If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Hücreler

Hücrelere giriş, hücre keşfinin tarihçesi ve hücre teorisinin gelişimi.

Giriş

Gözlerinizi kapatın ve tuğladan yapılmış bir duvar hayal edin. Bu duvarın temel yapı taşı nedir? Tabi ki de tuğla! Vücudunuz da tıpkı tuğla duvarlar gibi temel yapı taşlarından örülmüştür fakat vücudun temel yapı taşı doğal olarak, tuğla değil hücredir.
Şansımıza, hücreler tuğlalardan daha ilginç yapılardır. Sonuç olarak, biz insanlar da tuğla duvarlardan çok daha ilginç yapılarız, öyle değil mi? Tuğlalar genelde dikdörtgen şeklindedir fakat hücrelerin tek bir şekli yoktur; yuvarlak, kare, iğsi ve yıldız şeklinde olabilir. Tuğlalar yerinden kıpırdamaz fakat hücreler bir yerden bir yere kolaylıkla hareket ederler. Bir tuğlayı ortadan ikiye keserseniz iki tuğla elde etmiş olursunuz fakat bir hücreyi ortadan ikiye kestiğinizde, öncelikle ne kadar küçük oldukları göz önünde bulundurulduğunda oldukça iyi bir iş çıkarmış olursunuz, bir hücrenin fonksiyonlarını yerine getirmesine yardımcı olan bir dizi iç içe geçmiş güzel yapılar bulursunuz. Evet, hücreler yapı taşlarıdır fakat bunlar, dünyanın en hayranlık uyandıran yapı taşlarıdır!
Hücrelerinizin vücudunuzda sayısız görevi vardır. Örneğin; epitel hücreler, derinizin bir parçası olan vücudunuzun dış yüzeyini korur ve aynı zamanda içerideki organları ve vücut boşluklarını kaplarlar. Kemik hücreleri, vücuda destek vermek için kemikleri oluştururlar. Bağışıklık sistemi hücreleri, vücudu istila eden bakterilerle savaşırlar. Kan ve kan hücreleri, karbondioksidi vücuttan atarken bütün vücuda besin ve oksijen taşırlar. Bu hücre türlerinin her biri vücudun büyümesi, gelişmesi ve günlük görevlerini yerine getirmesi ve korunması açısından önemli roller oynarlar.
Bu kadar çeşitli olmalarına rağmen, resimde soldan sağa doğru sırayla gösterilen insan, soğan ve bakteri hücreleri de dahil bütün organizma hücrelerinin ortak bazı özellikleri vardır. Sırası geldikçe bunları farklı makalelerde daha detaylı bir şekilde inceliyor olacağız. İlk olarak, bu makalede hücre teorisine ve hücrelerin nasıl keşfedildiğine kısaca göz atalım.
Bir insan hücresinin, soğan hücresinin ve bir bakterinin mikrografileri.
Görselin uyarlandığı kaynak: "Introduction: Figure 1" OpenStax College, Biology, CC BY 3,0; a: Ed Uthman'ın çalışmasının uyarlaması, MD; b: Umberto Salvagnin'in çalışmasının uyarlaması; c: Anthony D'Onofrio, William H. Fowle, Eric J. Stewart ve Kim Lewis'ın çalışmasının uyarlaması, Lewis Lab/Northeastern University; ölçekli çubuk grafiği Matt Russell

Hücre teorisi

Günümüzde bizim ve diğer canlıların hücrelerden meydana geldiği bilinen bir gerçektir fakat 1600'lü yılların öncesinde, kimse bir hücreyi yakından görmediği için, bu gerçek o kadar da iyi bilinmiyordu. Bir sıvı örneğinde bulunan bir doku parçasındaki veya tek bir bakterideki hücreleri görebilmek için mikroskoplar icat edildi, bu sayede çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük nesneler büyütülerek incelenmeye başlandı. Mikroskopların günümüzde başka hangi amaçlarla kullanıldığını öğrenmek için mikroskopi adlı makaleye göz atabilirsiniz.
Hücreleri mikroskobik yapılar olarak inceleyen ilk insan İngiliz bilim adamı Robert Hooke'tur. Hooke, Mikrografi adlı kitabında tek bir mikroskopla incelediği ölü mantar dokusunda gördüğü kutuya benzer yapılar için hücre terimini kullanarak hücreye ismini veren insan olmuştur1. Bu kutular ona manastırda rahiplerin uyuduğu odaları hatırlattığı için hücre kelimesini seçmiştir2.
Fakat Hooke'un incelediği hücreler ölü dokularda bulunan hücrelerdi ve aslında gerçek hücrelerin ölümünden geriye kalan hücre duvarlarıydı. Canlı ve hareket eden hücreleri ilk inceleyen insan Alman bir esnaf ve lens zanaatkarı olan Anton van Leeuwenhoek'tir. Hooke'un kitabından esinlenerek 1670'lerde kendine ait daha güçlü mikroskoplar üretmiştir3. Bu mikroskoplarla bakteri ve sperm hücreleri gibi canlı tek hücreli organizmaları inceleme fırsatı buldu ve bu organizmalara toplu olarak mikroskobik hayvanlar adını verdi.
Hücrelerin keşfine rağmen bu yapıların yalnızca tuhaf bir vaka değil de; aksine bütün bitkilerin, hayvanların ve diğer canlıların temel yapı taşı olduklarının anlaşılması ise uzun zaman aldı. 1830'lara gelindiğinde botanist Matthias Schleiden ve zoolog Theodor Schwann devrim niteliğinde bir fikir öne sürdüler: Bitkilerin ve hayvanların bütün bölgeleri hücrelerden meydana gelmektedir ve bu hücreler diğer hücrelerden üretilebilir4.
Daha sonra Alman bilim adamı Rudolf Virchow doğru şartlar altında yalnızca bazı hücrelerin değil bütün hücrelerin başka hücrelerden geldiğini söyleyerek bu teoriyi bir adım ileriye taşımıştır.5. Fakat görünen o ki bu fikri Polonyalı bilim adamı Robert Remak'tan çalmış olduğu da sonradan ortaya çıkmıştır6.
Bütün bu erken düşünürlerin fikirleri, modern hücre teorisinde özetlenmiştir:
  1. Bütün canlılar bir veya daha fazla hücreden meydana gelmektedir.
  2. Hücre yaşamın temel birimidir.
  3. Mevcut hücrelerden, yeni hücreler oluşabilir.
Buraya kadar her şey gayet iyi fakat bütün hücreler başka hücrelerden geliyorsa; ilk hücre nereden geliyor diye merak ediyor olabilirsiniz. Bu konuya daha sonra, yaşamın kökenleriyle ilgili bilgi verirken değineceğiz.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.