If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Afganistan: Büyük İskender’in Yaşayan Mirası

Alexander MÖ 336'da Makedonya Kralı oldu. Hemen komşu toprakları fethetmeye başladı. MÖ 323 yılında 31 yaşında öldüğünde, Yunanistan'dan Hindistan sınırına kadar, o zamanki bilinen dünyanın çoğunda hüküm sürüyordu. © British Museum Mütevelli Heyeti. Orijinal video British Museum tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Afganistan’ın dünya’nın geri kalanı ile ilk defa Büyük İskender sayesinde tanıştığını söyleyebiliriz. Milattan önce 329 ile 327 yılları arasında Büyük İskender, Hindistan’a gelmeden önce, çevre toprakları fethetmiş ve arkasında kurduğu şehirler ve bu şehirlere yerleşen birçok insan bırakmıştır. Bu insanlar, Yunan oldukları için, kültürlerini açık bir şekilde ifade ediyorlardı. Yunan mirası her zaman, sanatları adeta tanrısal bir güzelliğe sahip olduğu için çok güçlü kalmıştır. Yunan sanatı Afganistan’a Denizyolu ile gelmiş ve önce Büyük İskender’in hükümdarlık yaptığı yerlere ulaşmıştır. Ai Khanum, Büyük İskender’in generallerinden biri tarafından milattan önce 300 yıllarında kurulmuş bir şehirdi. Yunan imparatorluğunun en uç ve uzak noktasıydı. Bugün, Oxusnehri kıyısındaki büyük şehir kalıntıları ile hakkında bazı bilgilere ulaşabiliyoruz. Bu şehir, Yunanistan’dan çok uzaktaydı. Tazmanya ile Londra arasındaki uzaklık gibi, çok büyük bir mesafeden sözediyoruz. Şehirde Yunan heykelleri, büyük bir tiyatro, ve spor salonu vardı. Bu, spor salonunun en uç noktasında bulunan, spor salonunun müdürünün heykeli. Yunan gelenekleri gereği bu kişilerin heykelleri yapılırdı. Bu kişinin aynı zamanda Ai Khanoum şehrindeki spor salonunun yapımını da maddi olarak üstlenmiş olduğunu düşünüyoruz. Burada, Yunan kültürü, yerel kültür olan Baktriya kültürü ile buluşmuş ve Yunan-Baktriya sentezinin oluşmasını sağlamış. İşte şu anda, Herakles’e ait bir heykel görüyorsunuz. Daha sonraki adı ile Herkül’ü iziliyorsunuz. Vücudu, aynı heykelin Yunanistan’da sıkça rastlanan versiyonunlarına göre daha az görkemli. Bu iki kadın figürü, genellikle Dionysos’a eşlik eder. Yunanistan’da formları bir insanınkine çok benzerken, Baktriya’nın bu uzak noktasında, boynuzları olan, derileri hayvan derisini andıran, daha korkutucu bir şekle bürünmüşlerdir. Bu benim bildiğim ve şu an Londra’da bulunan en muhteşem eserlerden biri. Evet çok büyük bir laf ettiğimin farkındayım ama nedenini açıklamak istiyorum, Bu, Dünya’nın en bilge 7 insanının, nasıl davranmamız gerektiği konusundaki 150 satırlık sözlerini içeren bir eser. Evet, çok dramatik şeyler olmadıklarını kabul ediyorum Örneğin, “Gençken, çok çalışın, ve "gençken bunun tadını çıkarın,” Bu çok iyi bir tavsiye! Ve, “yaşlandığınızda bilge biri olun, acı çekmeden bu dünyadan ayrılın.” Bu eser, şehrin merkez tapınağında bulundu. Ne yazık ki, şehir, günümüzde sivil savaşlara tanıklık etmek zorunda kaldı. Şehrin yakınlarında, Oxus nehrinin diğer tarafındaki insanlara roketler yağdıran bir askeri merkez vardı. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, savaş bittiğinde, bölge hazine bulmayı uman insanların istilasına uğradı. Bu trajik durum, şehri ve bölgeyi tahrip edip, gelecekte Afganistan’ın sahip olacağı birçok güzellik ve zenginliğin de yok olmasına sebep oldu. Ben Afganistan’a 3 kere gittim. Her defasında da, hayatım boyunca tanıdığım en muhteşem insanlardan bazılarının yaşadığı bu topraklardaki talihsiz olaylar, beni çok üzdü. Ama Afganistan’a gittiğinizde daha da iyi anlıyorsunuz ve adeta geçmişi hissediyorsunuz. Düşünsenize bir... 30 bin 40 bin kişilik bir ordu, Büyük İskender tarafından bu bölgeye getiriliyor. Tam da ayaklarımı bastığım, Oxus ve Kokcha nehirlerinin birleştiği yerde inanılmaz bir sahne yaşanıyor.