If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Mantegna'nın "Meryem’in Göğe Yükselmesi" İsimli Eseri

Andrea Mantegna, Hz. Meryem'in Ölümü, 1462 civarı, pano üzerine tempera, 54 × 42 cm İspanya'nın Madrid şehrinde Museo del Prado'da sergilenmektedir. Bu video, Dr. Beth Harris ve Dr. Steven Zucker'ın açıklamaları baz alınarak düzenlenmiştir. Orijinal video Beth Harris ve Steven Zucker tarafından hazırlanmıştır.

Video açıklaması

Madrid’te Prado Müzesi’ndeyiz ve Andrea Mantegna’nın küçük bir resmine bakıyoruz. Meryem’in Göğe Yükselmesi. Gördüğümüz resim orijinalinin 2 bölü 3'lük alt kısmı. Yani, aslında burada alt kısımlarını gördüğümüz binanın tonozlarını da görebileceğimiz bir üst kısmı mevcuttu. Ayrıca Meryem’in bedenini karşılayan İsa’yı da gösteriyordu. Peki göğe yükselmek ne demek? Bu, Meryem’in kendini ölüme hazırladığı ve havarileri onunla birlikte olmaları için çağırdığı an. Aslında bu sonradan söylenmiş bir hikaye, yani İncil’de yer almıyor. Bence Mantegna da bu sonradan oluşan hikayeye son derece önem ve itina gösteriyor. Resim klasik bir yapı içerisinde kurgulanmış ama pencereden dışarısı, ya da avludan sonrası, Mantua. İtalya’da gerçek bir yer, son derece aslına uygun bir şekilde gösterilmiş. Belli ki bu çok çok erken, belki de İtalya’da bir yerin aslına uygun ilk topografik görünümü. Bu resmin en çok sevdiğim taraflarından biri Mantegna’nın kumaşların kıvrım ve dokularını betimleme şekli. Özellikle öndeki iki figür, o mavi ve o yeşil ve bir de bizden uzağa dönen kırmızılı figür. İşte onu çok seviyorum. Kumaş, onu giyen kişinin bedenine tutunuyor. Bu tıpkı klasik dönem heykellerinde olduğu gibi, sanki yeniden hayata geçirilmiş. Ayrıca bir de yere bakıyorum, fayanslar lineer perspektifin açılarını oluşturuyor, birleşme noktasının nerde olduğundan pek emin değilim ama ayaklar, o ağırlık hissi ve gölgeler gerçekten çok hoş. Sağ taraftan gelen bir ışık var, sütunları aydınlatırken figürlerden sola doğru giden gölgeler oluşturuyor. Gerçek bir hafiflik, ağırlık ve mekan algısı var ve bu son derece inandırıcı. Mesela, Meryem’in arkasında ayakta duran figürün ayaklarının arasındaki şu küçük negatif alanda yerin nasıl parladığına bakın. Meryem’den söz etmişken, resmin geri kalanına oranlar ne kadar küçük kalıyor, değil mi? Son derece solgun ve zayıf, ve etrafındaki çok daha güçlü görünen figürlerle ve mimari boyutlarla karşılaştırıldığında çok küçük. Sanki onu çevreliyorlar ve gerçekleşmek üzere olan ölümünden dolayı yas tutuyorlar. Sol taraftaki figürlerin ayakta durduğunu ve ellerinde ölümün simgesi palmiye dallarını tuttklarını görüyoruz. Sadece ölümün sembolü değil, ölüme karşı zaferin de sembolü. Ve elbette, eğer resim ikiye bölünmemiş olsaydı, İsa’nın da onu karşılamak üzere cennette beklediğini de görebilecektik. Sağ taraftaki figürlerin de şarkı söylemelerini ve ellerindeki mumların dimdik değil de onları tutan kişilerin vücut hareketlerine uygun şekilde durmalarını da çok seviyorum. Bu son derece sabit ortamda bile bir hareket, ritim ve değişim hissi veriyor. Meryem’im yatağına doğru eğilen figür de sanki bizim resmin içindeki karşılığımız gibi.