If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Avrupa'da Serflik

Batı Roma İmparatorluğu çöktüğünde toprak sahipleri, aşamalı olarak kölelikten, serfliğe, başka bir deyişle özgür olmayan işçilerin bir toprağa bağlı olduğu bir sisteme geçiş yaptı.

Genel bakış

  • Geç Dönem Roma İmparatorluğu, ticaret krizi ve işçi yetersizliği nedeniyle büyük çiftliklerin kendi kendilerini idare eden mülklere dönüşmesini sağladı.
  • Roma İş Kanunu'ndaki, var olan sosyal yapılanmayı korumayı amaçlayan değişiklikler sonucunda kiracı çiftçi olma durumu nesilden nesile geçmeye başladı.
  • Roma İmparatorluğu çökerken, toprak sahipleri aşamalı olarak kölelik düzeninden, özgür olmayan işçilerin bir toprağa bağlı olduğu serfliğe geçiş yaptı.
  • Karolenj İmparatorluğu'nun 888'deki çöküşünden sonra Batı Avrupa'da yaşanan bölgesel otorite boşluğunu iyi değerlendiren yerel feodal beyler, özgür olmayan serflerden ve kiracı çiftçilerden kira toplayarak ve onların işgücünü kullanarak egemen güce dönüştüler.

Feodalizm nedir?

Orta Çağ'da fakir bir Avrupalı çiftçi olduğunuzu düşünün. Siyasi durum ise şöyle: Yaşadığınız toprağa sahip değilsiniz, bir iş adamından ya da toprak ağasından kiralıyorsunuz. Toprak sürme aletini komşularınızla paylaşıyorsunuz ve toprak sürmek için öküzlerinizi bölüşüyorsunuz. Sosyal hareketlilikten bahsetmek zor, sizden önce ebeveynleriniz ve onların ebeveynleri de aynı toprakta çalışıyordu. Yasal olarak toprak sahibinizin izni olmadan mülkten ayrılmanız bile yasak. Kısacası, feodal bir ekonomide bir serfsiniz.
Feodal, biraz zorlu bir terimdir çünkü bugünlerde çok az bilim insanı ne anlama geldiği konusunda anlaşabiliyor. Orta Çağ'ı araştıran on yedinci yüzyıl tarihçileri, Kuzeybatı Avrupa'da varolan, dokuzuncu yüzyılın sonlarında Şarlman'ın imparatorluğunun çöküşüyle başlayan ve on dördüncü yüzyılda Kara Veba ve köylü ayaklanmasıyla azalan, çeşitli toprak sahibi-kiracı sözleşmelerine ortak bir isim vermeye karar verdi. Bu sözleşmeler içerik olarak farklılık gösterebiliyor olsa da, gayrimenkul anlamına gelen eski Latin dilindeki feudum teriminden türeyen feodalizm adı altında birleşti. Kiralanan bu topraklar ve üzerlerinde yürütülen tarımsal faaliyetler Orta Çağ ekonomilerinin temelini oluşturuyordu. Modern tarihçiler bugün tüm bu toprakların yönetimini tek bir kavram altında ele almanın doğru olup olmadığını tartışıyorlar. Feudalism kavramı birçok farklı uygulamayı bir araya getiren bir çatı olarak ele alınsa da, bahsi geçen topraklar ve uygulamaların birçok açıdan benzerlik gösterdiğini söyleyebiliriz. Bu yazı için önemli olan ise, bu toprakların özgür ve özgür olmayan işçilerin bir araya gelmesi ile tarımsal faaliyet alanlarına dönüştürülmüş olmasıdır. Şimdi bunun nasıl gerçekleştiğine bakalım.
Orta Çağ'da bir feodal gözetmenin emrinde çalışan serfler. Görsel Hakları: Wikipedia
Orta Çağ'da bir feodal yönetici olan kahyanın emrinde çalışan serfleri. Görsel Hakları: Wikipedia
Avrupa'nın, toprak sahibi sözleşmeleri sistemi altında çalışmaya en yakın olduğu dönem milattan sonra sekizinci yüzyılın sonları ve dokuzuncu yüzyılın başlarıydı. Bunun için Şarlman kontluklar kurdu ve topraklarını yönetmeleri için kontlar atadı. Ancak, ölümünün ardından kısa bir süre içerisinde imparatorluğu çöktü. Şarlman tarafından toprak verilen kontlar, topraklarında yaşayan insanlar üzerinde hakimiyet kurarak gücü kendi üzerlerinde toplamaya başladılar. Kilise'ye ve toprak sahibi olmalarını sağlayan üst yönetim olan krallıklara bağlılıkları vardı ancak her orta çağ lordu kendi kurallarını ve politikalarını oluşturmaya başladı. Erken dönem Orta Çağ Avrupası'nda gezecek olsaydınız, kendinizi herbiri kendi manor örgütlenmesi ya da düzenini kurmuş olan yüz küçük krallık içinde bulurdunuz. Bu düzen içinde farklı özgürlük seviyelerine sahip olan kişiler aynı toprağı sürer ve toğrak ağasının yönetimi altında çalışırla
Bu manorların toprakları özgür olmayan tarım işçileri, yani serfler tarafından sürülüyordu. Serfin ne anlama geldiğini anlamak için tarihte biraz geriye gidip geç dönem Roma İmparatorluğu'nu ziyaret etmemiz gerekiyor.

Roma'da serfliğin kökenleri

Kölelik Roma ekonomisi için çok önemliydi. Esir edilmiş insanlar tarlaları sürer, evleri temizler, taş ocağından taş ve tuz çıkarır ve bazen zengin Romalılar için muhasebeci olarak hizmet ederdi. Devasa topraklarda zeytin ve üzüm gibi değerli ürünler yetiştirilirdi ve bunun için de birçok esirin işgücü gerekliydi.
İtalya, Campania'da Pompeii'nin kuzeyinde bulunan Boscoreale'deki Villa Regina. Antik Roma dönemine ait tarım yapılan bu yapıda yeniden ekilmiş asmalar görülüyor. Görsel Hakları: Wikipedia
İtalya, Campania'da Pompeii'nin kuzeyinde bulunan Boscoreale'deki Villa Regina. Antik Roma dönemine ait tarım yapılan bu yapıda yeniden ekilmiş asmalar görülüyor. Görsel Hakları: Wikipedia
Milattan sonra üçüncü yüzyılda neredeyse elli yıl süren İmparatorluk Krizi iç savaşa, ekonomik çöküşe ve Roma İmparatorluğu'nda ticaretin bozulmasına yol açtı. Bu, şarap ve zeytinyağı ticaretinin geçici olarak durması anlamına geliyordu. İmparatorluğun genişlemesi yavaşladıkça daha az savaş tutsağı ve çocuk esir bulunur hale geldi ve çiftlikleri yöneten elitler başka yerlerde düşük ücretli işgücü aramaya başladılar. Dayanacakları merkezi bir ekonomi olmadığı için yerel yapılar dışarıdan yardım almadan yiyecek ve gerekli malzemeleri üreterek kendi kendilerine yeter hale gelmek zorunda kaldılar.
Şehir ekonomileri parçalandıkça, şehirdeki alt sınıflar kırsal kesime göç etti ve toprak sahipleriyle yeni bir iş sözleşmesi yaptı. Ne tamamen köle ne de gerçekten özgür olmayan bu eski şehirli kesime marabi deniyordu. Marabiler ortakçı çiftçilerdi. Toprak sahibi değillerdi; işledikleri toprakları, tarlalarında üretilen hasatın bir kısmı karşılığında toprak sahibinden kiralıyorlardı. Bu işçi sistemi ortaya çıktıkça Roma imparatorları marabiyi toprağa bağlayacak kanunlar çıkardı ve marabiliğin babadan oğula geçmesini sağladı. Böylece kuşaktan kuşağa devam eden marabiilik sürekli hale geldi. Bir marabi evlenebilirdi ancak marabi olmayan biriyle evlenemezdi. Kendisine atanan toprağı terk edemezdi. Toprak sahibine dava açamazdı.
Kurulan bu düzen ve bahsi geçen kısıtlamalar, sonunda serflik olarak bilinecekti. Avrupa genelindeki farklı toplumlarda benzer yapılanmalar birbirinden bağımsız olarak ortaya çıktı.
Romalı alt sınıfın şehirden kırsal kesime göç etmesinde hangi faktörler etkili oldu?

Kölelik ve serflik

Kölelik ve serflik arasında önemli farklılıklar vardır. Kölelik, kişinin bir mal olarak alınıp satılabildiği bir sistemi ifade eder. Bu sistemde esir edilmiş kişiler, hak sahibi insanlar olarak görülmezdi. Günümüzde Almanya'ya ait olan Bavyera'da uygulanan bir orta çağ kanununun çevirisine bakalım: "Kölede, atta ya da satılmış olan başka bir çiftlik hayvanında, satıcının gizlediği bir kusur olmadığı sürece tamamlanmış bir satış değiştirilmemelidir.... Çünkü hayvanlarda bazen satıcıların gizleyebileceği kusurlar olabilir.
Esir edilmiş insanları çiftlik hayvanı olarak tanımlamak bu kanunun yazıldığı zamanlarda çok yaygındı çünkü köleler insan olarak görülmüyordu. Serfler ise, özgür köylülerden (düşük sosyal statüye sahip fakir çiftçiler) daha az haklara sahip olsalar da yasalar tarafından insan olarak kabul görüyorlardı. Serflerin hareketleri kısıtlanmıştı, mülk hakları limitliydi ve toprak sahiplerine her şey için kira ödemeleri gerekiyordu.

Batı Avrupa'da serflik

Germenler beşinci yüzyıl ve sonrasında Batı Roma İmparatorluğu'nu ele geçirdiğinde imparatorluğa ait birçok kurum çökmeye başladı. Çıkar ve güç kavgaları, Roma İmparatorluğu'nun farklı bölgeleri arasındaki geleneksel ticaret yollarını yok etti. Elitler savaştaki becerileriyle ya da siyasi güçleriyle toprağı ve toprakta yaşayan insanları kontrol etti. Roma'da çiftlikler yok olmadı ancak toprak el ve amaç değiştirdi. Toprak sahipleri ihracat için üzüm ve zeytin üretmeyi bırakıp, hayatta kalmak için tahıl ve hayvan üretmeye başladı.
Onlardan önceki Romalı marabiler gibi orta çağ köylüleri ve serflerinin de mülkiyet ve evlilik hakkı vardı ancak bu hakları kısıtlıydı. Merchet ya da formariage olarak bilinen bir kural nedeniyle serfler lordun bölgesinin dışında biriyle evlenmek için bir ücret ödemeliydi, çünkü ayrıldıklarında lordun bir işgücü kaynağını elinden almış oluyorlardı. Tarihçi Barbara Tuchman'ın bir yazısına göre: "Eğer bir [serf] öldüğünde çocuğu yoksa, morte-main yani [satılmaz mülk] hakkı nedeniyle evi, aletleri ve sahip olduğu her şey lorda kalırdı çünkü bunlar serfe yalnızca çalışması için ödünç olarak verilmişti."
Serflerin mülkiyet hakkı olsa da bu kuraldaki kısıtlamalar nelerdi?
Kendilerinin sahip olmadıkları topraklarda çalışan ortakçı çiftçilerin mülk sahiplerine ödemeleri gereken borçları vardı. Bu ödeme hasadın bir kısmı, miri arazi denen lorda ait topraklarda çalıştıkları günler veya para ile yapılabilirdi. Ödemenin miktarını veya ne şekilde yapılacağını düzenleyen bir piyasa yapısı bulunmuyordu ve serflerin kendilerinden istenen şekilde borçlarını ödemesi mecburiydi. Orta çağda serflerin borçlarını ödeme şekilleri bir düzene bağlı olmadığı gibi onlardan istenenlere itiraz edebilecekleri yöntemler de oldukça sınırlıydı. İş sözleşmesinin şartlarını belirleyen toprak sahibi genellikle aynı bölgenin hukuki otoritesiydi. Kilise öğretilerinin etkisiyle kültürel veya politik müdahalenin fiyatları ya da sözleşme konularını belirlediği bir ahlâki ekonomi uygulanıyordu. Bu sistem toprak sahibinin yönetimi elinde tutmasını, fakir çiftçilerin ise onun koruması altında yaşama hakkına sahip olmasını sağlıyordu. Fiyatlar adillik düşüncesine dayanarak belirleniyordu. Örneğin, İncil'de bulunan faiz ile ilgili yasaklar bu dönemde de geçerliydi. Toplumun ortak değerleri zarar gördüğünde köylüler bu düzeni reddettiler ve ayaklandılar. Will Durant'ın Medeniyetin Hikayesi eserinde söylediği gibi ''Adaletin temel kaynağı toplumdur. Baron ya da kral emirler verebilir fakat bunlar yasa değildir. Gereğinden fazlasını alırlarsa büyük bir direnişle karşı karşıya kalacaklardır.''
Miri araziyi, yani —lordun topraklarını— gösteren bir tımarın haritası. Ortak mera ve orta çağ kırsal ekonomisinin değirmen, değirmen havuzu ve hayvan otlatmak için ortak bir mera gibi diğer elementleri haritada açıkça görünüyor. Görsel Hakları: Wikipedia
Miri araziyi, yani —lordun topraklarını— gösteren bir tımarın haritası. Ortak mera ve orta çağ kırsal ekonomisinin değirmen, değirmen havuzu ve hayvan otlatmak için ortak bir mera gibi diğer elementleri haritada açıkça görünüyor. Görsel Hakları: Wikipedia
Tımar lordlarının hepsi soylu insanlar değildi. İngiltere'deki çoğu çiftlik, manastır gibi yerlerdi. Bir İngiliz manastırına ait 13. yüzyılda tutulmuş bir hesapta Hugh Miller adlı bir serfin 3 çeşit kira ödediği kaydedilmiş: Para, iş gücü ve yiyecek. Hugh Miller her yıl üç şilin ve bir peni yani bugünün şartlarıyla yaklaşık 266 dolar kira olarak ödüyordu. Yılbaşı, paskalya ve yaz kutlamalarındaki birer hafta tatil dışında haftanın üç günü baş rahibin topraklarında çalışıyordu. Kira bedeline karşılık iş gücü ve paraya ek olarak her yıl yaklaşık 27 kg buğday, 18 demet yulaf, üç tavuk, bir horoz ve paskalya için fazladan 5 yumurta ödüyordu.

Neden serflik vardı?

Tüm bunları düşündüğümüzde, serfliğin ne faydası vardı? Bir serf neden tüm bu uygulamalara katlanıyordu?
Şarlman yönetimindeki barış ortamının var olmadığı şartlarda, serflerin korunmaya ihtiyacı vardı. Güçlü merkezi bir hükümet olmadığında haydutlardan, diğer lordlardan ve savaş beylerinin silahlı ordularından dolayı her yerde şiddet tehlikesi vardı. Serfler bir lordun demesne'si yani topraklarını kiralamaları karşılığında toprak sahibi lorda ait ordunun kendilerini korumasını beklerdi. Aynı zamanda lordların da serflere ihtiyacı vardı çünkü savaş ve hastalıklar sonucu oluşan işçi kıtlığı Batı Avrupa'da işgücünü kısıtlamıştı. Serfliğin bir köylünün göç etme haklarını kısıtlamasının nedeni de buydu, serflik lord sınıfı için bir işçi havuzu oluşturuyordu. Lord ile serf arasındaki ilişkiyi belirleyen kurallar farklı topluluklarda farklı olabilse de, hepsi temelde German krallıklarının "barbar" olarak bilinen kanunları, Kilise kuralları ve Roma mülk kanunlarını temel aldığı için büyük ölçüde benzerlik gösterirdi.
Elit toprak sahiplerinin denetlediği bu adil olmayan çiftçilik düzeni, topraklarını ve orada çalışan ve yaşayan insanları koruyan askeri birlikleri de ayakta tutuyordu. Feodal düzenin yarattığı zenginlik Haçlı Seferleri'ne güç verdi. Kara Ölüm ve Köylü Ayaklanması'nın ardından ise bu güç köylü sınıfının elinde toplanmaya başladı. Bunun sonucunda da zanaatkarlar uzmanlaşmaya, şehirler büyümeye ve uzak yerlerden ürünler istenmeye başladı. Tüm bu etkenler lonca ekonomilerinin artmasına, Rönesans'a, sömürgecilik ve kolonileşme için başlatılan keşif seferlerine yol açtı.
Serfler ve lordlar arasındaki ilişki genel olarak nasıldı? Lordlar neden serflere ihtiyaç duyuyordu?

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.