If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Non-Asosiyatif Öğrenme

Tıp ve sağlıkla ilgili içerik için, http://www.khanacademy.org/science/healthcare-and-medicine MCAT içeriği için de http://www.khanacademy.org/test-prep/mcat web sitelerinden bizi ziyaret edebilirsiniz. Bu videolar tıbbi tavsiye niteliğinde olmayıp sadece bilgilendirme amaçlıdır. Videolar kesinlikle tıbbi tavsiye, tedavi ve teşhis amaçlı kullanılmamalıdır. Sağlık sorunlarınızla ilgili her zaman bir doktora başvuruda bulunun. Khan Academy’de izlediğiniz videolar sonucu, doktor tavsiyelerini görmezden gelmeyin ya da doktora gitmekte gecikmeyin. Orijinal video Arshya Vahabzadeh tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Bu videoda non-asosiyatif öğrenmenin ne olduğunu anlatacağım. Ama biraz gürültülü bir anlatım olacak. Farz edelim gece yatağımıza uzanmış uyumaya çalışıyorsunuz. Dışarısıysa kış kıyamet; bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor; yıldırımlar, şimşekler, gök gürültüleri... hepsi birbirine karışmış Önümüzdeki bu grafiğin yatay ekseni kulağımıza gelen gök gürültülerinin sayısı olsun. Bir, iki, üç, dört, beş ve altı... Altı gök gürültüsü. Hiç beklemediğimiz anda büyük bir gürültü koptuğunda irkiliyor ve istemsizce sıçrıyoruz değil mi? Düşey eksenimiz de bu gök gürültülerini duyduğumuzda yataktan ne kadar sıçradığımızı göstersin, santimetre cinsinden. Bu eksenimizi de beşer birim aralıkla işaretleyelim... beş, on, on beş ve yirmi... yirmi santimetre. Diyelim ki gök gürültüsünü ilk duyduğumuzda yataktan 10 santimetre havaya sıçradık. İkinci gök gürültüsünde yine 10 santimetre... Üç, dört, beş, altı... hepsinde de aynı yüksekliğe sıçrıyoruz. Bizi her seferinde 10 santimetre irtifaya çıkaran şey gök gürültüsü; etki ya da uyarıcı. Peki ya sonuç? Yani tepki nasıl? Her seferinde neredeyse aynı şiddette bir tepki söz konusu: yataktan yaklaşık 10 santimetre zıplayarak tepki veriyoruz. Şimdi bir de şöyle düşünelim: “Sonuç daha farklı olabilir miydi?” ya da “nasıl bir fark olurdu?” Belki şöyle: Gök gürültüsüne verdiğimiz tepkinin şiddeti her seferinde daha da azalabilirdi. Yani bir bakıma bu ânî ve büyük gürültülere alışabilir, ilk seferindeki gibi yataktan 10 santimetre sıçramak yerine takip eden her bir gök gürültüsünde daha az... daha az... ve daha az sıçrardık. İşte bu sürecin öğrenme bağlamında kendine has bir adı var. Buna “habitüasyon” ya da “alışma” diyoruz. Yani ortada şiddeti sabit bir uyarıcı ya da etki var, fakat aynı etki karşısında verdiğimiz tepkinin şiddeti her tekrarda azalıyor ve bir süre sonra da tamamen ortadan kayboluyor. Peki daha farklı ne olabilirdi? Bunun tam tersi olabilirdi mesela. Her seferinde daha fazla daha fazla irkilebilirdik. Yani sonraki her bir gök gürültüsünde daha yükseğe... daha yükseğe... ve daha da yükseğe sıçrayabilirdik. İşte bu sürece de “sensitizasyon” ya da “duyarlılaşma” diyoruz. Adından da anlaşılabileceği gibi “duyarlılaşma” aynı şiddetteki bir uyarıcıya giderek artan şiddetlerde tepkiler vermek demek; yani alışma sürecinin tam tersi. Aslında bu iki süreç, alışma ve duyarlılaşma, non-asosiyatif öğrenmenin iki farklı biçimi. “Non-asosiyatif öğrenme” demişken altını çizmemiz gereken şey buradaki “asosiyatif” sözcüğü. “Asosiyatif” Türkçe karşılığıyla, bu bağlamda “ilişkisel, ilişkilendirmeli” anlamlarına geliyor. “Non-“ öneki ise sözcüğün anlamını tam tersine çeviriyor; yani “ilişkisel olmayan” ya da “ilişkilendirmesiz” gibi. Bu süreçleri neden “non-asosiyatif öğrenme” başlığı altında incelediğimize gelince... Alışma ve duyarlılaşma süreçleri öğrenmede önemli roller üstlenen ödüllendirme ya da cezalandırma unsurlarından tamamen bağımsız işliyor. Tepkinin giderek artması ya da azalmasında teşvik edici ya da caydırıcı herhangi bir dış etken yok. Yani kimse size her seferinde daha da yükseğe sıçrıyorsunuz diye bir kutu çikolata uzatmıyor, ya da nihayetinde yatağınızda hiç tepki vermeden öylece kalın diye cezalandırılmıyorsunuz. Non-asosiyatif öğrenmede dikkate aldığımız tek şey aynı uyarıcıya verilen tepkinin zaman içinde nasıl değiştiği. Uyarıcı karşısında giderek daha duyarlı hale gelip her seferinde daha şiddetli tepkiler mi veriyorsunuz, yoksa her tekrarda uyarıcıya daha da alışıyor ve sonunda tamamen duyarsızlaşıyor musunuz? Diyeceğim o ki, non-asosiyatif öğrenme bu yönüyle, ödüllendirme ve cezalandırma unsurlarını da barındıran asosiyatif öğrenme ve edimsel koşullanmadan oldukça farklı.