Ana içerik
Konu: 19. Yüzyıl Avrupası'nda Sanat > Ünite 5
Ders 4: Post Empresyonizm (Art İzlenimcilik)- Seurat'nın ''Asnières'de Yıkananlar'' İsimli Tablosu
- Seurat'nın "Grande Jatte Adası'nda Bir Pazar Günü" İsimli Tablosu
- Van Gogh'un "Yatak Odası" İsimli Tablosu
- Gauguin'in "Vaaz Sonrası Görüntü" ya da "Yakup’un Melekle Mücadelesi" İsimli Tablosu
- Gauguin'in "Kırmızı İnek" İsimli Tablosu
- Cézanne'ın "Cupid Biblosu" İsimli Eseri
- Cézanne'ın "Kızıl Kaya" İsimli Eseri
- Cézanne'ın "Elmalarla Natürmort" Çalışması
- Toulouse-Lautrec'in "Moulin Rouge'da" İsimli Tablosu
© 2024 Khan AcademyKullanım ŞartlarıGizlilik PolitikasıÇerez Politikası
Cézanne'ın "Kızıl Kaya" İsimli Eseri
Paul Cézanne, Kırmızı Kaya, 1895 civarı, tuval üzerine yağlı boya, 91 x 66 cm (Musée de l'Orangerie, Paris). Orijinal video Beth Harris ve Steven Zucker tarafından hazırlanmıştır.
Tartışmaya katılmak ister misiniz?
Henüz gönderi yok.
Video açıklaması
Paris’te L’Orangerie Müzesi’ndeyiz. Ve Paul Cezanne’nin geç döneminin
Kızıl Kaya adlı tablosuna bakıyoruz. Bu aslında benim Cezanne’nin çizdiği manzara tabloları
arasında favori tablolarımdan biri. Cezanne taşları, taş yığınlarını, ormanları çizmeyi severdi. Ama bu oldukça sıradışı. Üst sağ köşede asılı duran, dev, soyut bir şekil var. Bir kaya … Ama oldukça beklenmedik, ağır ve soyut bir şekil.
Kayanın bir dibi yok. Ve bana sanki havada asılı gibi geliyor. Kayanın büyük olduğunu biliyoruz, ama belki o kadar da ağır ve büyük değil. Bu Cezanne’nin kısa erimli fırça vuruşlarını mükemmelleştirdiği döneme ait bir resim. Sıcak bir öğleden sonranın muhteşem hissini yaratan bir resim, değil mi? Fransa’nın güneyi ya da ABD’nin batısındaki çöl gibi
yarı kurak çevrede bulunduysanız, böcekleri duyabilirsiniz. Ve yaprakların kuru ve sıcak rüzgârda biraz hışırdadığını duyabiliyorsunuz. Cezanne bizi bu manzaranın içine çekiyor. Bize bu toprak rengi ve gölgelerle değişen patikayı veriyor. 17. ve 18. yüzyılların Klasik manzarasından çok da uzakta değiliz. Gözlerimiz o patikadan aşağıya doğru iniyor ve neredeyse kendimizi o boşlukta yürüyor hissediyoruz. Ama sonra patikanın kıvrımına bakarsanız, bu kıvrım merkezde başlıyor ve oldukça geniş. Sonra gözümüz boşluğa ilerledikçe
geri çekiliyor, darlaşıyor ve hafifçe sağa bükülüyor. Ama sonra fark ediyorsunuz ki aynı renkler benzer
bir kavisle ağaçların üzerinde. Ağaçların arasından görülen bir kaya mı? Olabilir. Ama ışıksal olarak bir saniye önce rahat hissettiğimiz
durgunluk ile hızlı ve gevşekçe oynuyor. Bu resimde bunu yapan pek çok benzer durum var. Az önce bahsettiğimiz yatay gölgeleri yapan mor
manzara boyunca taşınıyor. Bence boşluğu geleneksel anlamda
yorumlamamız amaçlanmadı. Bence Cezanne sadece Klasik manzarayı
sorgulamakla kalmıyor, empresyonist manzarayı da sorguluyor. Hatırlarsanız 1874 sergisine katılmıştı. Sonra Fransa’nın güneyine geri döndü ve bu serilerine başladı. Cezanne bize burada içine yürüyebileceğimiz bir alan veriyor. Aynı zamanda, bize bu alanı vermeyi reddediyor. O kaya tam önümüzde. Ağaçlar ve gökyüzü derin bir boşluk oluşturuyor, ama bu derin boşluğa direniyor da. Manzara resminin bütün geleneklerini ters yüz ediyor. Bence bu gerçekten bir keşif, ama gerçekten de güzel bir keşif. Renk ve şeklin çok yoğun olabileceği bir alan yaratan resim. Yüzeyde ve tuvalin iki boyutluluğunda bile bu yoğunluğu görmek mümkün. Boyanın kendisine odaklanmamak imkansız! Örneğin ılık, turuncu toprak renginin yükseldiği
merkeze ve onun üstünü kapatan yeşillere ve koyu morlara bakın. İnanılmaz derecede soyut ve yoğun. Resmin kendisi ise açık. Bu yüzden bence bu resim boya ve geleneksel manzaranın beklentilerinin parçalanması hakkında…