If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Elektron ve Çekirdeğin Keşfi

Thomson'ın katot ışın tüpü deneyini ve Rutherford'un altın levha deneyini öğrenmek ister misiniz?

Önemli noktalar

  • J.J. Thomson'ın katot ışın tüpleriyle yaptığı deneyler bütün atomların çok küçük negatif yüklü atom altı parçacıklar veya elektronlar içerdiğini göstermiştir.
  • Thomson'ın erikli puding atom modeli, pozitif yüklü bir "çorbaya" gömülü negatif yüklü elektronlara sahipti.
  • Rutherford'un altın levha deneyi, atomun çoğunlukla boşluktan oluştuğunu ve içerisinde küçük, yoğun, pozitif yüklü bir çekirdeğin olduğunu göstermiştir.
  • Bu sonuçlara dayanarak, Rutherford atomun çekirdek modelini önermiştir.

Giriş: Dalton'un atom teorisinin geliştirilmesi

Dalton'un atom teorisi isimli bir önceki makalede, aşağıdaki önermeler üzerine konuşmuştuk:
  • Bütün maddeler, yok edilemediği gibi yoktan var edilemeyen ve kendisinden daha küçük parçalara bölünemeyen atom adında parçacıklardan oluşmaktadır.
  • Aynı elemente ait bütün atomlar kütle ve özellikleri bakımından aynıdır.
  • Bileşikler, 2 veya daha fazla atomun ya da elementin birleşmesinden oluşmuştur.
  • Bütün kimyasal tepkimelerde, atomlar yeniden düzenlenirler.
Dalton'un fikirleri modern atom teorisinin temellerini oluşturur. Ancak kullandığı varsayımlarından birinin, daha sonra yanlış olduğu ispatlanmıştır. Dalton, atomların küçük, sert küreler maddenin en küçük birimi olduğunu ve kendilerinden daha küçük parçalara bölünemediğini düşünüyordu. Fizikteki deneyler, atomun daha da küçük parçacıklardan oluştuğunu gösterene kadar bu varsayım sürdürüldü. Bu makalede, elektron ve çekirdeğin keşfedilmesine yol açan bazı önemli deneylerden bahsedeceğiz.

J.J. Thomson ve elektronun keşfi

Fizikçi J.J. Thomson, katot ışın tüpleri ile 19. yüzyılın sonlarına doğru deney yapmaya başlamıştır. Katot ışın tüpleri, içindeki havanın büyük kısmının boşaltılmış olduğu kapalı cam tüplerdir. Tüpün bir ucundaki iki elektroda yüksek voltaj uygulanır, bu da bir parçaçık demetinin katottan (negatif yüklü elektrot) anoda (pozitif yüklü elektrota) akmasına neden olur. Bu tüplere katot ışın tüpleri denir, çünkü parçacık demeti veya "katot ışını" katotta oluşmaktadır. Işın, anodun arkasındaki tüpün uzak ucunu fosfor olarak bilinen bir malzemeyle boyayarak tespit edilebilir. Fosfor, katot ışınından etkilendiğinde parlar veya ışık yayar.
Katot ışın tüpüne ait şema.
J.J. Thomson'ın katot ışın tüpünü gösteren bir şema. Katot ışını katotta oluşur ve anottaki bir yarıktan geçer. Katot ışını negatif yüklü elektrik plakasından pozitif yüklü elektrik plakasına doğru sapmıştır. Manyetik alan tarafından yansıtılan ışın miktarı, Thomson'ın parçacıkların kütle/yük oranını belirlemesine yardımcı olmuştur. Görsel: Openstax, CC BY 4,0.
Thomson, parçacık özelliklerini test edebilmek için katot ışınının etrafına iki adet ters yüklü elektrik plakası yerleştirmiştir. Katot ışını negatif yüklü elektrik plakasından pozitif yüklü elektrik plakasına doğru sapmıştır. Bu da katot ışınının negatif yüklü parçacıklardan oluştuğunu göstermiştir.
Thomson aynı zamanda tüpün her iki yanına iki mıknatıs yerleştirmiş ve bu manyetik alanın da katot ışınını saptırdığını gözlemlemiştir. Bu deneylerin sonuçları, Thomson'ın katot ışın parçacıklarının kütle/yük oranını belirlemesine yardımcı olmuş ve bu da büyüleyici bir keşfe her bir parçacık kütlesinin bilinen herhangi bir atomunkinden çok daha küçük olduğu zemin hazırlamıştır. Thomson, deneylerini elektrot materyali olarak farklı metalleri kullanarak tekrarlamış ve katot ışınının özelliklerinin katot materyali ne olursa olsun sabit kaldığını bulmuştur. Thomson bu bulguları ışığında şu sonuçlara varmıştır:
  • Katot ışını negatif yüklü parçacıklardan oluşmuştur.
  • Parçacıkların atomun bir parçası olması gerekir, çünkü her parçacığın kütlesi bir hidrojen atomunun kütlesinin sadece 12000 kadarıdır.
    • Bu atom altı parçacıklar tüm elementlerin atomlarında bulunabilir.
Başta tartışmalara yol açsa da Thomson'ın keşifleri bilim insanları arasında yavaş yavaş kabul görmeye başlamıştı. Sonunda, Thomson'ın katot ışını parçacıklarına daha alışılmış bir isim olan elektron adı verildi. Elektronun keşfiyle, Dalton atom teorisinin atomların bölünmez olduğunu varsayan kısmı çürütülmüş oldu. Ve artık, elektronların varlığını hesaba katmak için tamamen yeni bir atom modeline ihtiyaç duyuluyordu.
Kavram kontolü: Thomson elektronların neden bütün elementlerin atomlarında bulunabileceği sonucuna varmıştır?

Erikli puding (üzümlü kek) modeli

Thomson atomların genel olarak nötr yüke sahip olduklarını biliyordu. Bu nedenle, elektronlardaki negatif yükü dengelemek için atom içinde pozitif bir yük kaynağı olması gerektiğini düşünüyordu. Bu sayede Thomson, atomların dağınık pozitif yüklü bir çorbanın içinde yüzen negatif yükler olarak tanımlanabileceğini öne sürdü. Bu model, ünlü bir İngiliz tatlısı olan erikli pudinge (aşağıdaki resimde gösterilmiştir) çok benzediği için erikli puding modeli olarak adlandırılır. Buna "üzümlü kek" modeli diyenler de vardır.
Erikli puding atom modeli sağda, erikli puding tatlısına ait görsel ise solda gösterilmektedir.
Erikli puding modeli, elektronları pozitif yük denizine gömülü negatif yüklü parçacıklar olarak gösterir. Thomson atom modelinin yapısı, bir İngiliz tatlısı olan erikli pudinge (solda) benzetilmektedir. Görsel: Openstax CC BY 4,0.
Atomların gerçek yapısı hakkında bildiklerimizi göz önünde bulundurduğumuzda, bu model biraz gerçek üstü gelebilir. Neyse ki, bilim insanları Thomson'ın erikli puding modelinin geçerliliğini test etmek de dahil olmak üzere atomun yapısını araştırmaya devam etti.
Kavram kontrolü: Thomson ayrık negatif yüklerin pozitif yüklü bir "denizde" yüzdüğü bir atom modeli önermişti. Thomsun'ın deneysel sonuçlarını açıklayabilecek başka bir atom modeli düşünebilir misiniz?

Ernest Rutherford ve altın levha deneyi

Atom tarihinde çığır aşan bir başka deney de kariyerinin çoğunu İngiltere ve Kanada'da geçirmiş Yeni Zelandalı fizikçi Ernest Rutherford tarafından gerçekleştirilmiştir. Meşhur altın levha deneyinde Rutherford, çok ince bir saf altın levha üzerine α parçacıklarından (alfa parçacıkları olarak telaffuz edilirdi) oluşan ince bir ışın demeti yöneltmiştir. Alfa parçacıkları, helyum çekirdekleri (24He2+) olup, çeşitli radyoaktif bozunma işlemlerine maruz bırakılmıştır. Bu deneyde Rutherford, üzerinde iğne deliği kadar küçük bir delik olan kurşundan yapılmış kutu içine bir radyum numunesi (radyoaktif bir metal) yerleştirmiştir. Işınımın çoğu kurşun tarafından emilmiş, ancak α parçacıklarından oluşan ince bir ışın demeti altın levha yönündeki iğne deliğinden dışarıya çıkabilmiştir. Altın levha α parçacık çarptığında yanıp sönecek bir dedektör ekranı ile çevriliydi.
Rutherford'un altın folyo deneyinde kullanılan alet.
Rutherford'un altın levha deneyinden, ince bir altın levha tabakasına gönderilen α parçacıkları demeti. α parçacıklarının çoğu altın levhadan doğrudan geçiyor, fakat küçük bir kısmı hafifçe sapıyor, hatta bazıları 90'den fazla açı yapacak şekilde saçılıyor. Görsel: Openstax CC BY 4,0.
Rutherford, Thomson'ın erikli puding modelini temel alarak α parçacıklarının çoğunun altın levhadan doğrudan geçeceğini öngörmüştü. Bunun nedeni, erikli puding modelindeki pozitif yüklerin atom hacminin tamamına yayılmış olduğuna dair olan varsayımdı. Bu yüzden, pozitif yüklü "çorbadan" kaynaklı elektrik alanı, göreceli olarak büyük ve hızlı hareket eden α parçacıklarının izleyecekleri yolu değiştirmek için önemli ölçüde etkilemek için çok zayıf kalacaktı.
Deneyin sonuçları yine de çarpıcıydı. α parçacıklarının neredeyse tamamı altın levhadan doğrudan geçerken, bazı α parçacıkları (yaklaşık 20.000 'de 1) yolundan 90'den fazla sapmıştı! Rutherford sonuçları şu benzetmeyle açıklamıştı: "Bu, hayatımda başıma gelen en inanılmaz olaydı. Tıpkı bir parça kâğıt mendile 40 cmlik bir mermi atmışsınız, mermi de geri dönüp size çarpmış gibi inanılmazdı".
Rutherford'un altın folyo deneyinin Thomson modeline göre beklenen sonuçları (solda) ve deneyin gerçek sonuçları (sağda).
Erikli puding atom modeline göre, altın atomlarının içinde büyük α parçacıklarını yolundan saptıracak kadar yoğun ve yeterince ağır hiçbir şeyin olmadığı varsayılıyordu (soldaki görsele bakın). Fakat Rutherford'un gözlemlediği şey öngörüsüyle eşleşmemişti (sağdaki görsele bakın) ve bu da, yeni bir atom modeline ihtiyaç olduğu anlamına geliyordu!

Çekirdek atom modeli

Deney sonuçlarına dayanarak, Rutherford atomun yapısı hakkında şu sonuçlara ulaşmıştır:
  • Pozitif yük, atom kütlesinin çoğunu içeren çok küçük bir atom hacmi üzerine yerleşmiş olmalıdır. Bu, α parçacıklarının çok küçük bir kısmının, büyük olasılıkla altın çekirdeğiyle arada çarpışmasına bağlı olarak nasıl büyük ölçüde saptırıldığını açıklıyor.
  • α parçacıklarının çoğu altın levhadan doğrudan geçtiği için atom çoğunlukla boşluktan oluşmuş olmalıdır!
Çekirdeği temsil eden küçük bir siyah kürenin etrafında dönen kırmızı elektron görseli.
Atomun çekirdek modeli. Wikimedia Commons Rutherford atom görseli CC-BY-SA-3,0.
Tüm bunların sonucunda Rutherford, atomun negatif yüklü elektronlarla çevrili çok küçük pozitif yüklü bir çekirdekten oluştuğu çekirdek modelini önermiştir. Rutherford, deneyinde saptırılan α parçacıklarının sayısına dayanarak çekirdeğin atom hacminin çok küçük bir bölümünü kapsadığını hesaplamıştır.
Çekirdek modeli Rutherford'un deney sonuçlarını açıklamış, fakat başka soruları da beraberinde getirmiştir. Örneğin, elektronlar atomda ne yapıyordu? Karşı yükler birbirini çekiyorsa, elektronlar çekirdeğe kapılmaktan nasıl korumuştu kendilerini? Neyse ki, bilim, bu meydan okumaya hazırdı! Niels Bohr gibi fizikçiler, sonunda modern kuantum mekanik modeline evrilen çekirdek atom modelini test etmek için deneyler tasarlamaya devam etmişlerdir.

Özet

  • J.J. Thomson'ın katot ışın tüpleriyle yaptığı deneyler bütün atomların çok küçük negatif yüklü atom altı parçacıklar veya elektronlar içerdiğini göstermiştir.
  • Thomson, negatif yüklü elektronların pozitif yüklü "çorba" içine gömülü olduğu erikli puding atom modelini önermiştir.
  • Rutherford'un altın levha deneyi, atomun küçük, yoğun, pozitif yüklü bir çekirdeği olduğunu ve çoğunlukla boşluktan oluştuğunu göstermiştir.
  • Bu sonuçlara dayanarak, Rutherford çekirdek atom modelini önermiştir.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

  • Mustafa ÖZDEMİR kullanıcısının avatarı blobby green style
    türkçe tercümesini istiyorum
    (1 oy)
     kullanıcısının avatarı Default Khan Academy avatar
  • Tahir Gorgen kullanıcısının avatarı blobby green style
    Bu kadarini biliyordunuzda, neden Cern Higs Boson buyuk patlamadan sonra, birseye mass verildiginin imasinda bulunup, fizik dunyasini ve insanlari (youtubeda falan) anasini yitirmis sipalar gibi ortada biraktiginda, yok idiniz?

    Hollandada sadece ben var idim. Ve bunun yuzundende zarar gorenim.

    Cerne kayitli 80 ulkeden 300 universite, ilim bilim dunyasi,sizler, bunu kabul ettiniz.

    Ben sizleredemi mass=kutlesi yani maddenin (atomlarin birlesikligi= madde. Atomun icerikligi) icerikligi, demem lazim? Kendiniz atomlarin icerikligini parcaciklar ve elekron olaraktan tanimliyorsunuz.

    Peki Higgs Boson neye olmayan icerikligini verdi desem? Yani tamaminin icerikligi higgs bosondan olusuyor demektir bu.

    Ayrica kinetic energy cok daha onemli ve mass ke de agirlik birimi olaraktan goruluyor. Bunuda acayim. Icerikligin sigligi pro'su sayesinde yercekiminde icerikligine agirlik tanilir.

    Tahir gorgen.
    (1 oy)
     kullanıcısının avatarı Default Khan Academy avatar
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.