If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Tüberküloz (verem) nedir?

Tüberküloz (Verem) Nedir?

Bazen öksürmek, hapşırmak, şarkı söylemek, hatta konuşmak bile paylaştığımız havayı tehlikeli bir hale getirebilir.
Tüberküloz ya da halk arasında bilinen adıyla “verem”, mikobakterium tüberküloz adındaki bir bakterinin neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Ağırlıklı olarak akciğerleri etkilemesine rağmen, vücudunuzun diğer bölümlerine de bulaşabilmektedir. Genellikle, hastalığın bulaştığı kişilerden öksürük ve hapşırık yoluyla diğer insanlara yayılır. Ciddi bir hastalık olmasının yanı sıra, 19. yüzyılda, aralarında Charles Dickens'ın da olduğu büyük yazarların romanlarında anlatılan en önemli dramlara konu olmuştur. Verem günümüzde hala tüm dünyada büyük bir endişe uyandırmaya devam etmektedir. Tüberküloz kısaca TB olarak da adlandırılır.

Sağlıklı akciğerlerimiz

Eğer her şey olması gerektiği gibi işliyorsa, akciğerlerimiz bir ağız dolusu nefes aldığınızda genişleyen büyük pembe süngerlere benzerler. Asli görevleri havadaki oksijeni kan dolaşımınıza aktarmak ve vücudunuzdaki karbon dioksiti alıp havaya vermektir. Bu zorlu görevi yerine getirmek için akciğerlerinizin içinde alveoller adında küçük keseler bulunur. Balon gibi dolarlar ve söz konusu olan gaz alışverişinin gerçekleşmesini sağlarlar. Alveoller sadece bir hücre tabakası kalınlığında yani oldukça ince yapılardır. Bu sayede, kılcal damarlarınıza etkin şekilde oksijen aktarımı yapmaları da mümkün olur.
sağlıklı alveollerin kan hücreleriyle, oksijen ve karbondioksit gaz alışverişini yaptığını gösteren bir görsel

Tüberküloz hastalığına yakalanırsanız ne olur?

Tüberküloz vakalarının çoğunda bakteriler akciğerler üzerinde yavaş yavaş fakat geniş bir alana yayılır. Gizli ve aktif olarak adlandırılan, iki farklı tüberküloz türü vardır:
  • Gizli tüberküloz
    • Bu durum tüberküloz bakterisinin size bulaştığı anlamına gelir ancak kendinizi hasta hissetmeyebilir ya da tüberküloz hastalığının belirti veya semptomlarına sahip olmayabilirsiniz. Bu durumda, bağışıklık sisteminiz tüberküloz bakterisini granülom olarak bilinen sert ve kireçlenmiş bir kabuğun içine hapsederek enfeksiyonu kısıtlar. Granülomlar akciğerlerinizi, bakterilerin verebileceği olası zararlardan korurlar. Bakteri içeride kaldığı sürece hiçbir şikayetiniz olmaz ve hastalık bulaşıcı da değildir. Yani kimseye hastalık bulaştırmazsınız. Tüberküloz granülomları akciğer filminde görülebilir.
  • Aktif tüberküloz
    • Tüberkülozun gizli olmaya devam edip etmemesi ya da aktif tüberküloza dönüşüp dönüşmemesi bağışıklık sisteminizin sağlık durumuna bağlıdır. Sağlıklı olduğunuzda ve tüm organlarınız olması gerektiği gibi çalıştığında vücudunuz bakteriyi içeride tutmaya devam ederek onu kontrol altında tutabilir. HIV/AIDS gibi bağışıklık sisteminize saldıran bir hastalığınız varsa, bu durumda bağışıklık sistemiz zayıflayabilir ve bakterinin büyümesini daha fazla kontrol altında tutamayabilir. Böyle olduğunda, granülomun kireçlenmiş kabuğu bozulabilir ve tüberküloz enfeksiyonunuz gizliden aktife doğru dönüşebilir. Bu durum bakterinin size ilk bulaşmasından haftalar ya da aylar sonra da meydana gelebilir. Tüberküloz granülomu bir kez açıldığında, bakteri kabuktan çıkar ve akciğerlerinizde yaşayıp çevresindeki dokuya zarar vermeye başlar. Bu hasar, alveollerin balona benzeyen, süngerimsi yapısının katılaşmasına ve lifli bir hale gelmesine neden olur ve sonuç olarak alveoller, gaz alış verişi fonksiyonunu yerine getiremez hale gelirler.
sağlıklı olmayan alveollerin kan hücrelerinden ve kan hücrelerine gaz alışverişini engellediğini gösteren bir görsel
En sonunda akciğer dokusundaki hücreler bozulmaya ve yavaşça ölmeye başlarlar. Bakteriler akciğerlerinizin solunum yoluna bağlanan bölümüne ulaştığında, öksürme ya da hapşırma ile dışarı atılırlar. Havada asılı kalan küçük damlacıkların içinde bir süre yaşamaya devam ederler ve bu da başka bir insan tarafından solunarak, hastalığın yayılmasına neden olabilir (damlacık enfeksiyonu). Grip gibi tüberküloz da hava yoluyla bulaşan bir hastalıktır. Bu, bulaşıcı damlacıkların uzak mesafelere gidebileceği ve uzun bir süre havada asılı kalabileceği anlamına gelir. Sonuç olarak, bakterinin uzun süre bulaşıcı olabilmesini sağlar; başka bir deyişle, enfekte bir kişinin saatler önce bulunduğu odaya girerek sizin de tüberküloza yakalanmanız mümkün olur. Havayı filtreleyen maskeler (örneğin N95 maskeleri), tüberkülozlu hastalarla ilgilenen sağlık çalışanları tarafından sıklıkla kullanılır. Hastalar kirli havanın odadan dışarı çıkmasını engelleyen negatif basınç odalarında tecrit edilirler.
Vücudunuz doğal olarak akciğerlerinizdeki istenmeyen parçacıkları çıkarmak ister. Bu yüzden, aktif tüberkülozunuz varsa çok öksürebilirsiniz. Bakteri akciğer dokularınıza saldırmaya devam ettikçe, hasar ve iltihap daha fazla yayılır ve öksürdüğünüzde ağzınızdan kan bile gelebilir.

Belirtiler

Aktif tüberkülozun en kötü belirti ya da semptomlarının birçoğu bakterinin akciğerlerinize verdiği büyük doku hasarının doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıkar. Aktif tüberkülozun tipik belirti ve semptomları arasında üç haftadan uzun süren ve kanlı balgam çıkarmanıza neden olan kötü ve kuru bir öksürük yer alır. Vücudunuz enfeksiyon ile savaşırken, gece terlemeleri, ateş ya da kilo kaybı yaşayabilirsiniz. Tüberküloza “tüketen hastalık” denmesinin nedeni de budur.
Her beş kişiden birinde, hastalık o kadar şiddetli seyreder ki akciğer dokusunda çukurlar oluşmaya başlar. Eğer bu bölgeler kanamaya başlarsa, tüberküloz bakterileri kan dolaşımına dahil olabilir. Hastalık, bu durumda vücudun diğer bölümlerine bulaşarak ek semptomlara neden olabilir. Tüberküloz enfeksiyonun akciğerlerin dışındaki organlara da yayılmış olmasına akciğer dışı organ tüberkülozu denir ve yaygın olarak lenf sisteminde, boşaltım sisteminde ve/veya kemikler ve eklemlerde görülür. Bazı akciğer dışı tüberküloz vakalarında ise enfeksiyon tüm vücuda yani çok daha geniş bir alana yayılabilir.
Akciğer dışı organ tüberkülozunun etkilerini gösteren görsel

Tüberküloza yakalanma riskini arttıran faktörler nelerdir?

Tüberküloz bulaşıcı bir hastalıktır, yani hasta bir insan ile aynı ortamda bulunduğunuzda hastalığın size bulaşma ihtimali yüksektir. Tabii ki, hastalığa yakanlanma riskinizi arttıran farklı faktörlerden de bahsedebiliriz. Örneğin, bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerin - mesela çok genç ya da çok yaşlı bireylerin - AIDS/HIV, diyabet ya da kanser gibi bağışıklık sistemini zayıf düşüren hastalıklara sahip olan kişilerin ya da bağışıklık sistemi baskılayııcı ilaç kullanan kişilerin tüberküloza yakalanma riski yükselir. Tüberküloza yakalanma riski, kalabalık ve az havalandırılan ortamlarda vakit geçirmekle de bağlantılıdır. Bu durum yoksulluk içinde yaşayan, yetersiz beslenen, sağlık hizmetlerine erişemeyen insanlar için yaygın bir durumdur. Madde bağımlılığı da hastalığa yakalanma riskini arttıran bir etmen olabilir. Şunu da unutmamak gerekir ki kalabalık ve elverişsiz yaşam koşullarının tek sebebi yoksulluk değildir. Birçok ülkede cezaevleri aynı nedenlerden dolayı tüberküloz bulaştıran ortamlar arasında yer alır. Son olarak, tüm dünyada 100 ülkede ilaca dirençli tüberküloz vakaları bildirilmiştir. Sahraaltı Afrika bölgesi ile Hindistan, Çin ve Pakistan bu ülkelerden birkaçı olarak sayılabilir.1 Bu bölgelerde hastaların yaklaşık %10’unda karşılaşılan tüberkülozun bu formunun tedavi edilmesi çok zordur. 1 Bu bölgelerde yaşıyorsanız ya da buralara gidecek olursanız tüberküloza yakalanma ihtimalimiz daha yüksektir. Ne yazık ki bahsi geçen bölgelerde tüberküloz önemli bir sağlık sorunu oluşturmaktadır.

Tüberküloza yakalanma olasılığı nedir?

Tüberküloz, HIV/AIDS’den sonra dünyanın ikinci en ölümcül bulaşıcı hastalığıdır. 2013 yılında, çoğunlukla düşük ve orta gelirli ülkelerde olmak üzere, yaklaşık 9 milyon insan aktif tüberküloza yakalandı ve 1,5 milyon insan da bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. HIV (insan immün yetmezlik virüsü) bağışıklık sisteminize saldırır ve zayıflatır. Bu durum, aralarında tüberkülozun da olduğu diğer enfeksiyonlarla mücadele etmenizi zorlaştırır ve hem HIV hem de tüberküloza yakalanma olasılığınız yaklaşık 30 kat artar. Bu tür bir koenfeksiyon genellikle çok ciddi bir durumdur. Tüberküloz, HIV ile enfekte olan insanların ölüm nedenlerinin başında gelir.
TB’nin (tüberküloz) dünyadaki yaygınlığını gösteren harita

Tüberkülozdan nasıl korunuruz?

Hastalığın bulaşma riskini azaltmak için öncelikle aktif tüberküloz hastası olan insanlarla aynı ortamda ve yakın temasta bulunmaktan kaçınmanız gerekiyor. Bu da aktif tüberkülozu olan biriyle kapalı bir alanda bir arada olmamanız gerektiği anlamına geliyor. Bazen bu mümkün olmayabilir. Örneğin, aktif tüberkülozlu hastaların olduğu bir sağlık kuruluşunda çalışıyorsanız ya da aile veya yakın çevrenizde aktif tüberkülozu olan birisiyle yaşıyorsanız… Böyle bir durumda koruyucu bir maske takmanız ve enfekte olan kişi ya da kişileri, tüberküloz tedavisi görmeleri için teşvik etmek ve onlara yardımcı olmak iyi bir fikirdir. Tedavi sürecinde kullanılan ilacı tam olarak doktor tarafından yönlendirildiği gibi kullanmak ve bütün tedavi planını tamamlamak bakterinin ilaca dirençli türlere dönüşmesini önlemek açısından çok önemlidir. Doğru bir tedaviyle, tüberküloz hızlı bir şekilde bulaşıcı olmayan bir hale gelir.
BCG (Bacillus Calmette-Guerin) adında bir tüberküloz aşısı bulunmaktadır. Şiddetli tüberkülozu önleyebildiğinden, tüm dünyada birçok ülkede çoğunlukla yeni doğan bebeklere ve küçük çocuklara yapılmaktadır. Ancak ne yazık ki, yetişkinler üzerinde çok etkili değildir. Bunun nedeni, yetişkinlerin M. Tüberküloz’a karşı kısmi bir bağışıklık kazandıran çevredeki diğer çubuk bakteri türlerine maruz kalabildiği ve bu durumda gelecek enfeksiyonlara karşı korunmak için gerekli olan aşıya tam bir bağışıklık cevabının gelişimini önlediği için olabilir. Şunu da unutmayalım ki, aşılar, bir hastalığı tedavi etmezler. Aşı, hastalığın ortaya çıkmasını önler. Bu yüzden aşının hastalığa yakalanmadan önce yapılması gerekir.

Tüberküloz tanısı ve tedavisi

Tüberküloz tanısı koymanın en yaygın yolu tüberküloz olup olmadığınıza bakılmaksızın yapılan ve tüberkülin testi olarak da bilinen tüberküloz deri testidir. Doktorunuz size tüberkülin adında arındırılmış protein türevi maddesinin yani PPD’nin (ölü tüberküloz bakterisinden hazırlanır) küçük bir miktarını enjekte edecektir. Genellikle kolunuzun ön kısmındaki derinin hemen altına yapılır. Eğer testi takiben 48 ile 72 saat içinde deride sert kırmızı bir şişlik oluşursa boyutuna bağlı olarak testiniz pozitif çıkmış olur. Ancak bu test %100 güvenilir değildir ve bazen yanlış pozitif ya da yanlış negatif sonuçlar verebilir. Eğer Tüberküloz aşısı olduysanız, sonuç genellikle pozitif çıkar. Bu yüzden, negatif çıkmanıza rağmen aslında negatif değilseniz, bu durum sizi tüberküloz için yüksek bir riske sokar. Deri testinizin yanında doktorunuz sizden testi doğrulamak için bir kan testi de isteyebilir.
TB (tüberküloz) deri testinin resmi
Deri testiniz pozitif çıktıysa, doktorunuz sizden büyük ihtimalle akciğer filmi ya da tomografisi isteyebilir. Doktorunuz tanıyı doğrulamak için tüberküloz granülomuna ya da aktif tüberkülozunuz olduğunda, sıklıkla ortaya çıkan akciğerlerinizdeki değişikliklere bakacaktır. Ayrıca, tüberküloz bakterisi için tahlil etmek üzere tükürük örneği de isteyebilir. Eğer bakteri bulunursa, ilaca dirençli bir tür olup olmadığını anlamak için size test uygulayabilirler. Bu bilgi doktorunuza sizin için en uygun ilacın hangisi olacağına karar vermesi için yardımcı olur.
Tüberküloz tedavi edilebilir ve tamamen iyileştirilebilir bir hastalıktır. Tüberküloz enfeksiyonunu tedavi eden en az 10 tane antitüberküloz ilaç mevcuttur. Ancak, kısa bir ilaç sürecine gereksinim duyan diğer bakteriyel enfeksiyonların aksine tüberküloz ilaçlarının genellikle en az 6 ile 9 ay kullanılması gerekir. Çünkü bakteri, akciğerlerinizde uzun bir süre boyunca sizi hasta etmeden gizli ya da pasif halde kalabilmektedir. Gizli veya aktif tüberküloz bakterilerinin her ikisini de ortadan kaldırmak için doğru bir şekilde tedavi uygulanması çok önemlidir. Doktorunuz, enfeksiyonunuzun gizli veya aktif olması, ilaca dirençli bir tür olup olmaması, enfeksiyonun vücudunuzun neresinde bulunduğu (akciğerler ya da vücudun farklı yerleri) ve genel sağlık durumunuza göre ihtiyaç duyduğunuz antibiyotiklere karar verecektir.
Gizli tüberkülozun tedavisi - Eğer gizli tüberküloz testiniz pozitif çıktıysa, doktorunuz olası aktif tüberküloz vakasını önlemek amacıyla izoniyezid ya da rifampin kullanmanızı önerebilir. Bu yaklaşım genel olarak küçük ve büyük çocuklar da dahil olmak üzere özellikle aktif tüberküloz gelişme riski yüksek olan kişilere, yakın bir zamanda enfeksiyon kapmış kişilere (son 2 yıl içinde), tüberküloz ya da HIV bulaşmış kişilere ve diyabet ve kronik böbrek yetmezliği gibi başka bir hastalığın yol açtığı zayıf bağışıklık sistemi olan kişilere yardım etmek için kullanılmaktadır.
Aktif ve ilaca duyarlı tüberkülozun tedavisi - aktif vakaların birçoğu ve ilaca duyarlı tüberküloz, dört antitüberküloz ilacı ile standart olarak altı aylık bir süre içerisinde tedavi edilebilir. En yaygın olanları izoniyezid, rifampin, etambutol ve pirazinamid içerikli ilaçlardır. Bu ilaçlar çok etkil olsalar da, ancak düzenli, gereğince ve reçete edildiği tüm süre boyunca alınırsa enfeksiyonu iyileştirilebilir. Aksi takdirde eğer ilaçları almayı erken bırakırsanız ya da doz atlarsanız tüberküloz bakterisi mutasyona uğrayabilir ve ilaca dirençli bir hale gelebilir. İlaca dirençli tüberkülozun tedavisi çok daha zordur ve insandan insana yayılması daha olasıdır.
İlaca dirençli tüberkülozun tedavisi – eğer ilaca dirençli bir tüberküloz türüne yakalandıysanız, muhtemelen farklı antibiyotik kombinasyonları almanız gerekecektir ve bu antibiyotikleri 2 yıl ya da daha uzun bir süre boyunca kullanmanız da gerekebilir. Bütün bu ilaçlar karaciğeriniz için toksiktir ve ciddi yan etkilere neden olabilir.

Şunları da göz önünde bulundurun:

  • İlaca dirençli tüberküloz çok yaygındır. Yapılan araştırmalarda tek bir antitüberküloz ilacına dirençli olan tüberküloz türlerine tüm ülkelerde rastlanmıştır. Ne yazık ki, çoğu ülkede tedavinin ilk aşamada kullanılan iki önemli tüberküloz ilacı olan izoniyezid ve rifampina yanıt vermeyen birden fazla ilaca dirençli tür (çok ilaca dirençli tüberküloz ya da MDR-tüberküloz olarak da bilinir) de görülmüştür. MDR-tüberküloz ikinci aşama antitüberküloz ilaçlarının bir kombinasyonu kullanılarak tedavi edilebilir. Bununla birlikte bu ilaçlar pahalıdır ve özellikle kaynakları sınırlı olan ülkelerde her zaman bulunmayabilirler. Son zamanlarda ise ilaçlara daha da dirençli yeni türler ortaya çıkmıştır. Bu türlere yaygın ilaç dirençli tüberküloz (XDR-tüberküloz) denir. Bu türler yoğun ilaç kürleri ile tedavi edilebilir. Ancak MDR-tüberküloz ya da ilaca duyarlı tüberküloza oranla bu tür tüberküloz nedeniyle ölen insan sayısı daha yüksektir.
  • HIV enfeksiyonlu kişiler için tüberküloz testinden geçmek çok önemlidir. Sizce bunun nedeni ne olabilir? HIV ve gizli tüberküloza sahip kişiler aktif tüberküloz gelişimi açısından yüksek risk altındadır. Çünkü bağışıklık sistemleri, HIV enfeksiyonu nedeniyle zayıflamıştır. Tedavi olunmazsa, aktif tüberküloz hızlı bir şekilde ciddi ve ölümcül bir hastalığa dönüşebilir. Eğer erken teşhis edilirse, HIV/tüberküloz koenfeksiyonlu kişiler gizli tüberküloz için tedaviye başlayabilir ve daha ciddi bir durumun gelişimini önleyebilirler.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.