If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Garnier, Paris Opera Binası

Charles Garnier, Paris Operası, 1860-75. Orijinal video Beth Harris ve Steven Zucker tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Charles Garnier ‘nin inşa ettiği Paris Opera binasındayız. Bu proje aslında 3. Napolyon’un Paris’i yeniden inşa etme projesinin bir parçası Bu aşamada Baron Haussmann da Paris bulvarlarını inşa ederek şehri gösteri alanı yapmaya yardımda bulunmuştu. Haussmann, Paris şehrini modernleştirmek üzere üzere işe alınmıştı. Amacı eski dolambaçlı caddeleri yeniden düzenleyip kanalizasyon sistemini geliştirmekti. Kısacası sokaklara ışık katmaktı. Şu anki Paris aslında Baron Haussmann 3. Napolyon’un Paris’i diyebiliriz. Opera binasının balkonundan dışarı bakarsak empresyonist resimleri hatırlatan geniş caddeleri görürüz. 3. Napolyon zamanının en güzel gözdelerinden ve Haussmann’ın Paris’i yeniden inşasının en güzel örneklerinden biri hiç şüphesiz Charles Garnier’in Opera binası. Bu bina inanılmaz derecede gösterişli. Renkli mermer, tablolar ve mozaikler var. Yani bu bina ikinci imparatorluk tarzının zirvesi. Şunu unutmamak lazım bu bina bir tiyatro salonu, çok yakın zamana kadar opera ve bale gösterilerine ev sahipliği yapıyordu. Aslında bale devam ediyor ama opera kaldırıldı. Çok da büyük bir sahnesi var. Çatıya baktığımızdaysa kubbenin arkasında yüksek bir alan var. Bu da sahneyi indirip kaldırmak için makaraların olduğu yer. Bakırdan yapılmış muazzam kubbe aslında çıkma kubbe ve içinde başka bir kubbe daha var. Bu iki kubbe arasında ise gösteri esnasında içeri alınan büyük avize var. Avize 7 ton ağırlığındaydı. Evet, bu müthiş salona girince oldukça geniş merdiven ve üzerinde avizelerle karşılaşıyorsunuz. Gömme sütunlar, resimli bir tavan... İkinci imparatorluğun ögelerine burada rastlamak mümkün, özellikle de eğimli merdivenler. Muazzam gösterişli alanlarda gösteriden önce, aralarda ve gösteriden sonra insanlar muhabbet edebiliyordu. Sahnedeki gösteri kadar sahne dışındaki alanlar da etkileyiciydi. Binanın ön tarafı aslında kendi sahnesi fakat ikinci imparatorluğun da sahnesini oluşturuyordu. Degas’nın sahne arkasına gidip seyircileri göstermeyerek prova odasını, dansçıları sergilemesinin kadar radikal olduğunu anlatıyor. Degas’nın radikalliğini anlayabilmek için operanın ön kısmına bakmak gerekir. Degas tiyatro oyuncularını sadece sahnede göstermek yerine, kuliste hazırlanırken de gösterdi. Tüm bu resmiliği ve törenselliği böyle yansıttı. Tabi ki Degas aynı zamanda binanın ön kısmını bazen de sahneyi betimlemiştir. Mary Cassatt’ın muhteşem tabloları da Opera hakkında bize fikir verir Mesela balkonda görülen kadın. Bu da seyircinin şovun bir parçası olduğu fikrinin başka bir betimlemesi. Bize “alışılmadık”ın gösterilmesi. Böyle bir yaklaşımın radikalliği konusunda farklı yaklaşımlar olabilir. Bence Garnier bir bakıma bunun sorumlusu. Örneğin şuan büyük girişteyiz. Fark ederseniz bu alanın çok radikal görüntülerini bize sunan balkonlar var. Farklı açılardan alana bakabiliyoruz. Operanın içindeki odalarda da aslında tiyatro yuvarlak bir şekilde. Bu odalarda 180 derecelik açıyla sahneyi görebiliyorsunuz. Bir bakıma binanın mimarisi bu değişken yerlerle iç içe olacak şekilde. Burjuvaların perspektifi var. Mesela her odanın kendine ait yolu var. Yani hepsi birbirinden ayrı. Hepsinin perdeleri var. Yani ayrı bir burjuva sınıfı fikrini görüyoruz. Şüphesiz tüm bina müzik ve dans için dizayn edilmiş, fakat aslında odak noktamız “görmek”