If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Pieter Bruegel’in "Karda Avcılar" İsimli Tablosu

Pieter Bruegel, Baba, Kardaki Avcılar (Kış), 1565, tuval üzerine yağlıboya, 118 x 161 cm (Kunsthistorisches Museum, Vienna), Konuşmacılar: Dr. Steven Zucker & Dr. Beth Harris. Orijinal video Beth Harris ve Steven Zucker tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Karşımızda Pieter Bruegel’in Avcıların Dönüşü ya da Kardaki Avcılar isimli tablosu var. Bu tabloya bakmak bile üşümemizi sağlıyor. Bu harika bir panel resmi. Rönesans’a Flanders’a ait. Antwerp’teki bir tüccar için yapılmış. Bu tüccar Bruegel’den 6 adet panel resmi istemiş ki bu sanatçının aylarını almış. Bu fikir yazmaların resimlendirildiği Orta Çağ dönemine dayanıyor. Ama belki de ilk defa bu kadar büyük bir şekilde ortaya konduğunu görüyoruz. Bu resimlerin her biri yılın farklı bir zamanını temsil ediyor. Burada ki tabi ki kış mevsimini görüyoruz. Burada bazı avcıların av köpekleriyle beraber geri döndüklerini görüyoruz. Ama gün sonunda ellerinde pek bir şey yok gibi duruyor. Yakından bakarsanız bir avcının sırtından sallanan bir tavşan görebilirsiniz. Kış ayının streslerini hissettiren bir resim. Karda bıraktıkları ayak izlerini görebiliyoruz. Derin bir kar içinde yürüyorlar. Yoğun bir melankoli hissi de hakim. Onları takip eden köpek sürüsünün de başları eğik. Başarısızlık ve yorgunluk da hissediliyor. Gözlerimiz hızla aşağı iniyor ve hop buz tutmuş göletteyiz. Orada kışın farklı bir yüzünü görüyoruz. Orada eğlence var. Bu resim kışın yapılabilecek aktivitelerle dolu. Sadece güzel bir manzara resmine bakmıyoruz, içindeki insanlar ve onların yaptıkları ve gündelik işleriyle anlam kazanmış bir manzara resmine bakıyoruz. Aslında bu fikir pek de yeni sayılmaz, Virgil’den gelmekte. Hatta Bruegel’in işvereni bu resmi sipariş ederken Virgil’den esinlenmiş olabilir. Resim her ne kadar zamanda öylesine bir anda gibi dursa da kompozisyon çok dikkatle hazırlanmış. Gözlerimiz avcıları tepeden aşağıya doğru takip ediyor. Ağaçlar resme harika bir ritim katmış. Ardından gözlerimiz donmuş göle doğru kayıyor. Orada bir kadının başkasını kızakla çektiğini görüyoruz. Daha sonra siyah kargaların yanından ve kemerlerin altından yukarıya doğru biraz odun taşıyan tatlı bir bayan var. Dahası bir sürü oyunlar oynanıyor. İnsanlar birbirlerini buzda çekiyorlar, çocuklar birbirlerini kovalıyorlar, bir adam topa vurmak üzere. Sanırım 16. yy ait hokey tarzı bir oyun oynamaktalar. Şurada sanırım düşmüş biri var, şapkası düşmüş. Hollanda’ya özgü resimlerde çok gördüğümüz şeyler bunlar; izleyiciye birçok görsel bilgi verilmesi, bakacak bir çok şey olması, küçük bir anlatım ile keşfedilebilecek bir sürü şey olması. Bu resim Rönesans’ta yapılmış. İtalya’da bu dönemde ideali ve mükemmelliği yakalamak için bir çaba var. Kuzey resimlerinden çok farklı, çünkü onlar anlatımı ön plana koyuyorlar. Günlük işleri de. İnsan aktivitelerinden ve insanlardan anlam çıkarmak önemli. Gözlerimiz gördüğümüz kuşun gözleri gibi geziniyor resimde. Resimde her yerde kuşlar görebiliriz. Yukarıdaki tepeler bize Bruegel’in Kuzey Avrupa’dan, Alplerden İtalya’ya kadar gezdiğinin bir hatırlatıcısı. Bu yolculuğu yapan bir çok kuzeylinin aksine İtalyan Rönesans’ının gelenekleriyle geri dönmüyor. Onun yerine manzaradan etkileniyor. Yukarı sağ da şu güzel Alplere bakın. Hollanda ya da Flanders’ta böyle bir yer yok. Bruegel İtalya’ya gittiğinde en çok Alplerden etkilenmiş olmalı. Gerçek bir manzaraya bakmadığımızın güzel bir hatırlatıcısı bu. Bu biraz hayal edilmiş dikkatlice bir araya getirilmiş ve insan figürleriyle harekete geçirilmiş bir manzara. Manzara donmuş ve soğuk gözükebilir ama içindeki insanlarla sıcacık bir his yaratmakta.