Palissy, "Gezgin Matarası"

Bu nesne benim ilk bakışta güzel diyeceğim birşey değil. Ama zamanla bu eserden çok etkilenmeye başladım. Hem kendisinden hemde bu eseri yaratan Bernard Palissy’den. Bu yüzeyin duygusal bir tarafı var diyebilirim. Bana deniz kenarında geçirdiğim sıradışı tatilleri hatırlatıyor. Hem suda hem karada yaşayan canlılara çok ilgi duyuyorum. Bir aralar deniz bilimci olmayı bile düşünmüştüm. Palissy bunu yaptığında daha önce böyle bir eser yapılmamıştı. Birkaç senesini adayarak transparan ve opak vernikleri, boyaları denedi. Böylelikle bu ıslak ve kaygan dokuyu yaratabildi. Gidip o yılanın derisine dokunasınız geliyor. Ya da kabuktaki tırtıkları hissetmek istiyorsunuz. Bir tür matara şeklinde. Böyle mataralarla gezginler yanlarında su taşırlardı. Ama bu sıradan bir matara değil tabi ki. Harikalar dolabı(cabinet of curiosities) dediğimiz odada saklanmak için yapılmıştı. Sanatçı doğayı iyice inceleyip göletlerde bulduğu hayvanları toplamış. Algi ve küçük taşlardan oluşan bu yüzeyin görüntüsünü vermek için yüzeyi kazımış. Sonrada yarattığı bu çevreyi doldurmak için bir mizansen oluşturmuş. Bu yılanı yakalamış ve ölene kadar üre ya da sirkenin içinde bekletmiş. Daha sonrada onu bir kayanın tepesinde güneşleniyormuşcasına bu cismin üzerine yerleştirmiş. Her türlü deniz kabuğunu burada görebiliriz; midye, deniz salyangozu, deniz yılanı... Eser bu ölüm ve yaşam ile ilgili. Canlı varlıkları alıp bu seramik eseri yaratıyor, ve bu eserde kendini ölümsüzleştiriyor. Bu objeler sayesinde sanatçı ve tekniği yaşamaya devam ediyor.