Ana içerik
Konu: Biyoloji Kütüphanesi > Ünite 17
Ders 3: DNA ReplikasyonuDNA Replikasyonu Yöntemi: Meselson-Stahl Deneyi
DNA replikasyonunun yarı korumalı mekanizmasını gösteren çok önemli tarihi deney hakkında bilgi edinelim.
Önemli noktalar:
- DNA replikasyonu yapan organizmaların bunu nasıl gerçekleştirdiklerini konu alan üç model bulunuyordu: yarı korunumlu, korunumlu ve parçalı (dispersif).
- DNA'nın yapısına göre en muhtemel olan model, DNA'nın her bir ipliğinin yeni tamamlayan bir iplik oluşturmak üzere şablon olarak kullanıldığı yarı korunumlu modeldir.
- Bu modeller Meselson ve Stahl tarafından azotun izotopları ile bakteri DNA'sını etiketleyip nesiller boyu takip ederek test edildi.
- Etiketledikleri DNA'lardan elde ettikleri veriler sonucunda Meselson ve Stahl DNA'nın yarı korunumlu eşlendiğini doğruladı.
DNA replikasyon mekanizması
Şimdi, DNA'nın sarmal yapısının keşfinin hemen ardından 1953'te yaşadığınızı hayal edin . Sizin ve bilim insanlarının akıllarını kurcalayan ne gibi sorular olabilir?
DNA replikasyonu ile alakalı ortada büyük bir soru vardı. DNA'nın sarmal yapısı replikasyon işleminin nasıl gerçekleştiğine dair küçük bir ipucuydu . Sarmal yapının iki iplik halinde ayrılması ve ayrılan ipliklerin yeni, tamamlayan bir iplik yapılması için şablon olarak kullanılması muhtemel gözüküyordu.
Peki bu doğru muydu? Spoiler uyarısı: Cevap evet! Bu makalede bazen "biyolojinin en güzel deneyi" de denen, DNA replikasyonunun basit mekanizması olan yarı korunumlu replikasyonu yani bir yeni bir eski iplik içeren DNA molekülü oluşmasını anlatan meşhur deneye göz atacağız .
DNA replikasyonunun üç modeli
Bilim insanları, DNA'nın yapısının keşfinin ardından DNA replikasyonu için üç basit model öne sürdüler. Bu modeller aşağıdaki çizimde gösterilmiştir.
- Yarı korunumlu replikasyon. Bu modelde DNA'nın iki ipliği birbirinden ayrılır ve ayrılan eski iplikler yeni DNA'nın oluşumu sırasında şablon görevi görür. Bunun sonucu olarak bir ipliği eski, bir ipliği yeni olan iki DNA molekülü oluşur.
- Korunumlu replikasyon. Bu modelde, DNA replikasyonu sonucu, ortaya biri orijinal DNA'ya ait iki iplik içeren (orijinal DNA molekülü ile birebir aynı) ve diğeri orijinal DNA ile birebir aynı dizilime sahip iki yeni üretilmiş iplik içeren iki molekül oluşur.
- Parçalı replikasyon. Parçalı (dispersif) modelde, DNA replikasyonu sonucu ortaya yeni ve eski DNA'nın karışımı ya da melezi olan iki DNA molekülü çıkar. Bu modelde her bir iplik yeni ve eski DNA'nın parçalarını taşır.
Zamanında bir çok biyolog tercihini yarı korunumlu modelden yana kullanırdı. Bu model DNA'nın birbiriyle eşleşen ve birbirini tamamlayan (T'lerin karşısına A, G'lerin karşısına C gelmesi gibi) sarmal yapısı göz önüne alındığında daha muhtemeldi . Bu ilişki, yeni bir DNA molekülü üretimi sırasında bir ipliğin başka bir iplik için şablon olarak kullanılması fikrinin ortaya çıkmasını kolaylaştırdı.
Ancak biyolojide olması muhtemel olan çözümün her zaman doğru olmadığı bir çok örnek var. (Genetik materyal olarak proteinlerin incelendiğini hatırlayan var mı?) Bu örneklerden dolayı, hücrelerin DNA replikasyonu sırasında hangi modeli kullandığı deneylerle tespit edilmeliydi.
Meselson ve Stahl bulmacayı çözdüler
Matt Meseldon ve Franklin Stahl, Watson ve Crick DNA'nın yapısı ile ilgili makalelerini yayınladıktan bir yıl sonra 1954 yazında tanıştı. Bu iki araştırmacının araştırma alanları farklı olsa da DNA replikasyonu mekanizmasının gizemini çözme istediğiyle birlikte çalışmaya başladılar .
Meselson-Stahl deneyi
Meselson ve Stahl, DNA replikasyonu üzerine yaptıkları meşhur deneyi E. coli bakterisini model sistem olarak kullanarak yürüttüler.
Deneye E. coli bakterisini, azotun ağır bir izotopu olan içeren bir deney ortamında çoğaltarak başladılar. (İzotop bir elementin diğer versiyonlarından çekirdeğindeki nötron sayısıyla ayrılan bir versiyonudur.) Ağır azot içeren ortamda çoğalan bakteriler çoğalırken ortamdaki azotu kullanarak DNA gibi biyolojik maddeleri sentezlediler.
Meselson ve Stahl E. coli hücrelerinin ne sıklıkla bölündüğünü biliyordu, böylece bakteri her çoğaldığında her nesilden biraz örnek alıp DNA'sını elde edip saflaştırdılar. Sonrasında elde ettikleri DNA'nın yoğunluğunu (dolaylı yoldan içindeki ve miktarını) yoğunluk gradyanlı santrifüj kullanarak ölçtüler.
Bu yöntem DNA molekülü gibi molekülleri yüksek hızda döndürerek bantlara ayırır. Sezyum klorür gibi başka moleküllerin varlığında moleküllerin yoğunluğa göre sıralandığı bir gradyan oluşur. Yoğunluk gradyanı ve 'le işaretlenmiş DNA arasındaki gibi küçük farkların da tespit edilmesini sağlar.
Deneyin sonuçları
İlk dört E. coli neslinden elde edilen DNA'lar incelendiğinde aşağıdaki şekilde gösterilen bantlar elde edildi:
Bu sonuç Meselson ve Stahl'a ne anlatıyordu? Haydi önemli bilgiye sahip bu ilk bir kaç nesli biraz daha yakından inceleyelim.
Nesil 0
Deneyin başındaki hücrelerden izole edilen DNA ("0. nesil", ortamına geçilmeden hemen önce) santrifüj edildikten sonra tek bir bant oluşturdu. Bu sonuç beklenildiği gibiydi çünkü o sırada DNA yalnızca ağır azot içermekteydi.
Nesil 1
Bir nesil çoğaldıktan (bir kere replikasyon geçirdikten) sonra izole edilen DNA da santrifüj edildiğinde tek bir bant oluşturdu. Ancak bu bant bir öncekinden daha yukarıda bulunuyordu. Bant, konum olarak, ağır içeren DNA ile hafif içeren DNA arasındaydı.
Bu ortada oluşan bant, Meselson ve Stahl'a ilk tur replikasyon sonucu oluşan hücrelerin DNA'sının ağır ve hafif azot içeren DNA'nın bir melezi olduğunu işaret etti. Bu çıkan sonuç, parçalı ve yarı korunumlu modele uyarken korunumlu modele uymuyordu.
Korunumlu modele göre bu nesilde iki ayrı bant ortaya çıkmalıydı (ağır orijinal molekül ve yeni oluşan hafif moleküle ait iki ayrı bant.).
Nesil 2
İkinci nesilden elde edilen bilgiler Meselson ve Stahl'ın kalan modellerden (yarı korunumlu ve parçalı) hangisinin doğru olduğunu belirlemesine yardımcı oldu.
İkinci nesil DNA santifüjlendiğinde, iki bant oluştu. Bu bantların birincisi, ilk nesilde elde edilen ve ortada bulunan bantla aynı konumda, diğeri ise daha yüksekte yer alıyordu (ve yalnızca ile işaretlenmiş olarak görünüyordu).
Bu sonuç, Meselson ve Stahl'ın, DNA replikasyonunun yarı korunumlu bir mekanizması olduğu sonucuna ulaşmalarını sağladı. İki ayrı bandın sahip olduğu örüntü; birinin hibrit molekülün konumunda, diğerinin ise daha hafif bir molekülün konumunda bulunması, aynen aşağıdaki şemada da gösterildiği gibi yarı korunumlu replikasyondan beklenen bir sonuçtu. Buna karşın, parçalı (dispersif) replikasyonda, her bir molekülün eski ve yeni DNA parçalarına sahip olması gerektiğinden, "tamamen hafif" bir molekül elde edilmesi olanaksızdır.
3. ve 4. nesiller
Yarı korunumlu modelde, beklenen sonuç, ikinci nesile ait melez DNA'ların her birinin, üçüncü nesilde melez bir moleküle ve hafif bir molekül vermesi; hafif DNA'ların her birinin ise yalnızca hafif moleküller vermesidir.
Bunun sonucunda, üçüncü ve dördüncü nesilde, toplam DNA'nın daha küçük bir oranını temsil ettiği için melez bandın progresif olarak soluklaşmasını, hafif bandın ise daha büyük bir oranı temsil ettiği için progresif olarak güçlenmesini bekleriz.
Bu şekilde de görebileceğimiz üzere, Meselson ve Stahl da sonuçlarında buna benzeyen bir örüntü olduğunu görüp, DNA replikasyonunun yarı korunumlu olduğu sonucuna ulaştılar.
Sonuç
Meselson ve Stahl tarafından yapılan deney sonucunda, DNA replikasyon mekanizmasının yarı korunumlu olduğu yani DNA molekülündeki her bir ipliğin, yeni ve tamamlayıcı bir ipliğin sentezinde şablon olarak kullanıldığı ortaya çıktı.
Meselson ve Stahl deneylerinde E.coli bakterisini kullanmış olsalar da, bugün, yarı korunumlu replikasyon mekanizmasının, Dünya'da yaşayan tüm organizmalarca paylaşılan replikasyon mekanizması olduğunu biliyoruz. Hatta siz bunu okurken, hücrelerinizin bazıları yarı korunumlu olarak DNAlarının replikasyonunu gerçekleştirmekteler!
Tartışmaya katılmak ister misiniz?
Henüz gönderi yok.