Ana içerik
Konu: Sağlık ve Tıp > Ünite 16
Ders 2: Depresyon ve Depresyona Bağlı Bozukluklar- Depresyon nedir?
- Depresyonun Teşhisi
- Depresyon ve Bipolar Bozukluk
- Bipolar Bozukluğun Teşhisi
- DSM5’teki Depresyon ve Bipolar Bozukluk Türleri
- Depresyonun Biyolojik Temeli
- Bipolar Bozukluğun Risk Faktörleri
- Depresyonun Antidepresanlarla Tedavisi
- Depresyon Tedavileri – Psikolojik Terapiler ve Terapi Çeşitleri
- Bipolar Bozukluk Tedavisi
© 2024 Khan AcademyKullanım ŞartlarıGizlilik PolitikasıÇerez Politikası
Depresyonun Antidepresanlarla Tedavisi
Tıp ve sağlıkla ilgili içerik için, http://www.khanacademy.org/science/healthcare-and-medicine MCAT içeriği için de http://www.khanacademy.org/test-prep/mcat web sitelerinden bizi ziyaret edebilirsiniz.
Bu videolar tıbbi tavsiye niteliğinde olmayıp sadece bilgilendirme amaçlıdır. Videolar kesinlikle tıbbi tavsiye, tedavi ve teşhis amaçlı kullanılmamalıdır. Sağlık sorunlarınızla ilgili her zaman bir doktora başvuruda bulunun. Khan Academy’de izlediğiniz videolar sonucu, doktor tavsiyelerini görmezden gelmeyin ya da doktora gitmekte gecikmeyin. Orijinal video Brooke Miller tarafından hazırlanmıştır.
Tartışmaya katılmak ister misiniz?
Henüz gönderi yok.
Video açıklaması
Antidepresanlar, depresyonu tedavi etmenin popüler bir şeklidir. Bunlar, depresyon belirtilerini hafifletmek için kullanılan ilaçlardır. Fakat bunlarla ilgili konuşmadan önce
hemen nörotransmisyondan, diğer deyişle sinir iletisinden bahsedelim Burada bir nöronumuz var. Nöronlar iletileri dendritleri aracılığıyla alırlar. Dendritler buradaki dal gibi olan yapılardır. Sonra elektrik sinyalleri, aksondan akson uçlarına gönderilir. Burada sıradaki nöronun dendritleriyle
bir araya gelir. Ama bu hücreler gerçekten temas etmez. Elektrik sinyalleri yani aksiyon potansiyeli hücreden hücreyegerçekten atlayamaz. Peki iletiler bir hücreden diğerine nasıl yollanır? Aksiyon potansiyeli akson uçlarına ulaştığında, elektrik sinyalleri kimyasal sinyallere dönüşür. Bunların nasıl gerçekleştiğine bir bakalım. aksiyon potansiyeli nörotransmitter denilen kimyasallarla dolu kesecikleri
serbest bırakması için hücreleri tetikler. Şöyle hücre kesesi gibi olan kesecikler, hücre zarına bağlanır. Sonra nörotransmitter sinapsa salınır. Sinapslar iki hücre arasındaki boşluklardır. Nörotransmitterler sağa sola çarpmaya başlar başlamaz, sonraki hücrenin reseptörüne bağlanırlar. Bugün bahsedeceğimiz antidepresanlar birçok ilaç gibi bu
sinaptik seviyede tesir eder. Çünkü sinapslardaki
artan ve azalan uygun nörotransmitter miktarıyla, ilaçlar iletinin sonraki hücreyi tetikleme
olasılığını artırır. Bazen de düşürür. Depresyon da muhtemelen bu seviyede işliyor. Araştırmalar düşük seviyedeki belirli nörotransmitterlerin depresyona sebep olabileceğini ileri sürüyor. Bunlara monoamin nörotransmitterler diyoruz ve bunlar serotonin, noradrenali, epinefrin ve dopamin. Farklı teoriler her birinin çeşitli katkıları olduğu görüşüne katılmıyor. Ama ilaçların asıl işe yaradığından bahsederken bu
söylediğimi hatırlamanızı istiyorum. Çünkü bu videoda bahsedeceğimiz antidepresanların hepsi bu dengesizliği düzeltme üzerinedir. Hepsi bu nörotransmitterlerin seviyesinde
artışa sebep olur. Ama bunu çok farklı
yöntemler kullanarak yaparlar. 3 tür antidepresan hakkında bilgi vereceğiz. Monoamin oksidaz inhibitörleri yani MAOİ, trisiklik antidepresanlar yani TSA, ve seçici serotonin geri alım inhibitörleri yani SSGİ. Pekala MAOİ’lerle başlayalım. Bu antidepresanların nasıl işe yaradığı isminde saklı. Monoamin oksidaz, keseciklerde depolanmayan nörotransmitterleri parçalayan bir enzimdir. Yani bir nevi hücresel temizlik gibidir. Monoamin oksidaz inhibitörleri, monoamin oksidaz hareketlerini engelleyen ilaçlardır. Bu enzimin engellenmesi, aslında sinapslara salınabilecek nörotransmitter miktarını artırır. Sinapsta daha çok nörotransmitter olması,
postsinaptik hücreye bağlanma olasılığını artırır. Ve de aksiyon potansiyeline neden olma olasılığı yükselir. Diğer antidepresan türü trisiklik antidepresanlar. Bu ilacın ismi yaptığı işe göre değil,
görünüşüne göre verilmiştir. Bu konuda birkaç örneğim var. Hepsinin de üç halka yapısında
olduğunu anlayabilirsiniz. Yani tri 3, siklik ise halka anlamına geliyor. Trisiklikler, 2 nörotransmitterin seviyesini
artırarak çalışırlar. Bunlar; noradrenalin ve serotonindir. Ama artırma yöntemleri MAOİ’lerden
oldukça farklıdır. TSA’lar bu nörotransmitterleri parçalayan
enzimi engellemek yerine, çok farklı bir temizleme
yöntemiyle müdahale ederler. Buna geri alım diyoruz. Tıpkı sizin gibi, vücudunuz da
geri dönüşümü sever. Etkili olmaktan hoşlanır.
Bu durum nöronal seviye için bile geçerlidir. Nörotransmitter sinapslara salındıktan sonra, vücudunuz onu yok etmez. Bunun yerine onu geri dönüştürür. Bunu geri alım kanallarıyla presinaptik
hücrelere geri getirerek yapar. Sonra keseciklerin içine yeniden paketlenebilir
ve tekrar salınınabilir. TSA’lar bu geri alım kanallarını
tıkayarak çalışır. Bunun sonucunda nörotransmitter
sinapslarda daha uzun kalır. Bu durum da sonradan postsinaptik reseptörüne
bağlanma olasılığını arttırır ve
bir aksiyon potansiyelini tetikler. SSGİ’ler yani seçici serotonin geri alım inhibitörleri aynı şekilde çalışır. Onlar da geri alım kanallarını tıkarlar. Ama TSA’ların aksine hem norepinefirn yani noradrenalini hem de sertonini engellemezler. Geri alımları sadece serotonin ve
belirli serotonin reseptörlerine kapatırlar. MAOİ’lerdeki gibi ilacın adı etkisini
açıklar. Bütün antidepresanları düşününce içlerinden en tanıdık
olanlar muhtemelen SSGİ’ler. Çünkü bu ilaç türü fluoksetin içerir. Prozac olarak da bilinir. 3 tür antidepresan inceledik ve
muhtemelen şöyle bir sorunuz olacak: Doktorlar reçeteye hangisini
yazacaklarını nereden biliyorlar? Doğal olarak cevabınız hangisi
en çok işe yarıyorsa şeklinde olacak. Ama bütün bu ilaçlar antidepresan olarak
aslında eşit etkiye sahipler. Etkisine göre ayıramıyorsak
yan etkilerine göre ayırırız diyeceksiniz. İşte asıl farkın olduğu kısım. MAOİ’ler ve TSA’lar en eski antidepresanlar. Bunlar, ilk nesil olarak adlandırdığımız antidepresanlardır. En eski oldukları için, SSGİ’ler gibi daha güncel ilaçlara göre
yan etkileri daha fazladır. SSGİ’ler ise 2. nesil antidepresanlardır. Özellikle MAOİ’ler çok fazla yan etkisi olduğu için
kötü bir şöhrete sahiptir. Bu da MAOİ’lerin birçok farklı şeyi etkilemesinden kaynaklanır. Bütün monoamin nörotransmitterleri etkilediğinden bahsetmiştik. Ama bu ilaçlar sadece beyindeki
uygun nörotransmitterleri artırmazlar. Bütün vücuttakileri artırırlar. Bu durum da birçok farklı yan etkiye neden olabilir. LiMesela ilaçları katalize etmeye yarayan ciğerdeki bir işlemi engellemesiyle sonuçlanabilir. Sonuç olarak bunları alan kişiler, reçeteli veya reçetesiz başka ilaçları da
alırken çok dikkatli olmalılar. Eğer ilaçlardaki uyarıları okuyorsanız şöyle şeyler görmüş olabilirsiniz. Birçoğu MAOİ’leri kullanan kişilerin X ilacı almamaları gerektiğini belirtir. Ya da MAOİ kullanıyorsanız doktorunuza
başvurun diye uyarır. Bunun arkasındaki sebep ise vücudunuzun belirli ilaçları parçalamadığında tehlikeli bir birikime yol açmasıdır. Bu da yaşamı tehdit eder. Fakat MAOİ’ler sadece belirli ilaçları parçalamayı engellemez. Aynı zamanda belirli yiyeceklerin de
parçalanmasını engeller. Çok detaya girmek istemiyorum
ama kesinlikle MAOİ kullanan kişilerin yiyemediklerini internetten araştırmanızı öneririm. Çünkü liste oldukça uzun. Meyve, alkol, süt ürünleri ve bazı et çeşitleri
listede bulunuyor. Liste oldukça uzun ve doğrusu
diyet o kadar katı ki bazen insanlar
ilaçları almayı bırakıyor. Bu yan etkiler yüzünden MAOİ’ler depresyon tedavisinde artık popüler bir tercih değil. Ama yine de insanlar diğer ilaçların yararını göremediklerinde bunları kullanıyorlar. TSA’ların MAOİ’ler gibi bütün monoamin nörotransmitterlerin değil de sadece 2 tanesi üzerinde işe yaradığını belirtmiştik. Bu ikisi noradrenalin ve serotonindir. Etki yeri daha belirli olduğundan yan etkileri daha az. Ama bazı kişilere göre yan etkileri oldukça şiddetli olabilir. TSA’lar bazen noradrenalin ve serotonin dışında da histamin gibi şeyleri etkileyebilirler. Bu, yorgunluk ve uyuşukluğa yol açabilir. Diğer sorun ise zehirlilik. TSA’lar yüksek seviyelerde oldukça zehirlidir. Öyle ki insanlar yanlışlıkla veya bilerek aşırı dozda alırlarsa, ani kalp durması yaşayabilirler. Bu yüzden TSA kullanan insanlar doktorları tarafından dikkatli bir şekilde izlenmelidir. Özellikle intihar riski yüksek olan kişilere dikkat edilmelidir. Antidepresan yazılırken MAOİ’ler gibi yan etkilerin şiddeti önemlidir. Bu yüzünden ilk tercih her zaman TSA’lar olmaz. Ama diğer tedavilerden yanıt alamayan
insanlar için reçeteye yazılabilir. Ayrıca bipolar bozukluğu olan insanlara Lityum gibi ilaçların yanı sıra TSA da verilir. Çünkü özellikle SSGİ gibi diğer antidepresanlar, bipolar bozukluğu olan kişilerde manik nöbetleri tetikleyebilir. Bu yüzden TSA’lar genelde
daha güvenli bir seçenektir. Sıra SSGİ’lerde Bipolar bozukluk gibi çok özel durumlar
dışında, bu tür antidepresanlar genelde
depresyon tedavisi arayan insanlar için
ilk tercihtir. Bunun nedeni, diğer antidepresanlar gibi
gerçekten çok etkili olmalarıdır. Aynı zamanda da çok az yan
etkiye sahiptirler. Bu etkiledikleri şeyler konusunda
çok seçici olmaları yüzünden. Ama diğer antidepresanlar gibi
az da olsa yan etkileri bulunur. Çünkü beynimizdeki ve vücudumuzdaki
her yerde çalışırlar. Yani bazı yan etkileri vardır. Uyku sorunları, kilo alma ve cinsel
işlev bozukluklarını örnek olarak verebiliriz. Bunlar yaşamı tehdit etmezler ama yan etkileri insanların yaşam kalitesi üzerinde olumsuz bir etki oluşturabilir. Aslında yaşam tehdidi konusunda
bir istisna var. Bu da serotonin sendromu denilen bir durumdur. Kendi kendilerine SSGİ alan kişilerde
çok nadir oluşur. Ama yine de serotonin içeren
diğer maddelerle birlikte alınırsa
sorun olabilir. Şimdiye kadar 3 tür antidepresandan bahsettim. Oysa şu an piyasada olan
başka yeni maddeler de var. Bazıları SSGİ ve SNGİ’lerle yani serotonin noradrenalin geri alım inhibitörlerini birleştirilir. Böylece hem serotonin hem de noradrenalin geri alımlarını engeller. Ama ikisinin de sadece belirli tipleri için geçerlidir. Bunları genelde daha kısıtlayıcı TSA’lar gibi düşünürüm. TSA’ların bütün yararlarını içerirler
hem de daha az yan etkiyle. Diğer yeni bir antidepresan çeşidi NDGİ yani noradrenalin-dopamin
geri alım inhibitörüdür Bir diğeri NDST yani noradrenalin ve dopamin salınım tetikleyicisidir. Biri noradrenalin ve dopaminin geri alımını engeller ve diğeri bunların ek salımını tetikler. Ama ikisi de sinapslardaki
nörotransmitterlerde artışa yol açar. İki ilaç da gayet umut vadediyor. Zaman geçtikçe daha
popüler olacaklarına eminim.
Ama onlardan burada bahsetmek istedim. Çünkü düşük serotonin seviyesiyle
kültürel depresyon hikayemize meydan okuduğunu düşünüyorum. Bu ilaçlar, serotonin seviyesini hiç etkilemeden depresyon belirtilerini azaltıyor. Bu unutmamamız gereken bir şey. Çünkü bu başlıkla ilgili bilgimiz
arttıkça, depresyona hem tıbbi hem de
kültürel açıdan bakış açımız da değişecek.