If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *.kastatic.org ve *.kasandbox.org adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Ana içerik

El Greco'nun "Toledo Manzaraları" İsimli Tablosu

Metropolitan Sanat Müzesi küratörlerinden George Goldner, El Greco'nun Toledo Manzarası (View of Toledo) isimli tablosuna ilişkin ilk izlenimlerini aktarıyor.

Sanatçının günümüze ulaşan en önemli manzara resmi olan bu tabloda, El Greco yaşamının çoğunu geçirdiği ve çalıştığı şehri tasvir etmiştir. Resim sadık bir dokümanter tanımlama yerine, simgesel şehir görünümü geleneğine yakındır. Toledo şehrinin doğu bölümlerine kuzeyden bakıldığında katedral gözükmeyecektir, dolayısıyla sanatçı bunu kendi isteğiyle Alcázar'ın (kraliyet sarayı) soluna kaydırmış olmalıdır. Resimde görülen diğer yapılar antik Alcántara Köprüsü, ve Tagus nehrinin karşı tarafındaki San Servando Şatosudur.

Bu eseri daha detaylı incelemek isterseniz, şu adresi ziyaret ediniz: metmuseum.org.

Bir eğitmen misiniz? Burada konuyla ilgili bir ders planı bulunmaktadır. Metropolitan Sanat Müzesi’nden daha fazla eğitmen kaynağına ulaşmak için ‘Eğitmen Kaynağı Bulma’ bölümünü inceleyiniz.

.
Orijinal video Metropolitan Sanat Müzesi tarafından hazırlanmıştır.

Tartışmaya katılmak ister misiniz?

Henüz gönderi yok.
İngilizce biliyor musunuz? Khan Academy'nin İngilizce sitesinde neler olduğunu görmek için buraya tıklayın.

Video açıklaması

Onu ilk defa gördüğümde yani Metropolitan müzesine ilk kez geldiğimde sanırım 10 yaşında falandım. Annemle gelmiştim. Resimlerin arasında dolaşıyorduk. Özellikle bir tanesinin karşısında kalakaldım. Resimlerin her zaman gerçekliği yeniden yarattıklarını düşünmüşümdür. Yani resimlerin tüm amacı buydu benim için. Fotoğrafların çok daha büyük halleri ve işte bir de üzerlerinde boya var diye düşünürdüm. Sanırım bu resim beni sanata yaklaştıran ilk resimdir. Toledo’nun kabaca bir çizilmiş bir tasviri var. Toledo, oldukça dramatik ve kuvvetli gök gürültülü fırtınanın altında, çok güzel bir tepe köyü. Bu resme baktığımda farkına varıyorum ki sanatçı sadece duyguları, hisleri bize sunmuyor aynı zamanda bunları yorumluyor. Sanki dışarıda gerçek gök görültüsüyle, şimşeklerle karşı karşıya kalmışçasına, evlerin ve ağaçların üzerine göz alıcı şimşekler çakıyor. Tüm bunlar bu resimde yakalanmış gibi. Uzun yıllar boyunca aklımda kalan bir resimdir bu. Ve bu müzeye her gelişimde bu resme gelip bakarım. Yani bir bakıma benim sanata olan bakış açımı ortaya çıkaran bu resimdir. Bana göre sanatta etki yaratan eserler gerçeklikle bağ kurabilen, “gerçek” deneyimini geliştirebilenlerdir. Gök gürültülü bir fırtına esnasında gökyüzü bu kadar güzel olsa bile nadiren böyle gözükür. Bana göre bu da şiddeti arttırarak, ifade etme şeklini daha da öteye götürür. Bir sanat tarihçisi ve bir küratör olarak, fikirleri dikkatle incelemek ve onları uyumlu görünümlere sokmak için oldukça vakit harcıyorum. Sanattan hoşlanan normal biri olduğumu düşünürsek de beni bir anda çarpan sanat eserlerine daha büyük ilgi duyduğumu söyleyebilirim. Sevebileceğim çok fazla sanat eseri olduğunu söyleyemem. Ama hayran olabileceğim ve anlayabileceğim birçok eser olduğu kesin Genelde ben eserleri ilk görüşte severim. Sanırım bu hiç değişmeyen bir gerçek, bu eserle de tam olarak böyle olmuştu.