If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Sınıf Bilinci ve Yanlış Bilinç

Orijinal video Arshya Vahabzadeh tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Şimdi size, birkaç tane fabrika çizeceğim. Yanlarına da birkaç tane çiftlik… Bu çizdiklerim, “üretim araçları” yani üretim yapmak için kullanılan kurum ve kaynaklar. Fabrikaların ve çiftliklerin sahiplerini düşündüğünüzde, aklınıza çoğunlukla zengin insanlar gelir, öyle değil mi? Bu insanlar genellikle, fabrikalarında ve çiftliklerinde çalıştırmak için işçileri işe alırlar, işçiler de onlara “işgücü” sunarlar. İşçilerin, üretim araçlarının sahibi olmadıklarının altını çizmek istiyorum. İşçilerin sadece maaşları vardır . Yani bu işten kazandıkları bir fayda yoktur ya da kârdan pay almazlar. Mal sahiplerini ve işçileri düşündüğümüzde, aralarında bir sınıf farkı olduğu hemen gözümüze çarpar. Toplumdaki sınıfları incelediğimizde ise aklımıza bir hiyerarşi gelir. Bu hiyerarşi, üst sınıf, orta sınıf ve alt sınıf şeklindedir. Hiyerarşide en alttaki sınıf için zaman zaman “işçi sınıfı” dendiğini de duyarsınız. Orta ve üst sınıftakilerse, bu fabrikaların ya da çiftliklerin sahipleri olabilirler. Bu noktada size bir teoriden bahsetmek istiyorum. Bu teori Karl Marx tarafından ortaya atılmıştır. Marx’ı destekleyen ve Marksist olarak bilinen kişiler tarafından da geliştirilmiştir. Bu teoriye göre, işçilerin, mal sahiplerinin üretim araçlarına sahip olup, tüm fayda ve kazançların kendilerinde toplanmasını sağladıkları kapitalist çalışma düzeni tarafından sömürülüp, ezildiklerinden haberi yoktur. Fakat bu işçiler, “sınıf bilinci” adı verilen şeyi geliştirdiklerinde ise, üretim araçlarına sahip olan kişilere karşı kendi sınıflarına ait bireyler ile dayanışma içerisine girip, sömürülme ve ezilmeye karşı koyabilir, bu karşı koyma sırasında ele geçirdikleri üretim araçlarını da işçiler arasında yeniden dağıtıp paylaştırabilirler. Evet, “sınıf bilinci”, işçilerin fabrika ve çiftlikleri ele geçirip sahiplenmesi üzerine kuruludur. Şimdi bir de, bu teorinin yani “sınıf bilinci”nin tam tersi olan ”yanlış bilinç”ten bahsedelim. Sınıf bilincinde, işçiler dayanışma içindeyken ve mal sahiplerine karşı sınıf çatışması içinde olduklarının bilincindeyken, Yanlış bilinçte, işçiler, sömürüldükleri veya ezildiklerinin farkında değildirler. Toplumların geçmişine ya da gelişimlerine bakacak olursanız, bilginin, iktidarda olanlar ya da üretim araçlarını ellerinde tutanlar tarafından kontrol edildiğini hatırlarsınız. İşte bu insanlar, farklı şekillerde, yanlış bilincin işçi sınıfında yerleşmesini sağlarlar. Mal sahipleri, bilgi akışını kontrol ederek, belirli süreçler dahilinde, belki de, işçi sınıfına günün birinde aralarından birinin mal sahibi olacağı ümidini de vererek, işçilerin sömürülüp ezildiklerini fark etmelerini ve dayanışma oluşturmalarını engelleyerek, bu sınıfa yanlış bilincin yerleşmesinde rol oynarlar. Bu arada, sınıf bilinci veya yanlış bilincin aslında birçok insanın karşı çıktığı Marksist teorinin bir parçası olduğunu bir kere daha hatırlatmak istiyorum. Tabii bu teoride bahsi geçen mal sahibi ve işçi sınıfları da, daha ziyade fabrika ve çiftlik gibi üretim araçlarının yaygın olduğu, günümüz gelişmiş ülkeleriyle pek bağdaşmayan tarihi dönemlerdeki sınıflardır.