If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Biyolojik Çeşitlilik Noktası Saha Çalışması: Mezoamerika

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Merhaba! Benim adım Frank Almeda (Frenk Almeyda). Kaliforniya Bilim Akademisi'ndeki Botanik Bölümü'nde kıdemli küratörüm. Güney Amerika bir zamanlar bugünkü Avustralya gibi bir adaydı. Yaklaşık 3 milyon yıl önce kuzeye doğru yaklaştı. Panama Kanalı'nın bulunduğu bölgeden, Mezoamerika’ya yani Amerika’nın orta bölümüne bağlandı. Burada, Panama'nın merkezinden başlayıp Meksika'ya kadar uzanan büyük bir dağ sırtı yer alır. Bu bölgede, hem dağ tepelerine taşınıp orada evrim geçiren, hem de geçit şeklindeki alçak bölgelerde yaşayan canlı türleri bulunur. Alçak bölgeler, kuzeyden ve güneyden gelen canlı türleri için bir nevi geçit görevi görür. Bu da bu bölgeyi oldukça ilgi çekici kılıyor. Burası sadece canlı türlerinin göçler sırasında uğrayıp geçtiği ıssız bir kara parçası değil, Bir birleşim ve kümelenme noktası… Sadece bitki türlerinin sayısına bakarsak, günümüzde bu bölgede on yedi bin bitki türü bulunuyor. Bunların da yaklaşık yüzde yirmisi sadece bu bölgeye özgüdür. Ben, Prenses Çiçeği isimli özel bir bitki familyası üzerinde çalışıyorum. Bu, çok geniş bir familya… Bu kadar geniş olması ilgimi çekmişti. Bunlardan bazıları bu yörede, sadece belirli yerlerde bulunabiliyor. Mesela sadece tek bir dağın tepesinde veya yamacında bulunan türler var. Çoğunun da maalesef nesli tükenmek üzere. Mezoamerika, biyolojik çeşitlilik anlamında tehlike altındaki noktalardan biri olarak nitelendiriliyor. Çünkü geçtiğimiz yıllarda buradaki doğal bitki örtüsünün yaklaşık yüzde sekseninin tahrip edildiği veya büyük ölçüde değiştirildiği tahmin ediliyor. Bence artık bu ülkeleri gidip, oradaki bilim adamlarıyla beraber çalışmalı, onlarla iş birliği yapmalıyız. Bu ülkelerde eğitimler vermeli ve seminerler düzenlemeliyiz. Böylece yerel halk, öğrenciler, doğal çevreyi korumak isteyen insanlar ve hatta devlet görevlileri, doğal kaynaklarının değerini ve onları korumanın önemini anlayabilirler.