If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Sosyal Kurumlar

Kurumlar, toplumun ihtiyaçlarını gerçekleştiren toplumsal yapılardır. Bunlar sadece toplumun ihtiyaçları için önemli olmakla kalmaz, toplumu oluşturmaya da yardımcı olur. Sydney Brown anlatıyor.. Orijinal video Sydney Brown tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Kurumlar bir toplumun vazgeçilmez unsurlarıdır. Bir düşünsenize… Karakollar, okullar, hastaneler, iş yerleri toplumun çekirdek parçalarıdır. Bu kurumlar bir bakıma insanların davranışlarını şekillendirirler. Örneğin, şu anda içinde bulunduğumuz toplumda hiçbir kural veya yasa olmasaydı, yine de normal bir gün geçirebilir miydim? Muhtemelen hayır. İnsanlar sokaklara dökülürdü, etrafta yer alan kahve dükkânlarını yağmalarlardı, hatta belki de bir yabancı oturma odamın kanepesinde uyurdu. Alışık olduğum her şey tamamen bozulurdu. Aslında şu daha mantıklı bir örnek olabilir. Diyelim ki bütün okulların cuma günü ders yapılmayacak diye yeni bir yasası olsun. Bu durumda aileler cuma günü çocuklarının bakımı konusuna bir çözüm üretmek zorunda kalacaktır. Kurumlar ve bu kurumların kuralları ne yaptığımızı kesinlikle etkilemektedir. Benim bir çocuğum yok veya çocuk bakım hizmetlerine ihtiyacım yok diye geçirebilirsiniz içinizden. Fakat bireyler genelde toplumda bulunan kurumlara güvenirler. Ancak bunun tam tersi de doğru mudur? Kurumların da bireylere ihtiyacı var mı? Kurumlar genelde fonksiyonlarını yerine getirebilmeleri için çok sayıda kişiye ihtiyaç duyarlar. Ancak bu kişiler genellikle sıradan bir kişi olmaz. Bu sebeple kurumlar ve kişiler arasında bir parça dengesizlik söz konusudur. Kurumların kişilere ihtiyacı olmasına ve kişiler tarafından oluşturulmalarına rağmen, kişiler bu yapıdan ayrılsalar bile kurumlar fonksiyonlarına devam ederler. Kurum kavramı ürkütücü bir fikir gibi görünebilir. Ama onları sadece bir ihtiyacı gidermeye yönelik bir araç olarak düşünmeye çalışın. Kurumlar beklenen rolleri ve davranışları yerine getirerek toplumun ihtiyaçlarını karşılarlar. Örneğin, toplumun devamlılığını koruyabilmesi için yıllar geçtikçe insanlara ihtiyacı vardır. Aile kurumu neslin devamını sağlayacak kuşaklarının oluşmasını sağlar. Toplumun vatandaşının sağlığını korumak için bir yönteme ihtiyacı olduğunu da biliyoruz. Bu yüzden sağlık kurumlarımız var. Ayrıca toplumun yenilik ve ilerlemeyi de teşvik etmesi gerekiyor. Bunlar için de üniversiteler var. Kurumlarla alakalı iki görüş mevcut. Bunlar muhafazakâr ve yenilikçi görüşler. Muhafazakâr görüşte olanlar kurumları insan doğasının olumlu, doğal yan ürünleri olarak görürler. Örneğin, hastane kurumları doğal olarak insanların aktivitelerinden oluşur ve dolayısıyla onlara fayda sağlar. Yenilikçi görüşte ise kurumlar yapay oluşumlar olarak görülür ve insanlığa faydalı olabilmeleri için bu kurumların yeniden tasarlanması gerekir. Belki de bu yüzden iş yerlerinin dizginlenemedikleri takdirde topluma zararlı olabileceklerini düşünebilirsiniz. Ne yazık ki şu anda “kurum” kelimesi bir sosyolog için sıradan bir insana olduğundan çok daha farklı bir anlam ifade ediyor. Biz sıradan insanlar kurum kelimesini duyduğumuzda sadece bir iş yeri veya şirket düşünebiliriz. Ancak bir sosyolog aynı kelimeyi duyduğunda sosyal yapıları düşünür. Devlet, aile, hastaneler, okullar, hukuk sistemi, din, iş yerleri… Toplumun bütün bu kurumları bireylere bakmaksızın işlevine devam eder. Yöneticiler değişse bile devlet var olmaya devam eder. Aileler bir nesilden diğer nesle varlığını sürdürür. Yasalar, onları yazan kişiler uzun zaman önce ölse ve gömülse bile işlemeye devam eder. Hastaneler, okullar, iş yerleri… Bütün hepsi sürekli işlemeye devam eder ve bu kurumlar tek bir kişiye bağımlı değildirler.