If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Velázquez'in "Nedimeler" İsimli Tablosu

Diego Rodríguez de Silva y Velázquez, Nedimeler (Las Meninas), 1656 civarı, tuval üzerine yağlı boya, 125 1/4 x 108 5/8 in. (318 x 276 cm), (Prado Ulusal Müzesi, Madrid). Orijinal video Beth Harris ve Steven Zucker tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Madrid'de Prado Müzesindeyiz. Velazquez'in 'Las Meninas' isimli büyük tablosuna bakmaktayız. Tablo hem sanatsal özellikleriyle, hem de ebatı itibarıyla büyük. Tabloya baktığımızda, Velazquez'i çok büyük bir resim yaparken görüyoruz. Yaptığı resmin büyüklüğü, şu an bizim bakmakta olduğumuz resim kadar. Bazı sanat tarihçileri, tablonun içinde yer alan Velazquez'i şu an bakmakta olduğumuz resmi yaparken gördüğümüzü düşünüyorlar. Umarım çok karışık anlatmamışımdır. Resimde ortada prensesi görüyoruz. Etrafında nedimeleri, bir cüce, mürebbiyesi ve diğer hizmetkarlar bulunuyor. Arka duvarda bir ayna yer alıyor. Bu ayna, resmin içindeki bir bulmaca gibi. Bunun bir ayna olduğunu biliyoruz, zira arka duvarı kaplayan kumaş gibi mat değil, yansıtıcı bir yüzeye sahip. Aynanın kenarlarının eğimli kesimini görebiliyoruz. Aynadaki yansıma ise İspanya Kral ve Kraliçesine ait. Yani IV. Philip ve eşi. Bazı sanat tarihçileri, izleyicinin aynada Kral ve Kraliçeyi gördüğünü, bu yansımayı görebilmek için izleyicinin aslında Kral ve Kraliçe olması gerektiğini belirtiyorlar. Bazı sanat tarihçileri de aynda gördüğümüz yansımanın, Velazquez'in boyamakta olduğu resme ait olduğunu düşünüyorlar. Hatta başka bir grup sanat tarihçisi daha var, onlar da aynadaki yansımanın Velazquez'in yapmakta olduğu resme ait olduğunu ancak Kral ve Kraliçenin hala izleyici olduğunu,yani önümüzde durmakta olduklarını ve prensesin de bu sebeple bize doğru bakmakta olduğunu düşünüyorlar. İzleyicinin resme hangi açıdan bakacağına, resmin önünde nerede duruyor olacağına çok önem verilmiş. Belki de bizim şu anda durmakta ve resme bakmakta olduğumuz tam bu noktada Kral'ın durması düşünülmüş. Sanatçı, Kralın bu resmin önünde durup uzun uzun resme bakacağını düşünmüş olmalı. Bu resime ben de uzun uzun bakıyorum. Figürlerin bakışları, aralarındaki ilişkiyi yansıtıyor gibi, adeta bakışlarıyla konuşuyorlar. Bakışlarını incelediğimizde resim bize bir hikaye anlatıyor gibi. Bakışlarında birbirlerine verdikleri değeri, gösterdikleri saygıyı görüyoruz. Resmin yapıldığı dönemi düşünelim, İspanya dünyadaki en güçlü devletlerden birisi, ve burada İspanya Kral ve Kraliçesi var. Odaya girdiklerinde herkes onlara saygı gösteriyor. Aynı saygıyı, Kralın baş ressamı olan Velazquez'in bakışlarında da görüyoruz. Velazquez, bir sanatçının İspanya'da gelebileceği en üst makamda. Kraliyet hanedanına ait bir resmin son derece ciddi olmasını bekleriz, dolayısıyla bu resimde gördüğümüz doğallık, resmiyetten uzaklık, spontanlık beni şaşırtıyor. Bu sebeple bu resmi portre olarak adlandırmakta zorlanıyorum, zira portreleri bilirsiniz, hanedanın son derece kuvvetli gözüktüğü, resmi bir duruşla poz verdiği eserlerdir. Baktığımız resim ise bu tanıma uymuyor, resmiyetten uzak bir resim. Ressamın stüdyosunda hayatın içinden herhangi bir güne tanıklık ediyormuşuz gibi- ki bu tarzdaki eserlere janr resmi diyoruz. Ancak baktığımız eser tam olarak janr resmi de sayılmaz, zira aynı zamanda portre. İki tarzın arasında olduğunu, daha doğrusu aynı anda iki tarza da uygun olduğunu söyleyebiliriz. Bu samimi bir portre ve bir anlamda bizim sarayın içindeki günlük hayata tanıklık etmemizi sağlıyor. Bazı sanat tarihçileri, sanatçının bu eseri kendisinin önemini, hanedanın kendisine verdiği değeri göstermek için yaptığını düşünüyorlar. Bir ressam olarak sadece bir zanaatkar olmadığını, aynı zamanda bir entelektüel olduğunu göstermek istediğini düşünüyorlar. Ancak bu yorumda bir ironi var. Velazquez bu resmi yaparak kendisini elleriyle çalışan bir zanaatkar değil de bir entellektüel olarak konumlandırmak istemiş olabilir. Ancak ortaya çıkardığı eser, resim sanatındaki teknik yetkinliğin en üst noktasının çok iyi bir örneği. Bu gerçekten olağanüstü güzellikte bir resim, bu figürlerin duruşları ve aralarındaki ilişkiler doğalcılığa son derece uygun şekilde canlandırılmış. Resimdeki fırça darbeleri çok başarılı. Fırçanın ne kadar başarılı kullanıldığına örnek olarak ilk gözümüze çarpan küçük prensesin giysisinin yeni, sonra hizmetkarlarının giysilerinin kolları. Velazquez'in giysisinin kolundaki kuvvetli ışığı oluşturan beyaz fırça darbesi gözümüzü boya paletine yönlendiriyor. Palette inanılmaz bir renk cümbüşü var. Palette sanatçının resim yaparken kullandığı tüm ham boyaları görüyoruz. Paletindeki boyaları kullanarak paletin resmini yapıyor. Fırçayı elinde nasıl tuttuğuna dikkat edin. Ham haldeki boya dağılmış, adeta eldeki parmakları oluşturmayı reddetmiş. Sanatçı burada kendisinin resmetme kabiliyetine bir gönderme yapıyor gibi. Son derece seyrek fırça darbeleri atarak kumaşı hareketli gibi gösterebilirim, yansıyan ışığı vurgulayabilirim, kumaşın tafta olduğunu belirtebilirim. Veya görmeyi düşündüğünüz formları belirsizleştirerek y aptığımın sadece resmetmek olmasını da sağlayabilirim. Sadece boyayı görürsünüz. Sanatçı bunları ifade etmeye çalışmış olabilir, zira yaptığı resmin ne olduğunu bize göstermemiş. Boyanın simyasına ilişkin bir gizem, hammaddeleri karıştırarak boyayı oluşturmak sonrasında ise boyayla gerçekliği yaratmak. Sanatçının sadece gerçekliğin değil, yoğunlaştırılmış bir gerçekliğin arayışında olduğunu düşünüyorum. Bu anı, bu ailenin samimiyetini yansıtmak için uç noktada bir gözlem deneyiminin peşinde. Sanatçının hem çok şiirsel hem de çok felsefi bir eser yaptığını düşünüyorum.