If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Obsesif Kompulsif Bozukluk (Takıntı Hastalığı)

Tıp ve sağlıkla ilgili içerik için, http://www.khanacademy.org/science/healthcare-and-medicine MCAT içeriği için de http://www.khanacademy.org/test-prep/mcat web sitelerinden bizi ziyaret edebilirsiniz. Bu videolar tıbbi tavsiye niteliğinde olmayıp sadece bilgilendirme amaçlıdır. Videolar kesinlikle tıbbi tavsiye, tedavi ve teşhis amaçlı kullanılmamalıdır. Sağlık sorunlarınızla ilgili her zaman bir doktora başvuruda bulunun. Khan Academy’de izlediğiniz videolar sonucu, doktor tavsiyelerini görmezden gelmeyin ya da doktora gitmekte gecikmeyin. Orijinal video Tanner Marshall tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Evden çıkmadan önce ışıkları, pencereleri, Ya da bir yangın ihtimaline karşı, Ocağın kapalı olup olmadığını kontrol edersiniz, öyle değil mi? Bunu yapmak son derece normaldir. Ama obsesif kompulsif bozukluğu olan biri, yani takıntı hastalığı olan biri Bunu üç kere, dört kere yapar, Hatta çoğunda evden çıkmadan önce yapması gereken şeylerin bir listesi bile hazırdır. Obsesif kompulsif bozukluk ya da OKB, Bir çeşit kaygı bozukluğudur. Bu kişiler, sıklıkla istenmeyen ve endişe verici düşüncelere kapılırlar. Bu düşünceler, Beyine zorla girdikleri ve ruh haline hakim oldukları için, Zaman içerisinde saplantı haline gelirler ve kişinin kaygılanmasına yol açarlar. Kaygının ve saplantıların önüne geçebilmek için, Kişi, belirli davranış, Ya da ritüelleri tekrarlama gereksinimi hisseder. Bu davranış ve ritüellere, psikolojide kompülsiyon yani “zorlantı” denir. Kompülsiyon bir şeyi, yapılan ritüelleri acil olarak gerçekleştirme ihtiyacıdır. Obsesif kompulsif bozukluğun iki öğesi, Saplantı ve kompülsiyonlardır. Mantıklı öyle değil mi? Düşünce ve ritüeller, OKB’si olan birinin kaygılanmasını sağladığı için, Kişi günlük hayatında ve sosyal ilişkilerinde zorlanmaya başlar. Genel olarak OKB’den bahsettiğimizde, Daha sık rastlanan saplantı ve kompülsiyonlar bulunduğunu görürüz. Saplantı ve kompülsiyonlar birlikte ortaya çıkabilecekken, Ayrı ayrı da gözlemlenebilir. Mesela, temizlik kompülsiyonunu yani zorlantısını ele alalım. Bu kompülsiyon Mikrop ve kirlilikle saplantılı olmanın sonucunda ortaya çıkar. Kişi, mikrop ve kirliliği kontrol edebilmek için, Saatlerce banyoda kalıp, yıkanabilir ya da temizlik yapabilir. Tekrarlamak, başka bir kompülsiyon örneğidir. Bir ismi, bir cümleyi arka arkaya söylemek Ya da bir davranışı arka arkaya tekrar etmek olarak kendini gösterir. Bu kompülsiyon, Tekrarlama yapılmadığı zaman kötü bir şey olacağı saplantısı sonucunda ortaya çıkar. Bir odaya girerken, Elektriği defalarca açıp kapamak, bu kompülsiyon için verilebilecek bir örnektir. Kontrol etmek ise yine başka bir kompülsiyondur. Kişilerin, kendilerini ve başkalarını incitmekten korkma saplantıları, Bir şeyi defalarca kontrol etmelerine sebep olur. Kapının kilitli olup olmadığını, Ya da ocağın kapalı olup olmadığını defalarca kontrol etmek gibi. Her şeyi düzenlemek ve sıralamak Ya da eşyaların simetrik oldukların emin olmak, İse mükemmeliyet saplantısı ile alakalı bir kompülsiyondur.. Örneğin, kütüphanedeki kitapları renklerine göre sıralamak… Saplantı haline gelen düzen, Bu hastalıktan muzdarip kişilerdeki huzursuzluk ve kaygı seviyelerini azaltır. Son olarak, belki de çok daha sık olarak rastlanan, Din, meditasyon ya da genel tabiriyle ruhsal ritüellere örnek olarak verilebilecek, Dualar ya da tekrarlanan bazı cümleler, İstenmeyen duygulardan kurtulma Ya da gelecekte gerçekleşebilecek korkutucu bir olayı engelleme amacıyla, Bu endişelerin oluşturduğu saplantı ile yapılır. Kişi, kötü bir düşünceye kapıldığında, Bu ritüelleri yaparak, o düşüncenin önüne geçmeye çalışır. Kısacası, bu gibi saplantı ya da kompülsiyonlardan birine sahip olan birinin, OKB’si olabilir. Bundan emin olmak için, Bir profesyonel, Ruhsal Bozukluklar Tanılayıcı ve İstatistiki El Kitabının, Beşinci baskısına başvurabilir. Öncelikle, Bir şeyin saplantı olabilmesi için, Kaygı ve huzursuzluğa yol açan, tekrarlayan ve istenmeyen düşüncelerden oluşması gerekir. İkinci olarak, Hastanın bu düşünceleri bastırmayı veya görmezden gelmeyi denemiş olması gerekir. Bir şeyin kompülsiyon olabilmesi için de, Sıralamak ya da kontrol etmek gibi tekrarlayan davranışların, Ya da, dua etmek ve sürekli saymak gibi ruhsal ritüellerin, Bir saplantıya tepki olarak gerçekleşiyor olması gerekir. İkinci olarak, Kompülsiyonların, kaygı ve huzursuzluğu azaltmak için “aşırı şekilde” yapılıyor olması gerekir. Bir kişiye OBK teşhisi konması için, Bu saplantı ya da kompülsiyon çiftlerinden birine sahip olması gerekmez. Sadece saplantısı ya da kompülsiyonu da olabilir! Peki, insanların bu saplantı ve kompülsiyonlara sahip olmasına ya da OKB’li olmasına sebep olan şey nedir? OKB’nin aynı aileye mensup bireyler arasında daha sık görüldüğünü biliyoruz, Bunun için OKB’nin sebebinin, çevresel değil de, Biyolojik olduğunu düşünüyoruz. Buna rağmen, OKB’nin asıl sebebinin ne olduğu ise ne yazık ki hala bilinmiyor. Genellikle çocukluk ve gençlik yıllarında başlayan ve 20’li yaşlarda teşhis edilen OKB, Bugün tüm dünyada milyonlarca insanı, Sadece Amerika’da 2 milyon kişiyi etkilerken, Kadınlarda ve erkeklerde görülme olasılığı ise hemen hemen aynı. Peki tedavisi var mı? OKB teşhis edildikten sonra, Bir tedavi planlanır. Hastaya, Psikoterapi, Özellikle de bilişsel davranış terapisi, Ya da ilaç kullanımı, Hatta bazı örneklerde ikisi birlikte önerilebilir. Bilişsel davranış terapilerinden biri olan maruziyet cevap terapisi ise, En çok kullanılan terapi türüdür. Bu terapide, Hasta, zorlantı ya da endişe yaratacak durumlara maruz bırakılır. Bu maruziyet sonucu, Hasta, kompülsiyonunu engelleyebilmeyi, Ya da saplantısından kaynaklanan kaygının, Aslında ritüeller olmadan azaldığını öğrenir. Bu terapinin etkili olması için hastanın prosedürlere sadık kalması çok önemlidir. Bazı hastalar, daha fazla kaygılanmamak için bu terapiye katılmayı istemezler. Başka bir tedavi metodu olarak, Hastalara ilaç verilebilir. Serotonin geri alım engelleyicilerin İlacı kullanan hastaların yarısı üzerinde etkili oldukları görülmüştür. Tedaviye önemli ölçüde yardımcı olan bu ilaçların, Ne yazık ki başka ilaç ya da psikoterapi ile tedavi edilmesi gereken, başka yan etkileri vardır. Her şeye rağmen, bu metodlarla tedavi edilen hastaların yaşam kalitesi artar, Ve iyi haber ise: işlerine, okullarına hatta sosyal ilişkilerine, Kısacası, Normal hayatlarına devam edebilirler.