If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Rembrandt’ın "İki Hırsız Arasında Çarmıha Gerilen İsa: Üç Haç" İsimli Eseri

Metropolitan Sanat Müzesi küratörlerinden Nadine Orenstein, Rembrandt van Rijn'in 1653 tarihli İki Hırsızın Arasında Çarmıha Gerilen Hz. İsa: Üç Haç (Christ Crucified between the Two Thieves: The Three Crosses) isimli tablosundaki evrensel duygular hakkında konuşuyor.

Rembrandt'ın herhangi bir malzemeyle yaptığı çalışmaların en başarılısı olan Üç Haç, sanatçının bir ressam olarak virtüözlüğünün doruk noktasını oluşturmaktadır. Sanatçı bakır plakanın üzerine tamamen kuru-nokta tekniğiyle çizim yapmıştır, bu teknik bakırı kesen kuru-nokta aracının oluşturduğu kadifemsi pürüzlü alanları tamamen kullanmasına olanak sağlamıştır. Rembrandt bu izlenimi yarattığında, baskı plakasında bilinçli olarak mürekkep bırakmıştır; bu sağda haçın altında ayakta duran figürleri hafifçe perdelemektedir; daha kalın bir tabaka ise sağ kenardaki çalılıkları neredeyse tamamen kaplamaktadır. Sanatçı bakır plakada mürekkebi yaratıcı şekilde kullanarak bir anlamda her izlenimi resmetmiştir. Bakır plakayla yaptığı her baskıda özgün bir iş üretmiştir. Ayrıca bunları farklı materyallere basarak izlenimleri daha fazla çeşitlendirmiştir; bu izlenim kompozisyonu sıcak bir ışıkla sarmalayan deri üstüne basılmıştır. Kağıttan daha az emici bir materyal olan deri, mürekkebi yüzeyde tutar ve tüm etkinin daha zengin olmasına yardımcı olur.

Bu eseri daha detaylı incelemek isterseniz, şu adresi ziyaret ediniz: metmuseum.org

Bir eğitmen misiniz? Burada Burada konuyla ilgili bir ders planı bulunmaktadır. Metropolitan Sanat Müzesi’nden daha fazla eğitmen kaynağına ulaşmak için bunu deneyiniz ve ayrıca ‘Eğitmen Kaynağı Bulma’ bölümünü inceleyiniz.

.
Orijinal video Metropolitan Sanat Müzesi tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Size Rambrandt’tan, Hollandalı ressam ve baskı ustasının en sevdiğim sanat eserinden bahsedeceğim. Bana göre muhteşem bir sanat eseri bizi resmettiği sahnenin çok daha ötesine götürür. Rembrandt gerçekten de eserlerinde insanlığa dair çoğu şeyi özetleme yeteneğine sahip bir ressam. Bence bu harika… Evrensel duyguları ifade eden ama aynı zamanda hepimize ayrı ayrı çağrışım yapan hikayeleri var. Rembrandt hayatı boyunca etrafındaki insanları incelemişti. Sürekli insanların nasıl durduğunu, nasıl bayıldığını, başlarını vücutlarının geri kalanına kıyasla nasıl hareket ettirdiklerini çiziyor, taslaklar oluşturuyordu. Çoğu eserinin içine bunu entegre etti, dini eserlerin bile. Rembrandt sadece birkaç çizgiyle, duyguları en evrensel ve basit haliyle ifade etme yeteneğine sahipti. Sadece ana hatlarıyla çizdiği, parlak ışıkla kaplı basit figürlerden, karanlıktaki çok detaylı figürlere kadar… Adeta karanlıkla aydınlık arasındaki geçişlerle oynuyor… Rembrandt bu resmi parşömen üzerine basmıştı. Parşömen mürekkebi yüzeyde tutan ve böylece resmin zenginliğini artıran bir malzeme. İlginçtir, Rembrandt bazı değişiklikleri yüzeyde doğrudan yapmıştı. Bu resimde önce İsa'nın ayağını aşağıya doğru çizmiş, sonra da bu başı tepesine getirmişti. Belki de bunun için bu resme baktığımda sanatçıyı iş başında görebiliyorum. Dünya üzerinde bulunan her bir baskısı birbirinden biraz farklı görünüyor. Ki bunlardan toplamda on beş tane filan var. Yani sanatsal ifadeyle gerçekten de boyanmış baskılar yapıyor. Her baktığımda gerçek hayattaki boyutundan çok daha büyük olduğunu hayal ederim. Çünkü Rembrandt resme çok fazla şey sıkıştırıyor, her köşede ilk bakışta fark edilmeyen bir sanat var. Resme yoğunlaştığınızda kendi başına da sanat eseri sayılabilecek bu gibi güzel çizgileri ve geçişlerini görebilirsiniz. Bu resme baktıktan sonra sokağa çıkıyorum. Ve insanları çok farklı şekilde görmeye başlıyorum. Çünkü onları en temel hallerinde, yani oldukları gibi ve kendilerini ifade ettikleri şekilde görebiliyorum. Başka bir deyişle, Belki de Rembrandt'ın sokaktaki insanlara baktığında onları nasıl gördüğünü kısa bir süreliğine ben de deneyimleyebiliyorum.