If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Neler Oluyor: Sıvıya Difüzyonla Geçen Karbon Dioksit Gazı Yaratmak

Pasif difüzyonu öğrenin ve bu kimyasal sürecin okyanuslardaki büyük değişimlerle ilgisini keşfedin.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Merhaba arkadaşlar ! Bir önceki videoda yaptığımız deneyde, bromtimol mavisi solüsyonunun yüzeyinde bir renk değişikliği gözlemlemiştik. Hatta ince bir tabaka halindeki sarı renk bir süre sonra tüm kabı kaplamıştı, öyle değil mi ? Bu ne anlama geliyor olabilir? Evet, sizce bromtimol mavisi ne gösteriyor? Gözlüklerimi takıp açıklamaya çalışacağım size. Bromtimol mavisi solüsyonuna, herkesin bildiği asitlerden biri olan sirkeden biraz ekleyeceğim. Rengin nasıl değiştiğini gördünüz değil mi? Ha bir dakika! Biraz da çalkalarsam, rengin tamamen değiştiğini ve sarıya döndüğünü görebileceksiniz. Bu, solüsyona asit karıştığı anlamına geliyor. Deneyimiz hakkında düşünecek olursak da, bromtimol mavisi solüsyonu yüzeyindeki sarı renk de, solüsyona asit karıştığını gösterir. Hâlbuki biz asit kullanmamıştık! Üzerinde balıklar olan kağıt bardağa karbonat ve sirke koymuştuk. Karbonat ve sirke bir araya geldiğinde ortaya karbon dioksit gazı çıkar ve bu gaz, kağıt bardağa doldurur. Bromtimol mavisine kağıt bardaktaki sıvıdan karıştırmadık ama kağıt bardağın içindeki gaz, solüsyonun yüzeyiyle tepkimeye girerek bir renk değişikliğine sebep olur. Karbondioksit gazı ve suyun, zayıf bir asit olan karbonik asit meydana getirdiklerini ve bromtimol mavisinin de yüzeyinde başlayan renk değişikliğinin, bu asidin varlığına işaret ettiğini öğrenmiş olduk böylece. İşte, okyanuslarımızda daha doğrusu okyanus yüzeylerinde olan budur. Biz, fosil yakıtlarını kullanıp, ormanlık alanları tahrip ederek atmosferimize karbon dioksit ekledikçe, bu karbon dioksit okyanuslarımızı değiştiriyor. Bromtimol mavisi deneyinde olduğu gibi karbon dioksit okyanuslara karışıyor ve okyanusların giderek asitlenmesine sebep oluyor. Mauna Loa’da topladığımız verilerle buna benzeyen bir eğri elde ediyoruz. İsmi Keeling eğrisi olan bu eğri, verilerin toplanmaya başladığı yıllar olan 1950’lerden beri, atmosferdeki karbon dioksit seviyelerinin düzenli bir şekilde arttığını gösteriyor. Atmosfere eklenen karbon dioksit, okyanuslara, okyanuslardan da havaya geri karışıyor! Difüzyonun, okyanus ve atmosferin kesiştiği noktada iki yönlü olduğunu unutmamalısınız! Sanayi devrimi öncesinde bir denge vardı. Ancak artık her sene 2 gigatonluk karbon dioksit okyanuslara karışıyor. Denge bozuldu ve okyanuslar giderek asitleniyor. Pek çok insan okyanusların asitlenmesinin gerçekte ne anlama geldiğini bilmiyor. Bunu, okyanusun asitlenerek midye kabuklarının çözünmesinden ibaret olduğunu düşünüyorlar sadece. Sanayi devrimi öncesi dönemlere kıyasla, okyanus pH’ı, 8 virgül 2’den, 8 virgül 1’e geriledi. Bu sayıların ikisi de baz olan solüsyonlara işaret ediyor olsa da, pH’daki sıfır virgül 1’lik bir değişim, okyanusların yüzde 30 oranında asitlendiği anlamına geliyor. Okyanusların asitlenmesi, bu organizmaların kabuk yapabilmek için ihtiyacı olan karbonik asit seviyelerini inanılmaz bir şekilde düşürür. Kısacası okyanus, bu kabukları çözündürmez, aksine, organizmalar kabuk üretebilmek için gerekli olan malzemelere sahip değildirler. Bu durumun uzun vadeli etkilerini düşünecek olursak, besin zincirinin en altında yer alan bu organizmaların etkilenmesi, tüm besin zincirini etkileyecektir. Ahh bu durumdan, deniz ürünleriyle beslenen insanlar ve mercan kayalıkları da etkilenecektir. Okyanusların asitlenmesinin uzun vadeli etkilerini tam olarak anlayabilmiş değilsek de, atmosferimizde ki değişiklikler sonucu okyanuslarımızın da değiştiğini hiç bir zaman unutmamalıyız.