If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Alma-Tadema'nın "Homeros'u Dinlerken" İsimli Eseri

Sir Lawrence Alma-Tadema, Homeros'u Dinlerken, 1885, tuval üzerine yağlıboya 36-1/8 x 72-1/4 inç / 91,8 x 183,5 cm (Philadelphia Sanat Müzesi). Orijinal video Beth Harris ve Steven Zucker tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Dinliyorum. Dalmışım. Orada olmak istiyorum! Alma-Tadema bu hoş yaz günündeki güzel ışığı, denizi ve bu olağanüstü serin mermer hissini o kadar iyi yakalamış ki, eminim herkes orada olmayı isterdi. Ne inanılmaz bir hayalgücü! Şu mermere, ışığın taşın üzerindeki hareketine bakın. Oturduğu yerin altına bakarsanız, yoğun güneş ışığının mermeri ısıttığını gerçekten görebilirsiniz. Sıcaklık hissedebilirsiniz. Orada otururken köşeleri hissedebilirsiniz. Şu an 1885 tarihli, Homeros’tan Bir Okuma resmine bakıyoruz. Alma-Tadema dokuları resmetmekte bir ustaydı. Sadece mermeri değil, ön plandaki figürün giydiği kürkün dokusunu, insan tenini de son derece gerçekçi olarak aktarmış. Şu ayaklara bakın. Muhteşem! Sağda, Yunan tanrıları gibi defne yapraklarından yapılma bir taç giyen figür, Homeros’tan bir parça okuyor. Belli ki aynı zamanda da etkileyici bir şekilde canlandırıyor. Öyle ki dinleyicileri Homeros’un mitolojik Yunanistan’ına doğru yola çıkmış. Parçayı okuyan genç adam mitolojik Yunanistan’ı hatırlar ve dinleyicilerini bir yolculuğa çıkarırken, ressam Alma-Tadema da izleyicilerini bir yolculuğa çıkarıyor, yani bizi ve resmin kendileri için yapıldığı Victoria dönemi insanlarını başka bir yere götürüyor. Resimde insanlar, Müzik aletlerini bir kenara koymuşlar. Anlatıcıya, öyle bakıyorlar ki sanki onun ötesini görüyorlar ve kendi hayal alemlerindeler. Bu çiftin nasıl elele tutuştuğuna bakın. Nasıl narin ve zarif. Birbirlerinin elini tutmuşlar ama anlatılan hikayeye o kadar dalmışlar ki neredeyse elele olduklarını unutmuşlar. İşte yetenekli bir usta, müthiş bir tekniği olan, gerçekten çok başarılı bir akademik ressam. Profesyonel olarak son derece başarılı olmuş, resimleri sadece pek çok ödül kazanmakla kalmamış çok yüksek fiyatlata satılmış bir sanatçı. Ancak aynı zamanda 20. yüzyılın küçümsediği bir sanatçı. Bir sanat tarihçisi Alma-Tadema’nın yüzeysel bir ressam olduğunu söylemişti. Bence bunun nedeni Alma-Tadema’nın Victoria dönemi insanlarını fazlaca öven, onlara kendilerini iyi hissettiren bir sanat anlayışının olmasıydı. 20. yüzyılda biz, bizi metheden değil bize meydan okuyan sanata değer veriyoruz. Aslında bu resmin yapıldığı Victoria dönemi izleyicisini nasıl pohpohladığını düşünmek de ilginç. Bence Victoria döneminde insanlar antik Yunan’a bakarak kendi büyüklüklerinin kaynağını görüyorlardı. Yunanlılar nasıl ayrıcalıklı bir kültüre sahipse, onlar da bir şekilde bunun mirasçısı olarak ayrıcalıklı bir sanata sahip olduklarını düşünüyorlardı.. Victoria döneminde bu resme bakan biri hemen izlediği bir okumayı ya da tiyatroyu hatırlayarak kendi sanat beğenisini düşünecektir. Ayrıca bu dönemde Britanya bir imparatorluktu ve tüm dünyadan, özellikle Yunanistan’dan farklı sanat ve kültür eserleri topluyordu. Parthenon’un muhteşem heykelleri, Elgin mermerleri Londra’ya getirilmiş ve sergilenmişti. Alma-Tadema’nın yaptığı, bir anlamda bu mermerleri tekrar hayata getirmekti. Antik dönemde Atinalılar’ı kahramanca bir savaşta göstermek yerine, onları bir dinlenme anında sanatla ilgilenirken görüyoruz. Herkes Antik Yunan ve Antik Roma’nın mirasçısı olmak istiyordu. Ve tabi, Victoria döneminde Britanya İmparatorluğu da buna dahildi. Resmin doğallığı ve gerçekçiliği son derece inandırıcı. Bence resim pek çok açıdan M.Ö. 5. yüzyıldan çok 19. yüzyılın bir yansıması.