If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Kiki Karoglou ile "Canavarlar"

Metropolitan Sanat Müzesi küratörlerinden Kiki Karoglou, antik Yunan uygarlığının Attic döneminden Sfenks formunda mermer süs ve sütunun (MÖ 530 civarı) tehlikeli güzelliği hakkında konuşuyor.

Daha önce, bu sütun ve sfenks günümüzde galeride sergilenmekte olan bir genç ve küçük kızın mezarını süslüyordu. Anıta, günümüzde alçıdan yapılmış bir kopya yerleştirilmiştir. Aslan vücutlu ve insan başlı mitolojik bir yaratık olan sfenks, Bronz Çağından başlayarak doğu Akdeniz bölgesinde değişik formlarda kullanılmıştır. Yunanlar bunu kanatlı bir dişi olarak tasvir etmiş ve genelde mezarlarda ölen kişiyi koruyucu anıtlar olarak kullanmıştır. Kırmızı, siyah ve mavi boyaların izlerinin gözlemlendiği bu sfenks, üzerinde durduğu sütundan ayrı olarak şekillendirilmişti. Kaidesi sütunun tepesindeki bir oyuğa yerleştirilmiş ve erimiş kurşundan yatağa geçen metal bir çivi ile sabitlenmişti. Sütun başlığı lir olarak tasarlanmış çift sarmal formundadır. Sütun başlığının ön yüzünde de palmiye biçimli ve sarmal bezemeler boyanmıştır.

Bu eseri daha detaylı incelemek isterseniz, şu adresi ziyaret ediniz: metmuseum.org

Bir eğitmen misiniz? Burada konuyla ilgili bir ders planı bulunmaktadır. Metropolitan Sanat Müzesi’nden daha fazla eğitmen kaynağına ulaşmak için ‘Eğitmen Kaynağı Bulma’ bölümünü inceleyiniz.

.
Orijinal video Metropolitan Sanat Müzesi tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Bu gördüğünüz milattan önce 6. yüzyılda eski Atina'da yaşamış genç bir adamın mezar taşı. Bu mezar, hemen yanı başında bir de stel, yani dikili taş ile taçlandırılmış. Bu bir sfenks. Galeride de hemen yanı başında duruyor. Çok zarif bir şekilde oyulmuş. Anlaşılan yapıldığı zaman parlak renklerle boyalıymış: siyah, mavi ve yeşil. Sfenksler mezarda yatan kişiyi rahatsız eden ya da huzurunu tehdit eden herhangi birine karşı lahiti korumakla görevlidirler. Bu amaçla yapılırlar ve genellikle korkutucu görünürler. Hatta bu bir canavar; Genç bir dişi aslanın güçlü vücuduna, kuşun kanatlarına ve kalçalarına dolanan yılansı bir kuyruğa sahip. Gördüğünüz gibi büyük, şişkin gözleriyle gelebilecek her hangi bir saldırıya karşı her daim tetikte. Hatta üzerinize atlamaya hazır! Bu canavar kesinlikle bir dişi. Güzel bir kadının başına ve saçlarına sahip. Yüzü adeta gülümsüyor. Bu da güzelliğin, özellikle de kadın güzelliğinin hem etkileyici hem de tehlikeli olabileceğini düşündürür. Ölümün manevi iblisi olmasının yanı sıra, bu gibi sfenkslerin yakışıklı genç erkekleri takip edip sonra da parçaladıklarına inanılır. Günümüzde bile hala canavarların ilgi çektiğini, toplumun genelinde bir merak uyandırdığını söyleyebiliriz. Mesela vampirler veya zombiler. Popüler kültürde sıkça karşımıza çıkan canavarlar bunlardır. Vampirler veya zombiler. Bence canavarları bize sevdiren şey içimizde yarattıkları güçlü duygular. Dışarıdan gelen bir etkiyle içimizde hissettiğimiz korku, endişe, dehşet gibi duygular. Canavarlar, yaşayanların dünyasıyla ölülerin dünyası arasında köprü oluşturan, sınırda kalmış yaratıklardır. Yani tüm bu hisler aynı zamanda ölüm korkusuyla da bağlantılıdır. Sfenksler iki dünya arasında bir geçiş alanı gibidirler. Bir mezartaşında ya da mezarın yanı başında yer alması çok güçlü bir semboldür. Bir sfenksi görkemli kılan şey, onu gören kişide yarattığı merak, hayret ve korku hissidir. Bu hisler, muhteşem bir sanat eseriyle yüz yüze geldiğimizde hissettiğimiz duygular ile ne kadar da benzer öyle değil mi?