If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Sosyal Teorilere Genel Bakış (2. Bölüm)

Orijinal video Sydney Brown tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Sosyal teorilere genel bakışın ikinci bölümüne başlıyoruz. Kısaca feminist teori ve rasyonel değişim teorilerini özetleyeceğim, sonra serbestsiniz. Feminist teori topluma makro düzeyde, global bakış açısıyla yaklaşır. Odak noktası erkek egemen kapitalist toplumlarda var olan cinsiyet eşitsizliğidir. Bu tür ataerkil toplumlarda erkekler hem ailede hem de daha geniş toplumda yönetici pozisyondadır. Kadınlar kenara itilmiş, nesneleştirilmiş, bastırılmış, bağımlı hale getirilmiş ve ayrımcılığa uğramıştır. Ancak bu her zaman kolay anlaşılır değildir. Hem erkekler hem de kadınlar toplumda kabul edilen cinsiyet rollerini üstlenmeye zorlanırlar. Farklı olan, erkekler kategorileri nedeniyle boyun eğmek zorunda kalmazlar. Feminist teori, çeşitli toplumsal durumlarda kadının deneyimi ve toplumsal pozisyonunun erkeklerden nasıl farklı olduğu gibi, toplumda inşa edilen cinsiyet farklılıklarının etkilerine odaklanır. Ayrıca erkeklik ve kadınlıkla ilişkilendirilmiş farklı değerleri inceler. Toplumsal kurumların yapısından dolayı, kadının itaat etmesi toplumun yapısında var olan bir özelliği haline geldiğinden, cinsiyet eşitsizliklerini konu alır. Üstelik cinsiyet baskısı da vardır. Kadın erkekle eşit olmamasına ek olarak, tam da bu nedenden dolayı baskı ve kötü muamele görür. Kadının ikinci sınıf birey oluşu kapitalizm, ataerkil ve ırkçı toplumun yapısal baskısının sonucudur. Feminist teori sosyal merdivenin tepesindeki erkekleri yerinden etmeye çalışmaz, ancak eşitlik elde etmek amacıyla toplumda kök salmış cinsiyet eşitsizliklerine ışık tutar. Rasyonel seçim teorisi temelde insanların her zaman rasyonel eylemler yaptığı esasına dayanır. Her eylemin fayda ve zararını tartar böylece sonuçta en fazla faydayı elde etmeyi umar. Rasyonel bir seçim birbiriyle tutarlı seçimler düzeninin bir parçasıdır. Rasyonel seçim teorisi üç temel varsayıma dayanır. Bir: bütünlük. Tüm eylemler sıralanabilir. İki: geçişlilik. A, B’ye tercih edilebiliyor ve B de C’ye tercih edilebiliyorsa, A da C’ye tercih edilebilir. Üç: birbiriyle ilgisiz alternatiflerin bağımsızlığı. Eğer fazladan bir seçenek varsa, bu önceki seçimlerin göreceli sıralmasını değiştirmeyecektir. Eğer birdenbire önüme X seçeneği çıkarsa, bu B’yi bir anda A’dan daha iyi yapmaz. Tüm bunlar insanların nasıl mevcut seçeneklerden kendileri için mümkün olanın en iyisini seçtiğini açıklamaya yarıyor. Değişim teorisi de rasyonel seçim teorisinin toplumsal etkileşimlere uygulanmış halidir. Aile ilişkileri, iş ilişkileri, eş seçimi, ebeveynlik ve pek çok diğer insanlar arası etkileşim biçimini incelemekte kullanılır. Değişim teorisiyle bağlantılı pek çok varsayım vardır ama hepsi temelde şunları belirtir: İnsanlar ödüllerini en fazla, cezalarını en az düzeyde tutacak şekilde davranır. İnsanlar toplumsal normlar içinde rasyonel seçimler yapabilmek için gerekli bilgiye sahiptirler. İnsanlar arasındaki etkileşim kişisel çıkarlar ve karşılıklı bağımlılık doğrultusunda şekillenir. İnsanlar, fayda-zarar analizi yaparak aralarındaki etkileşimi incelerler ve insan ilişkileri buna göre oluşur. Tüm bunlara ek olarak zaman içinde değişebilen ödül ve ceza standartlarını da dikkate almak gerekir. Ve tabi bunlar insandan insana da değişir. İşte toplumu meydana getiren de, her muhtemel etkileşimin kişisel fayda-zarar analizini yapan ve buna göre davranan insanların girdiği etkileşimlerdir. Rasyonel seçim teorisi ve değişim teorisiyle ilgili eleştiriler de var. İlk aklıma gelen eleştiri, eğer insanlar gerçekten akılcı seçimler yapıyorlarsa, ki ben her zaman yapamıyorum, o zaman neden başkalarının kendilerinden daha fazla fayda sağladığı bir şey yapıyorlar. Neden birisi kendi çıkarına ters düşen bir toplumsal norma uyar? Her toplumsal yapıyı insanların etkileşimleriyle gerçekten açıklayabilir miyiz? Ayrıca insanların etkileşiminin rasyonel süreç sonucu azalması ve ilişki kurmanın bu şekilde doğrusal olması da eleştiriliyor. Çünkü insan ilişkileri daha çok inişli-çıkışlı, dönüşlü, sıçramalı lunapark oyunları gibidir. Evet, işte hepsi bu. Feminist teori ve rasyonel değişim teorilerini de gördük. Gayet basit, öyle değil mi?