If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

Sembolik Etkileşimcilik

Orijinal video Sydney Brown tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Sembolik Etkileşimcilik Sembolik etkileşimcilik toplumun küçük ölçekli bir görüntüsünü alır. Eğitim ya da hukuk gibi büyük ölçekli yapılar yerine, bireyler arasındaki, örneğin bir arkadaşınızla vakit geçirdiğinizde oluşan küçük ölçekli etkileşime odaklanır. Sembolik etkileşimcilik, küçük ölçeğe bakarak toplum içindeki bireyi ve birbirleriyle etkileşimlerini açıklar. Bu sayede toplumsal düzen ve değişimi açıklayabilir. Bu teori, 20. Yüzyılın başlarında George Herbert Mead’ın öğretilerinden derlenerek oluşturulmuştur. Mead, bireyin gelişiminin ve bireylerin şeylere atfettiği anlamların sosyal bir süreç olduğuna inanıyordu. İnsanlar nesneler, olaylar, fikirler ve diğer insanlarla olan etkileşimleri sonucu değişirler. Ve nasıl hareket edeceklerine karar vermek için şeylere anlam yüklerler. Örneğin, bütün hayatım boyunca ağaçların gölgesinde otursaydım ve bugün uzun bir yürüyüşe çıkıp büyük bir ağaç gördüğümde altında oturmak isteyebilirim. Benim için ağaç, sıcak bir günde gölge anlamına geliyor. Herbert Bloomer, Mead’ın çalışmasını devam ettirerek bu sosyal teoriyi sembolik etkileşimcilik terimiyle adlandırdı. Bloomer sembolik etkileşimciliği açıklamak için üç ilke öne sürdü. Diyelim ben bugün uzun yürüyüşümde o ağacın altına oturmaya karar verdim. Yürüyüş yoludan çıkarak ağacın altına oturuyorum ve sırtımı dayıyorum. Bloomer’ın ilk ilkesi, birşeye verdiğimiz anlam çerçevesinde hareket ediyor olmamız. Ben ağacı dinlenecek bir yer olarak görüyorum, o yüzden gidip dayanıyorum. Orada otururken başka biri gelip beni karıncaların bütün ağaçları sardığını söyleyerek uyarıyor. Bloomer’ın ikinci ilkesine göre sosyal etkileşimler sonucu şeylere anlam yüklüyoruz. Aynı şey farklı insanlar için farklı anlamlar taşıyabilir. Benimle konuşan kişiye göre ağaç korkunç böcekler için bir üreme yeri ve bunu önlemek istiyor. Ancak ben gölgede oturmaktan son derece mutluyum ve karıncalar beni rahatsız etmiyor. Böyle sadece oturmaktan memnunum. Ağaca farklı açılardan baktığımızdan farklı hareket ediyoruz. Orada oturup bu tatlı insanla sohbet ederken birden omzumda bir gıdıklanma hisssediyorum. Ve birşey beni sırtımdan ısırınca aniden zıplıyorum. Demek ki bu ağaç da karınca yuvasıymış. Şimdi, bir ağacın altında ısırıldığım için gördüğüm bir sonraki ağacın altına, orada da karınca olabileceğini düşünerek oturmayabilirim. Bloomer’ın üçüncü ilkesi, bir şeye yüklediğimiz anlamın kalıcı olmaması. Günlük hayatta yaşadıklarımıza göre değişebilmesi. Karıncaların sardığı bir ağacın altına oturmamla ağaca yüklediğim anlam değişti. Şimdi büyük bir ağaç benim için sıcak bir günde gölge ve potansiyel ısırılma tehlikesi anlamına geliyor. Artık sembolik etkileşimciliğin üç temel düşüncesini özetleyebiliriz. Hareketlerimiz anlama dayanır, farklı insanlar aynı şeye farklı anlam verirler ve bir şeye verdiğimiz anlam değişebilir. Sembolik etkileşimciliğe bir teori olarak bazı eleştiriler var çünkü büyük ölçekli sosyoloji teorileri gibi aynı soruları sormuyor. Bazen tam bir teoriden çok yardımcı bir teori olarak görülüyor çünkü sadece insanlar arasındaki etkileşimleri incelemekle sınırlı. Her ne kadar bu doğru olsa da sembolik etkileşimcilik sosyolojiye toplumu tam anlamıyla kavramak için farklı bir bakış açısı katmıştır. Toplumun farklı yönlerinin, sosyal etkileşimler sonucu yaratılıp ve tekrar yaratılıp değişmesini açıklayabiliyor. Toplumu küçük ölçekte inceleyerek topluma verdiği önemi bireye de veriyor ve bu da bir toplumla ilgili çalışma yaparken çok gerekli bir yaklaşım.