If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Duyusal Adaptasyon ve Amplifikasyon

Bu videoda, aralarında ne gibi farklar olduğunu anlamak için duyusal adaptasyon ve amplifikasyonu inceliyoruz. Ronal Sahyouni anlatıyor. Orijinal video Ronald Sahyouni tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Duyusal Adaptasyon ve Amplifikasyon Duyusal adaptasyon nedir? Duyusal amplifikasyon nedir? Adaptasyonla başlayalım. Duyu adaptasyonu, duyu reseptörünün sabit bir uyarıya karşı hassasiyetinin zamanla değişmesidir. Ve bu, temelde bir aşağı-regülasyondur. Vücudumuzun bir noktasındaki bir duyu reseptörünün aşağı-regülasyonudur. Mesela elinizi bir masanın üzerine koyarsanız, El masanın üzerinde. Elinizi masanın üzerine koyduğunuz anda, parmaklarınızdaki ve avucunuzdaki çok sayıda basınç reseptörü, basınçta bir değişim tespit eder. Ve tüm bu basınç reseptörleri aynı anda beyne birer sinyal gönderir. Elinizi birkaç saniye daha masanın üstünde tutarsanız, basınç reseptörlerinin ateşlenmesi kesilir. Hatta elinizin masayla temas halinde olduğunu bile unutabilirsiniz. Bunun nedeni, adaptasyon. Başka bir açıdan da düşünebiliriz. Mesela buraya bir basınç reseptörü çizeyim. Bu basınç reseptörü, elimizde yer alıyor. Bu hücre gövdesi. Burası akson, bu da akson terminali. Elinizi masaya koyduğunuz anda, elinizin ağırlığı masaya uygulanıyor. Bu da bir basınç yaratıyor ve hücrenin bir aksiyon potansiyeli ateşlemesine neden oluyor. Sonra bu aksiyon potansiyeli beyne ulaşıyor. Ama elinizi bir süre daha masanın üzerinde tuttuğunuzda, artık basınçta bir değişiklik olmuyor. Dolayısıyla bu hücre beyne sinyal göndermeyi kesiyor. Aslında elinizi masaya bastırmaya başlarsanız, yine anlık bir basınç değişimi olacak. Ama aynı şekilde bastırmaya devam ederseniz, basınç yine sabitlenecek. Özetle, adaptasyon bu. Vücudumuzun çeşitli kısımlarındaki sinirlerin, uyarıdaki değişimlere tepki vermesi. Uyarıda bir değişme olmadıkça, beyne bilgi gönderilmiyor. Bunun tersi olarak, amplifikasyon, bir yukarı-regülasyondur. Çevredeki bir uyarının yukarı-regülasyonu. Mesela bir ışık ışını gözümüze geliyor. Önceki videolarda, görme duyusundan bahsetmiştik. Bir ışık ışınının elektriksel bir atıma nasıl dönüştüğünü, beyne nasıl iletildiğini konuşmuştuk. Işık ışını, gözünüzdeki bir fotoreseptöre çarpıyor. Ve bu, zincirleme bir reaksiyon başlatıyor. Mesela ışın tek bir moleküle çarptı, diyelim. Bu molekül, iki molekülü tetikliyor. O iki molekül de ikişer molekülü aktive ediyor. Bu böylece gidiyor. Yani tek bir ışık ışını, bir hücrenin ateşlenmesine neden oluyor. Ve bu hücre bir aksiyon potansiyeli ateşlediğinde, bu hücre başka iki hücreye bağlıysa mesela, o hücreler de birer aksiyon potansiyeli ateşliyor. Sonra onlar da ikişer hücreyi tetikliyor. Bu da böyle sürüp gidiyor. Sonuçta bu hücrenin başlattığı sinyal, yükseltilmiş, yani amplifiye edilmiş olarak beyne ulaşıyor. Yani özetle amplifikasyon da bu. Adaptasyon önemli bir şey. Çünkü hücre aşırı uyarılırsa, zarar görebilir. Hattâ ölebilir. Dolayısıyla adaptasyon önemli bir özellik. Mesela bu bir basınç reseptörü değil de acı reseptörü olsaydı ve çok şiddetli bir acı sinyali alsaydı. Örneğin acı reseptörlerini etkinleştiren "kapsaisin" diye bir molekül var. Başka bir videoda da bahsetmiştik. Eğer çok fazla kapsaisine maruz kalırsa, hücre ölebilir. O yüzden hücrelerin aşağı-regülasyonu çok önemli. Çevredeki tüm uyarılara adapte olabilmeleri çok önemli. Bu sayede hem hücrelerimiz ölmüyor hem de beynimiz aşırı bilgi akışına maruz kalmıyor.