If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Claude Monet'nin "Kavak Ağaçları" İsimli Tablosu

Claude Monet, Kavaklar, 1891, tuval üzerine yağlıboya, 36-5/8 x 29-3/16 inç / 93 x 74,1 cm (Philadelphia Sanat Müzesi). Orijinal video Beth Harris ve Steven Zucker tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Bir arkadaşına göre, Monet’nin tek bir kanvas için ışık değişmeden önce, sadece 7 dakikası olurmuş. Çünkü ışık değiştiğinde resmettiği manzara da değişirmiş. Ve bu ışığı, yani o anı yakalamak için günlerce çalışırmış. Bu Monet’nin gün ışığının etkisine olan hassasiyetini gösterir. Bu durumu özellikle 1800’lerin başlarında “Ot Yığınları” ve “Kavak Ağaçları” eserlerinde görebiliriz. Monet, “Kavak Ağaçları” tablosunda evinin yakınlarındaki kavakları resmetmiştir. Görünüşe göre bu tabloyu küçük bir teknenin içinde yapmış. Resimleri yaptığı bu teknede ahşap çubuklar vardı, ve bunların sayesinde, yanına birkaç tane daha kanvas alabiliyordu. Monet “Rouen’de, Ot Yığınları’nda, “Kavak Ağaçları’nda”, ışık değişimini göstermek için farklı kanvaslarda çalışmıştır. “Kavak Ağaçları” tablosunda güneş ışığının form üzerindeki etkisini resmetmiştir. Yaptığı bu stil, kariyerinin başlarında Monet için ilginç bir durumdu: Herhangi bir andaki optik deneyim. Monet bu eserinde bildiklerini unutmaya çalıştı, ağaç, çalı, nehir, gökyüzü çizmek yerine, bunları şekil ve renklerle gösterdi. Bu tabloda üç kavak ağacı var ve bunlar tablonun dışına doğru uzuyor. Tablonun alt kısmında, bu kavakların suya yansımalarını görüyoruz. Benim en sevdiğim kısım ise, kamçı gibi olan arkaya doğru sıralanan ve ne olduklarını anlamamız birkaç saniye alan bu ince kavakların duruşu. Bu ağaçların yansımalarının rengi pembe olmasına rağmen, kendileri pembe değil. Bu görüntüden rüzgarlı, parlak bir sonbahar günü olduğunu anlıyoruz. Bu tabloya baktığımızda, Monet teknesindeyken, neden bu manzaranın ona bu kadar güzel geldiğini anlayabiliriz. Monet bu tabloyu yaratırken, resmettiği kavakların sahibinin, ağaçları sattığını ve ağaçların kesileceğini öğrenmiş. Bunun üzerine toprak sahibine, ağaçları sonbaharın sonuna kadar kesilmemesi için para ödemiş, böylece resmini tamamlayabilmiş. Bu, Monet’nin karakteri hakkında bize bir ipucu veriyor. Günün sadece kısa bir döneminde resmedebildiği görüntüyü tamamlayabilmek için, hayattaki bir değişikliğe karşı gelip onu durdurmuştur. Resmin yüzeyine bakın; boyalardan kat kat olmuş. Aslında bu, ağırlaşmış çalışma yüzeyi, ve bize söz verdiği ‘o an’ arasındaki bir çatışma. Tabi ki bu bir sorun. Yüzeyde boyalar birbiri üzerine geçmiş ve kat kat olmuş, yani yüzey çok ağırlaşmış. Burada her boya darbesinin birbiri üzerine geçtiğini görebilirsiniz, ve bu sadece “Kavak Ağaçları”nda söz konusu değil. Bu durumu Monet’nin diğer eserlerinde de görebilirisiniz : “Ot Yığınları’nda, Rouen Katedrali’nde, Nilüferler’de”. Bu tabloların ortak özelliği, günün belli bir anını yansıtmaları ve bunu gerçekleştirmek için, uzun bir dönem sonucu meydana gelmeleridir. Benim bu eserlerde esas hoşuma giden şey ise, gün içerisinde çok kısa süren anları, Monet’nin gözünden görebiliyor olmak. Eserdeki bir diğer nefes kesici özellik ise, resimlerdeki soyutluğun yoğunluğu. Bu, 1890’larda resmedilmiş bir tablo olmasına rağmen, 20.yy özellikleri taşıyor .