If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Piero della Francesca'nın "Urbino Dükü ve Düşesi" Portreleri

Piero della Francesca, Urbino Dük ve Düşesinin Portreleri, 1467-72, 47 x 33 cm İtalya, floransa'da Galleria degli Uffizi'de sergilenmektedir. Bu video, Dr. Beth Harris ve Dr. Steven Zucker'ın açıklamaları baz alınarak düzenlenmiştir. Orijinal video Beth Harris ve Steven Zucker tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Floransa'da Uffizi Müzesi'ndeyiz. Diptik olarak yapılmış iki portreyi inceliyoruz. Belkide iki kanadı birleştirmek için eskiden ortasında menteşeler vardı. Portrelerde yer alan kişiler, Urbino Dükü ve Düşesi, yani Federico da Montefeltro ve eşi Battista Sforza. Eser Düşes'in ölümünden kısa süre sonra yapılmış, Dük eşinin anısını yaşatmak için yaptırmış. Piero della Francesca isimli sanatçı tarafından, muhtemelen Düşes'in ölüm maskesinden yararlanılarak yapıldığı düşünülüyor. Giyim kuşamlarına dikkat edin, son derece resmi, ciddi giysiler içindeler. Günümüzde, fotoğraf çektirmek son derece olağan, ancak resmin yapıldığı dönemi düşünürseniz, nasıl göründüğünüzü siz öldükten sonra da hatırlatacak bir resminizin olması son derece ayrıcalıklı bir durum, Sadece çok çok zengin olanlar bu şansa kavuşabiliyor. O dönemde, alın bölgesinin açık olması çok güzel bulunurmuş, bu sebeple de, hanımlar başlarının ön tarafındaki saçları alırmış. Dük'ün sarayına, maiyetine kuzeyden, özellikle de Flaman ressamları aldığını da söylemeliyim. Piero İtalyan bir ressam, ancak kuzey bölgesinin tarzından etkilenmiş. Bunu sadece Düşes'in çok açık alın bölgesinde değil, arkada yer alan detaylı ve net manzarada da gözlemliyoruz. Son derece güzel bir manzara. Bu eserin bir başka özelliği de, her iki figürün şekillendirilmesinde son derece net hatlar kullanılmış olması. Resimde hissettiğimiz ciddiyet, profillerden kaynaklanıyor. Resimlerin yandan, yani profilden yapılmış olmasının sebebi, antik Roma dönemi sikkeleri olabilir, zira, o dönemde hem Dük hem de diğer aydın kişilerin, antik Roma paralarının koleksiyonunu yaptıkları bilinir. Sezar döneminden kalma bir sikkeyi, hatta günümüzde kullandığımız metal paraları gözünüzün önüne getirirseniz, genelde üzerlerinde çok net hatlarla çizilmiş profilden portreler olduğunu hatırlarsınız. Bu esere ilişkin, entresan bir husus daha var. Portreler genelde sağ taraftan yapılır, ancak burada düşes sağdan yapılmış olmakla birlikte, eşine bakmakta olan Dük, sol taraftan resmedilmiş. Dük bir turnuva sırasında yüzünün sağ tarafından yaralanmış, burnunun bir kısmını ve sağ gözünü kaybetmiş. Dükün yüzünü sol taraftan görmemizin sebebi, büyük bir ihtimalle bu olabilir. Bu resme baktığımızda, resmiyeti ve kudreti algılamamızın sebebi, hem profilden poz vermiş olmaları, hem de arkada gördüğümüz manzara. Dük ve Düşes adeta, arkadaki manzaraya hükmediyor gibi görünüyorlar. Resimde bazı alegoriler, sembolizmalar var. Sembolizm, resmin dışında da devam ediyor. Bu eserin, bir diptik olduğunu söylemiştik. Resmi kapadığınızda, dış yüzeyi görüyorsunuz. Dış yüzeyinde de resimler var, şimdi onlara bakalım. Resmin dış yüzeyinde de pek çok semboller bulunduğunu söylemiştim. Dış yüzey, veya resmin koruyucu kapağı da diyebilirsiniz. İki zafer arabası var, bu arabalar antik Roma döneminden gelen semboller. Her iki arabada da, diptiğin iç yüzeyindeki kişileri yani Dük ve Düşesi görüyoruz. Düşesin portresinin bulunduğu kanadın arka yüzünde, O'nun bir zafer arabasına binmiş olduğunu görüyoruz, etrafında ise, kendisinin özelliklerini vurgulayan çeşitli figürler var. Dük için de aynı şekilde çalışılmış. Alt kısmında Latince yazılar yer alıyor. Genelde yazılarda, zafer arabalarında betimlenmiş olan özellikler vardır. Bunun örneğini dükün arabasında görüyoruz, dükün yüzü bize doğru çevrilmiş, kendisini tam önden görüyoruz, adeta, adalet teması ete kemiğe bürünmüş. Düşes ise elinde adalet terazisi ve kılıç tutuyor. Düşesin arabasını atlar değil, tek boynuzlular çekiyor. Bu olağanüstü güzel ortamdalar. Rüya gibi bir ortam, ve bu ortamda resmedilmiş kişilerin ne kadar asil olduğunu vurgulayacak bazı semboller kullanılmış, göndermeler yapılmış. Piero della Francesca'nın tipik özelliklerinden olan, geometrik kullanımlar, ciddiyet duygusu, bu eserde resmettiği kişiliklerle örtüşmüş. Sanatçının tarzı, Dük ve Düşes'in kişiliklerinin portrelerine de yansımasını sağlamış, portrelerle bütünlemiş.