If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

İslam Dünyası Sanatları: Geç Dönem

Tac Mahal ve Timur arasında nasıl bir bağ var? İran halılarıyla Türk çinileri arasında nasıl bir bağ var? Görünüşe göre oldukça sıkı bir bağ var. 14. yüzyılda İslam dini doğuda Hindistan'a kadar yayılmış durumdaydı. Müslüman liderler, iktidarlarını müreffeh şehirler kurarak ve İpek Yolu üzerinde sanat ticareti yaparak sağlamlaştırmışlardı. Bu dönem, birbiri ile çatışan kültürlerin ve imparatorlukların varolduğu bir dönemdi. Aşağıda geç dönem İslami hanedanlıklarla ilgili bilgiler yer alıyor.

Osmanlı (1300-1924)

Osmanlı Devleti, Anadolu Selçuklu Devleti'nin dağılmasından sonra ortaya çıkmış bir beyliktir. Daha sonra, 1453'te Osmanlılar Bizans'ın başkenti İstanbul'u fethettiler ve 1517'de de Memlükleri yenip İslam dünyasının en önemli bölgesini ele geçirdiler.
Mimar Sinan, Kanuni Sultan Süleyman için inşa edilmiş olan Süleymaniye Camisi, 1558, İstanbul
Mimar Sinan, Kanuni Sultan Süleyman için inşa edilmiş olan Süleymaniye Camisi, 1558, İstanbul
Osmanlılar egemenliklerini yüzyıllarca sürdürseler de, en güçlü oldukları dönem Kanuni Sultan Süleyman'ın padişahlığı dönemidir (1520- 1566) Bu döneme Osmanlı Devleti'nin altın çağı da denir. Bu dönemde büyük mimari projeler başlatıldı. Seramik yapımı ve çinicilik gibi dekoratif sanatlar gelişti. İznik çinileri ismini Anadolu'daki aynı adlı şehirden almıştır. Bu çinilerde mavi ve turkuazın en güzel tonları kıvrımlı filiz ve çiçek motifleriyle beraber kullanılır. İznik çinisi üzerindeki desenler, Çin porselenlerinde bulunan mavi ve beyaz çiçek desenleri örnek alınarak yapılmıştır ve Timur dönemi ile erken dönem Memlük çini desenleriyle benzerlik taşır. İznik'e ek olarak başka sanat merkezleri de oluştu. Bursa ipeğiyle, Kahire ise halılarıyla ünlüydü. Başkent İstanbul (eski adıyla Konstantinopolis) ise tezhipten mimariye bütün kültürel konularda bir merkez haline geldi.
Sinan, Rüstem Paşa Camisi, mihrap ve minber Mimar Sinan, Paşa Camisi, 1561-63 (İstanbul)
Mimar Sinan'ın eseri olan Rüstem Paşa Camisi'ndeki muhteşem güzellikteki çiniler, 1561-63 (İstanbul)
Bu dönemin en önemli mimari özelliği, camiler ve diğer önemli yapılarda dekoratif sanatların kullanılmasıdır. Yapımına 1459'da başlanan Topkapı Sarayı'nın duvarlarını büyüleyici mavi çiniler ve devasa kaligrafi süsler. Aynı şekilde 1550-1558 yılları arasında inşa edilen Süleymaniye Camii'nin zemininde de dekoratif sanatlarla süslenmiş halılar bulunur. Osmanlı camii mimarisi denince akla Bizans döneminde de kullanılan kubbeler ve çok yüksek minareler gelir. Mimarideki Bizans etkisinin sebebi, eskiden bir kilise olan, daha sonra camiye çevrilen şimdi ise müze olan Ayasofya'dır.

Timur İmparatorluğu (1369-1502)

Timur İmparatorluğu'nun en geniş sınırları
Bu güçlü Orta Asya hanedanlığı, ismini 1370-1405 yılları arasında hüküm sürmüş olan Timur'dan alır. Timur'a Aksak Timur da denir. Timur, Cengiz Han'ın soyundan geldiğini iddia ediyordu. Cengiz Han gibi o da fethettiği ülkelere karşı acımasızdı.
Büyük bir imparatorluk kuran Timur, gücüne yaraşır bir mimari ekol yarattı. Semerkant'ı “dünyanın incisi” yapmak için uğraştı. Başkent İpek Yolu'nun, yani Ortadoğu, Hindistan ve Çin'i birbirine bağlayan ticaret ağının ortasında yer aldığından ve Timur bir çok ülke fethettiğinden, imparatorlukta değişik sanat akımlarını benimsemiş çok sayıda sanatçı ve zanaatkar bulunuyordu. Neticede ortaya çıkan mimari stil, Hindistan ile Orta Asya arasındaki bütün ülkelerin sanatsal prensipleri ve estetik akımlarının bir sentezi oldu.
Registan, Semerkant, Özbekistan, 15-17. yüzyıllar
Bunun sonuçları muhteşem seramik çinilere, uzun bombeli kubbelere sahip yapılarla dolu şehirlerde görülebilir. Şehirler ve içindeki yapılar, kullanılan altın ve mavi renklerle özdeşleşmiştir. Timur İmparatorluğu kısa sürede yıkılsa da, oluşturduğu mimari ekol çok daha uzun ömürlü oldu ve kendisinden sonra gelen Osmanlı, Safevi ve Babür imparatorluklarını etkiledi.

Safeviler (1502-1736)

Kökenlerini Sufi geleneğe dayandıran Safeviler, bugünkü İran ve Azerbaycan'ı kapsayan bir ülke kurdular 1501'de Şiiliği resmi din haline getirdiler. Bundan 10 yıl sonra bütün İran'a egemen oldular.
Tezhip sanatı Safevi sarayı için çok önemliydi. Kraliyet ailesi mensupları çok sayıda tezhip eseri siparişi verdiler. Bunların arasında belki de en önemli olanı Şehname idi. Şehname 1520'lerde yapılmıştı ve İran'ın önceki hükümdarlarının hikayelerinden oluşuyordu. Tezhip sanatı, batı sanatındaki kadar önemli ve oradaki kadar uzun bir geleneğe sahip olmasa da, Şehname'deki çizimler son derece detaylıydı ve ustaca bir işçiliğin göstergesiydi.
Erdebil Halısı, Keşanlı Maksut, Pers: Safevi Hanedanı, yün zemin üstüne ipek atkı ve çözgüler (25 milyon düğüm, inçkare başına 340 düğüm ), MS 1539-1540, Tebriz, Keşan, İsfahan veya Kirman, İran (Victoria ve Albert Müzesi)
Erdebil Halısı, Keşanlı Maksut, Pers: Safevi Hanedanı, yün zemin üstüne ipek atkı ve çözgüler (25 milyon düğüm, inçkare başına 340 düğüm ), MS 1539-1540, Tebriz, Keşan, İsfahan veya Kirman, İran (Victoria ve Albert Müzesi)
Halı ticareti son derece önemliydi. İran halılarına olan ilgi günümüzde de devam ediyor. Bu büyük boyutlu yüksek kalite halılar saray odalarının süslenmesi için yapılıyordu. Bu halıların en ünlüleri, 1539-1540 yıllarında yapılmış olan Erdebil halılarıdır. Birbirlerinin neredeyse aynısı görünüşe sahip olan bu iki halı mükemmel bir simetriye sahiptir ve oldukça büyük boyutludur. Halının her noktası çiçekler, birbirine sarılan dallar ve madalyonlarla kaplıdır.
Şah Abbas tahta geçene kadar, Safevi devleti askeri ve mali anlamda sıkıntılar yaşadı. 1587-1629). hüküm süren Şah Abbas, başkenti İsfahan'a taşıdı. Orada muhteşem bir şehir inşa etti. Tekstil atölyeleri kurdu. Orada üretilen mallar ve ipek Avrupa'ya ihraç edildi. Cami mimarisinde eyvan gibi eski Pers mimarileri örnek alınmıştır. Kullandıkları mavi ve yeşil renklerde çiniler ve tuğlalar, bombeli kubbeler Timur dönemi mimarisini anımsatır. Birbirine çok uzak olan bu yerlerdeki hanedanlıklar arasındaki ilişkiyi, yarattıkları sanat eserleri aracılığıyla kurabiliyoruz.

Babür İmparatorluğu (1526-1858)

İslamiyet Hindistan'a çok daha önce gelmiş olsa da, İslam ve Hint Sanatının en güzel, en muhteşem örneklerinin birçoğunu Babürlülere borçluyuz. Babür devleti, Babür adlı, Timur'un soyundan gelen Türk ve Orta Asya kökenli bir prensin Hindistan'a gelip Delhi'deki sultanlığı yenilgiye uğratmasından sonra kurulmuştur.
Köklerini Orta Asya'ya dayandıran Babürlüler, sanatta müzikte ve şiirde İran ve Orta Asya etkisinde kaldılar. Tezhipte kullanılan minyatür stili ve minyatüre verilen önem, bu etkinin ispatı niteliğindedir. Tezhip eserlerinin en görkemlisi, Ekber Şah'ın fetihlerini konu alan Ekbername'dir. Onun dönemindeki sanat ve mimari, yerel Hint tapınak mimarisiyle daha batıdaki İslami mimarinin bir sentezidir. Ekber Şah'tan sonra Babürlüler kendilerine has bir mimari stil geliştirdiler. Bu stil kendini taraklı kemerler ve çiçek motifli beyaz mermerde gösterdi. Bu stilin en ünlü örneği, Şah-ı Cihan tarafından 1632-1653 yılları arasında yaptırılan Tac Mahal'dır.
Taj Mahal, Agra, Hindistan, 1632-53
Taj Mahal, Agra, Hindistan, 1632-53, fotoğraf: Mathew Knott (CC BY-NC-SA 2,0)
Babürlüler Hindistan'da kalıcı bir iz bıraktı. 19. yüzyılda İngilizler Hindistan'ı fethedene kadar iktidarda kaldılar.
Tarihçiler büyük İslami hanedanların 19.yüzyılda ve 20. yüzyıl başında sona erdiği konusunda hemfikir. Yine de İslam sanatı ve kültürü gelişmeye devam etti. Müslüman sanatçılar ve İslam ülkeleri sanat eserleri üretmeye devam ediyor. Bazı sanat tarihçileri bu eserleri modern, günümüze ait sanat örneği olarak görürken, bazıları ise bu eserleri İslam sanatının devamı olarak tanımlıyor.
Metni yazan: Glenna Barlow

Ek kaynaklar:

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.