If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Kurt Schwitters'ın Arşivi ve Tutsak Sanatçılar

Bu video size Tate.org.uktarafından getirilmiştir

1940'dan 1941'e,  ikinci dünya savaşı sırasında, binlerce Almanya ve Avusturya vatandaşı İngiltere'de hapse girmiştir. Hutchinson kampındakilerin arasında, zor koşullara ve eksik malzemeye rağmen çalışmaya devam eden Alman ressam ve heykeltıraş Kurt Schwitters da bulunuyordu. Kampta oluşan güçlü sanatçı ve entelektüel topluluğun verdiği şevkle, Schwitters bir piyanonun ahşabını, vinil, ve hatta papa kullanarak resim ve heykel yapmaya devam etti! Kampta sanat sergileri ve hatta bir tiyatro gelişti, ve hapisteki sanat topluluğu ilerledi. Şans eseri olarak, sanat tarihçisi Klaus Hinrichsen de Schwitters ile birlikte tutsak edilmişti, ve böylece birlikte geçirdikleri zamanı ve esir kampında –Schwitters’in çalışmalarını – yakalayan bir dizi belgeyi üretti.

Kaderin bir cilvesi olarak, Schwitters sadece bir grup sanatçıyla değil, aynı zamanda, çalışma ve sürecini koruyan Hinrichsen gibi usta bir arşivciyle birlikte hapisteydi. Bu şans eseri arşiv, sanatçıların tutsaklıkta bile neler yaratabileceğinin bir kanıtıdır. Zorluk karşısında dev eserler bırakan başka sanatçılar tanıyor musunuz?

Kurt Schwitters' 'in Tate Koleksiyonu'ndaki diğer eserlerine burada bakın.

.
Orijinal video Tate tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Kurt Schwitters, Avrupa modernizminin önemli sanatçılarından biridir. İnsanlar onu genelde 1920 ve 1930'larda Almanya'da yaptığı işleriyle tanır. Yaptığı kolajlar en iyi bilinen eserleridir. İngiltere'de geçirdiği dönem ise çoğu zaman gözden kaçırılmıştır. Klaus Hinrichsen'in verdiği arşivler, Schwitters'ın çalışmalarına gerçekten ışık tutuyor. Arşivlerde kendi çalışmalarından bile elde edemeyeceğiniz çok önemli detaylar var. Hinrichsen, Schwitters ile aynı kampta bulunduğu için bu arşivler, bizim için oldukça önemli. Schwitters ve diğer sanatçılarla ilgili bu birinci ağızdan arşiv, birlikte geçirdikleri 11-12 ay boyunca neler yaşandığı ile ilgili çok değerli bilgiler içeriyor. Klaus, Schwitters'ın bir sanatçı olarak tanınması gerektiğine inandığından bunu tüm İngiltere'ye kanıtlayabilmek için Schwitters ile çok fazla zaman geçirmişti. Schwitters, özellikle de sanatçılar arasında kampın kahramanıydı. Hutchinson kampında 1500'e yakın insan vardı. Schwitters ve Hinrichsen'in bir araya düşmüş olması ise büyük bir tesadüftür. Kampın fotoğraflarına baktığınızda bunun... Almanya ve Avrupa'nın diğer yerlerindeki kamplara çok benzediğini görebilirsiniz. Yakından incelediğinizde deniz kenarındaki oteller, özenle biçilmiş çimler ve hemen yanlarındaki dikenli teller göze çarpar. Ve bir de sabahları yoklama için hareket etmeden orada bekleyen insanlar. İşte bu fotoğraflarda görüldüğü gibi. Bu kamp şans eseri bir araya gelmiş olan sanatçı ve entelektüelleri ile aslında oldukça ilginç bir kamptır. Schwitters, özellikle de sanatçılar arasında kampın kahramanıydı. Size orada ne kadar çok sanatçı olduğunu anlatamam! Sergiler düzenlenirdi, bir tiyatro bile kurulmuştu. Schwitters çok ama çok eğlenceli biriydi. Kulağa ne kadar delice geldiğinin farkındayım ama mesela her sabah havlardı. Evet, bir köpek gibi havlardı. Başlangıçta kampta hiçbir şeyleri yoktu. Eğer yaratıcı bir kişiliğiniz varsa, bir de sanatçıysanız, bir şeyler üretmek istersiniz, öyle değil mi? Schwitters, yulaf lapasını biriktirerek odasında yulaf lapasından bir heykel yapmıştı. Heykel, farelerin ilgisini çekmiş, küflenmiş, iğrenç bir şekilde kokmaya başlamış ve alt katlara doğru akmıştı. Sanat yapmak için malzemeleri yoktu. Sardalye yediklerinde tenekenin içinde kalan yağı kullanırlardı. Plakları ve eski ahşap parçaları da. Kocaman bir piyanoyu parçalamış ve malzeme olarak kullanmışlardı. Bu şekilde bile yaratıcıydılar. Klaus'un kaşları çok uzundu ve bununla gurur duyardı. Boya fırçaları olmadığı için incelik gerektiren bir boyama yapılacağı zaman ondan kaşlarını kesip vermesini istemişlerdi. Müzisyenler, bilim insanları, akademisyenler ve sanatçılar kamp kumandanının iyi niyet göstermesiyle bu inanılmaz üniversiteyi kurmuşlar. Bu... Sanatçıların tutsakken bile neler üretebileceklerine ve Hutchinson kampındaki sanatsal atmosfere dair çarpıcı bir kanıttır. Klaus'un bugün bizimle burada olmaması çok üzücü. Tüm bunlar onsuz ya da arşivleri olmadan yapılabilecek bir şey değil. Eğer burada olsaydı eminim, galeride parlayan gözlerle ve gururla dolaşıyor olurdu. Burada olmaması gerçekten çok üzücü.