynimizin yavaşlamasına
yol açtıkları için, rahatlatıcı ve yatıştırıcı etkileri
vardır. Bu ilaçların en çok kullanılanı,
Benzodiazepinlerdir. Bunların dışında, antidepresan ilaçlar
da kullanılabilir. Antidepresanlar, adından da anlaşılacağı
gibi, depresyon tedavisi için kullanılmalarına
karşın, kaygı tedavisinde de etkilidirler. Antidepresanlar arasında en çok kullanılanı
ise, Seçici serotonin gerialım engelleyicilerdir. Bu ilaçlar, beyindeki serotonin seviyesini
düzenleyerek, ruh halini iyileştirirler. Bazı insanlar,
Bilişsel davranış terapisine, bazıları da ilaç kullanımına daha iyi
tepki verirken, bazı insanlarda ise iki metodun birlikte
kullanılması gerekir. Bu tamamen hastaya bağlı olduğu için,
vakalar teker teker değerlendirilmelidir. Umarım siz hiçbir zaman YAB’den şikayetçi
olmazsınız!